¹⁴

725 91 34
                                    

elini saçlarında gezdirip aynadan son kez kendisine baktı felix. iyi gözüküyordu. üzerindeki gömleği, gömleğinin üzerine giydiği kahverengi süveteri ve pantalonu oldukça güzel duruyordu. kıyafetlerini son kez düzelttikten sonra titrek bir nefes aldı.

"yeterince güzelsin lix, sakinleş artık"

duyduğu cümle ile aynadan hyunjin'e baktı felix. oldukça güzel görünmek istiyordu.
"
eminiz değil mi? iş görüşmesi için sade yahut abartı değil"

"elbette değil felix, oldukça uygun merak etme"

sıkıntıyla nefes aldı ve sakinleşmek için gözlerini kapatıp açtı. sonunda hyunjin'e döndü ve uyuyan min-seok'u işaret etti.

"uyandığında bana mesaj at olur mu? ben sana yemek yedirmeni, onunla oynamanı ve ne zaman televizyon izlemesi gerektiğini söylerim"

"merak etme.. halledeceğim ben"

"tamam, gidiyorum şimdi"

hafifçe gülümsedi ve hyunjin ile vedalaştıktan sonra evden çıktı felix. eliyle pantalonunu taktığı kemeri hafifçe düzelttikten sonra taksiye binmişti. uzun zamandır çalışmıyordu, hatta okulu bittikten sonra min-seok'a hamile olduğu için hiç çalışma fırsatı olmamıştı.

sonrasında ise oğlunu büyütmesi ve onunla ilgilenmesi gerekiyordu. bunu da oldukça mükemmel bir şekilde yerine getirmiş ve getirmeye devam ediyordu.

camdan dışarıyı izlediği süre boyunca içini garip bir heyecan kaplamıştı. uzun zamandır bazı şeyler için heyecanlanmayı kestiğinden garip hissettirmişti bu his. sonrasında ise dudaklarını yaşamış ve başını cama yaslayarak gözlerini kapatmıştı.

taksicinin geldiklerini belirttiği cümle ile gözlerini aralamış ve ücreti uzattıktan sonra usulca inmişti taksiden. geldiği şirketin önüne bakarak ufak bir nefes aldı.

"her şey güzel olacak.."

hafif bir nefes aldı ve güç toplayarak adımlarını içeri ilerletti. geldiği yer aslında bir kitapların basımı için ön hazırlıkların yapıldığı bir medya idi. burada kitapların içeriği, türleri, kapakları ve dahası belirleniyordu. felix ise kitap kapaklarını tasarlama fikri için gelmişti.

her ne kadar yazı kalemi diğer insanlara çok güzel gelse de kendisinde bu cesareti bulamamış ve çizim üzerine ilerlemişti. bu kitap okumayı ve bir şeyler yazmadığı anlamına gelmiyordu tabii.

içeri girdiğinde kendisini karşılayan sevecen sekreterin yanına ilerledi ve görüşmeye geldiğini belirtti. kendisine sıcak bir tavırla cevap veren kadını onaylayarak adımlarını içeri ilerletti. bir süre beklemesi gerekiyordu.

gri ve siyah renklerin ağırlıklı olduğu salona geçerek koltuklardan birisine yerleşmişti. karşısına baktığında ofis çalışanlarını görüyordu. hepsinin işini oldukça titiz bir şekilde yaptığı oldukça belliydi.

hafifçe tebessüm etti ve yandaki aparattan sıcak çikolata aldı. yaklaşık 10 dakika daha beklemesi gerekiyordu. aldığı sıcak çikolatayı yudumlarken adımlarını koridorda ilerletmeye başladı. duvarda gördüğü çizim ile hafifçe gülümsemişti. elindeki çikolatayı yudumlayarak tablolara bakarak ilerliyordu.

gördüğü bir tabloyu dikkatle inceleyip sıcak çikolatasını yudumladığında yanından gelen beden dikkatini çekmişti. burnuna dolan tanıdık kokuyu geç idrak ettiğinde başını kaldırmış ve giden kişiye bakmıştı.

başını tekrar önüne çevirdi ve bir şey fark etmemiş gibi davrandı. kokunun kime ait olduğunu idrak edemeyecek kadar doluydu aklı.

elindeki sıcak çikolatanın kenarları ile elini ısıttı ve tabloya gülümsedi.

"çok güzel.. kim çizdi acaba?"

kendi kendine mırıldanmış, hafifçe omuzlarını düşürmüştü. arkadan gelen ses ile kaşları kalkmıştı.

"buranın editörü, baş editörünün çizimi"

"gerçekten mi? çok başarılı.."

"evet.. oldukça başarılı"

gülümsemiş ve arkasından konuşan adama dönmüştü. elini uzattığında kaşlarını kaldırarak ona baktı felix.

"lee know, editörün ortağıyım"

duyduğu şey ile tekrar kaşlarımı kalkmıştı felix. hiç düşünmeden uzatılan elini tuttu ve hafifçe sıktı.

"lee felix, kitap kapaklarının dizaynı için gelmiştim.. "

"oh, şu güzel çizimlerin sahibi?"

"öyle mi dersiniz?"

"öyle duydum"

demiş ve omuz silkmişti. bunun üzerine gülümsedi felix. birilerinden iltifat duymak herkesin hoşuna giderdi. sonunda 10 dakika dolduğunda lee know'a dönmüştü.

"izninizle.."

"buyurun lütfen, beraber gidelim."

duyduğu cümleyi onayladı ve adımlarını usulca kapıya ilerletti. gördüğü büyük ve siyah kapıyı açan lee know olmuştu. onun içeriye girmesinin ardından titrek bir nefes aldı ve sakin kalmaya çalıştı.

çizimlerini gönderen kişi görüşmeye gelmiş

"öyle mi? içeri gelsin lütfen"

duyduğu cümleler ve açılan kapı ile lee know'a baktı. gözleriyle felix'i onaylamış ve içeri geçmesini işaret etmişti.

karşısında kendisine onay veren adamı onayladı ve açılan kapıdan birkaç adımda içeri geçti. elindeki dosyayı masaya yaklaşarak masadaki adama uzattı. gözleri, karşısındaki adamı bulduğunda kaşları kalkmış, duraksamıştı.

elindeki kağıdı almak için kendisine yaklaşan adam ise felix'i fark ettiğinde aynı şeyi yaşamıştı. fakat kısa bir süre sonra dudaklarını yalamış, felix'e yutkunarak bakmıştı.

"felix?"

literature // chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin