³⁰

728 79 74
                                    

felix hazırladığı beslenme çantasını dikkatlice kapatmış ve çantayı minseok'un eline vermişti. sonrasında ise yere onun yanına eğilmiş ve oğluna sıkıca sarılıp iki yanağından öpmüştü.

"okulda güzelce derslerini dinle ve yemeğinin hepsini bitir. anlaştık mı ufaklık?"

min-seok babasından duyduğu cümlelere gülümsemiş ve babasının uzattığı yumruğa karşılık olarak ufak ellerini yumruk yapmıştı. elini hafifçe babasının eline vurmuş ve kıkırdayarak konuşmuştu.

"anlaştık babacığım!"

felix duyduğu cümle ile gülmüş ve chris uyuduğu için "ssh" diye mırıldanmıştı.

"baban eve geç geldi, biraz daha uyumasını ve uykusunu almasını isteriz değil mi?"

"evet çünkü.. uyumazsa büyüyemez. değil mi?"

felix aklından chris'in daha ne kadar daha büyüyebileceğini düşünmüş, sonrasında gülerek onaylamıştı biriciğini.

"evet ufaklığım, hadi servisçi abiyi daha fazla bekletmeyelim."

min-seok babasını onaylamış ve elini kavrayarak babası ile beraber servise ilerlemişti. servisin yanına geldiklerinde felix önce min-seok'un yerine oturduğuna emin olmuş, sonrasında da servis asistanına oğlunun çantasını vermişti. servisin kapısı kapanıp gittiğinde servise bakarak ufak bir nefes almıştı. bu çocuk ne ara bu kadar büyümüştü ki?

dolduğunu hissettiği gözlerini boşvererek caddeye doğru yürümeye başlamıştı. chris uyuyorken ona güzel bir kahvaltı hazırlamak iyi bir fikirdi. ilk önce markete girmiş, sonrasında ise bir pastaneye girmişti. istediği şeyleri tek tek aldıktan hemen sonra eve dönmüş ve ceketini çıkarttığı gibi mutfağa girmişti.

aldığı kruvasanları tabağa yerleştirmiş, marketten aldıklarını ise servis etmeye başlamıştı. chris sabahları omlet yemeye bayılırdı. omlet için gerekli malzemeleri çırpmış, sonrasında ocağın başına geçmişti. omleti hazırlarken bir yandan da kahve makinesini çalıştırmıştı.

yaklaşık yarım saat içinde masa da dahil olmak üzere her şey hazır görünüyordu. felix ellerini yıkayıp kuruladıktan sonra adımlarını yukarı çıkartmıştı. kendilerine ait odaya geldiğinde chris'in yüzü dönük bir şekilde yarı çıplak bir halde uyuduğunu fark etmişti. karşısındaki görüntüye karşı kesik bir nefes aldıktan hemen sonra yatağın kenarına oturmuş ve eşinin siyah renge sahip saçlarını okşamıştı.

"sevgilim.. kalk hadi."

chris karşılık olarak uyanmak istemediğine dair mırıltılar çıkarttığında ona doğru eğilmiş ve çıplak omzunu okşayarak sırtına öpücük kondurmuştu.

"hadi chris.. kalksana."

tekrar yanıt alamadığında bu sefer onun bedenini hafifçe sarsmıştı. ne kadar uğraşsa da başaramamışa benziyordu. modu anında düşmüştü. suratı asılırken kalkmak için bir hamle yapmış, bileğindeki el ile durmuştu.

"tamam.. uyandım."

gözlerini chris'e çevirdiğinde yarı açık gözleriyle kendisine baktığını fark etmişti. bu adam gerçekten hayallerinin ötesindeydi. yeni uyanmış hali bile nasıl bu kadar kusursuz olabilirdi?

"kalkmadan önce biraz sana sarılmama izin ver."

felix ona cevap bile vermeden kendisini kalın kollarının arasında bulmuştu. chris kollarını sevgilisine sıkıca dolamış, gözlerini kapatarak burnunu saçlarına yaslamıştı. felix bir süre sessiz kalmış ve onun kolunu okşamıştı.

literature // chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin