İyi okumalar, delilerim yorumlarınızı bekliyorum✨💜
Bölümü okurken medya olarak bıraktığım şarkıları dinlemenizi öneririm. Ben o şarkıları dinleyerek yazdığım için nasıl bir moda girerek yazdığımı anlayabilirsiniz ve daha fazla eğlenirsiniz bölümü okurken.
Medya: Cemil Demirbakan - Dinle Sevgili
Uzun bir gece mi olmaya başlamıştı yoksa bana mı öyle geliyordu. Camı kırdıktan sonra ben olayları güzel bir şekilde halletmiştim. Annemler odalarına gittikten sonra biz yine eğlenmeye devam etmiştik.
"Hadi dinlenelim yoruldum. Ayrıca şu kafana da bakalım, çok kötü vurdun." düşünceli tavrı beni gerçekten baştan çıkarıyordu.
"Peki erkeğim benimm." gülerek söylediğim şeyle kendimi yatağa attım.
"Zevzeklik yapma iki saniye Ediz."
Yatakta oturur pozisyona geldim. Bacaklarımın arasına girip elini kafama koydu şuan kalbimi hissetmiyordum.
"Çok kötü şişmiş eve geldiğinde buz koymadın mı?" sözünü bitirdikten sonra kafamı kaldırdım.
O da eğmiş bana bakıyordu, göz göze geldiğimde gözlerimi kaçırdım. Anlayacak diye ödüm kopuyordu. Biliyordum çünkü, ona bakarken gözlerime yıldızlar çöküyordu. Güneş açıyor ve kalbimi sıcacık yapıyordu. Bunların hepsini anlayıp benden gidecek diye ödüm kopuyordu.
"Sana sinirlenmiştim." susadığım için sesim pürüzlü çıkmıştı.
"Neden sinirlendin?" meraklı bir şekilde sormuş gibiydi sanki yaptığını bilmiyordu.
"Acaba neden Emirhan? İşim var diyip beni ektin sonra bir anda geliyorsun. Sana evin anahtarını vermemeliydi annem." tavırlı bir şekilde konuştum.
Cidden buna fazlaca moralim bozulmuştu. Ayrıca ne işi vardı ve neden bana bir şey dememişti onu da fazlaca merak ediyordum.
"Hmm seni yerim ben yaa." ellerini yanaklarıma koydu ve sıkarak yüzüne bakmamı sağladı.
"Sus sus yeme." burun kıvırdım ama içten içe yapmasını istiyordum.
"Bilip bilmeden ne trip atıyorsun aslanım. Sana sürpriz yapmak için şey ettim herhalde." dediğinde tek elini yanağımdan bir ve cebinden küçük bir paket çıkardı.
Bunca zaman bunu cebinde mi taşımıştı bu çocuk?
Galiba Evet.Kalbimde ki kelebekler heyecandan birbirine çarpıp yere düştü. Bende birazdan kalp krizinden ölebilirdim. Daha önce bir çok hediye aldım ama ondan aldığım her hediye de, kalbim deli divane oluyordu.
"Al bakalım aç içini." paketi bana uzattı ama bir eli hâlâ yanağımda, olduğu yeri okşuyordu.
Her şey kalbime çok fazlaydı. Gözlerimi açık tutmaya özen göstererek ciğerlerime temiz bir nefes çektim. Her aldığım nefeste buram buram Emirhan kokuyordu ve bu, benim için aldığım oksijenden daha fazla yaşam sağlıyordu.
"Doğum günüm falan değil hadi hayırlısı." diyip özenle paketi açtım.
"Ben sanki sana sadece doğum gününde hediye alıyorum Ediz." diğer elini de yanağımdan çektiğinde, hissettiğim soğukluk tüylerimi diken diken etti.
Bir kaç saniye gözlerimi kapattım. Hâlâ bacaklarımda ki sıcaklığı gitmediği için şükür ediyordum. Onun her temasına ihtiyacım vardı. Kalbimin atmasını sağlamak için onunla olmam gerekiyordu. Yanında olmam ve hissetmem gerekiyordu.
Paketi açtığımda içinden çok ince siyah ama gümüş desenleri olan bir yüzük çıkmıştı. Kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atmaya başlayınca, tek elimi kalbime götürdüm. Eminim şuan benim her hareketimi izliyordu.
Neden böyle yapıyordu? Benimle dalga mı geçiyordu bu çocuk?
"Hatırlıyor musun bilmiyorum ama 8-9 yaşlarındayken, bana sürekli kağıttan yüzük yapıp veriyordun. O zamanlar sana, buraya ve bu aileye alışamadığım için hiç birini kabul etmiyordum. Sen ise inadına yapıyor ve bana veriyordun. Sonunda o kadar bunalmıştım ki kabul etmiştim. Fakat hepsini çöpe atıyordum, sen elimde görmeyince 'Nerede?' diye sürekli soruyordun. Ben yalan söyleyip kaybettim diyordum ve sen yine yapıyordun." durdu.
Gözlerimin dolmaya başladığını hissetmiştim. Aslında çok iyi hatırlıyordum, unutmam imkansızdı. Açıkçası biliyordum attığını ama yine de vazgeçmeden yapıyordum. O zamandan belliymiş imkansız bir sevginin peşinde olduğum.
"Asla vazgeçmedin ve ben bir yerden suçluluk duymaya başladım. Sana alıştığım zaman o kadar fazla üzülüyordum ki bu olay için. O zaman kendime bir söz vermiştim. O sözüm neydi biliyor musun?" yeniden durdu ve ellerini yanaklarıma çıkardı. Bu sefer kafamı kaldırmadı. Benden bur cevap beklendiğini biliyordum.
"Eğer bir gün tüm pişmanlığım geçer ve seni kendimden bile çok seversem, sana bir yüzük alacağıma dairdi verdiğim söz. Şuan tam o zamanlardan biri, iyi ki vazgeçmedin. Benim için uğraştın ve devam ettin."
Kollarını boynuma doladı. Ben de daha fazla dayanamayıp sarıldım. Kulağıma sessizce söylediği sözlerle, gözyaşlarım akmaya başlamıştı.
"Her şey için özür dilerim. Bir kaç ay sonra yurtdışına gideceğim. Yaşadığımız anıları unutmanı istemiyorum. Bu yüzük benden bir anı olarak kalsın."
Biliyordum böyle olacağını, her şey sesinden belliydi. İnanmak istemiyordum, bunu bana yapmazdı değil mi?
Ensemde hissettiğim ıslaklıkla söylediklerinin gerçek olduğunu anlamıştım. Bağırarak ağlamak istiyordum ama şuan hissettiğim kocaman bir boşlukta.
Resmen kalbim buz geçmişti ve dokunuşları bile ısıtmıyordu. İlk defa nefret etmiştim, sevdiğimin ağzından çıkan kelimelerden.
Hangi masal geçti başından
Hangi iklimde kaybettin gölgeni
Pencere önü çiçeği gibi
Yanlız mı kaldın yoksa kalabalıklardaBu şehirde bir ben vardım dinle sevgili
Bu adamı küllerinden baştan yarattın
Cam kırıkları üzerinden beni kurtardınBir kuşun kanadında göğe çıkardın
Son sevdiği olur musun kırık dökük kalbimin
Son gördüğüm olur musun ayrılırken dünyadanArkadan sessizce çalan şarkı bile daha hissettiklerimden, kat kat az duygu barındırıyordu.
Son Sevdiği Olur Musun Kırık Dökük Kalbimin?
Bölüm sonu.
Umarım beğenirsiniz...🏳️🌈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAR BU ŞEHRİ •bxb
Teen Fiction[Tamamlandı] "Çok sevmiştim, aşıktım ona. Ondan başkasına bir kez olsun bakmamıştım. Fakat olmamıştı o ve ben, biz olamamıştık. Giderken dediği tek şey; "İncir Ağaçları Çiçek açınca geleceğim." oldu. İncir ağaçlarının çiçek açmadığı, kapıdan çıktık...