» 2 yıl öncesi, cuma
elindeki kahve bardağını dikkatlice tutarak bahçeye ilerlemeye başladı felix. bugün sabah erkenden okula gelmiş, peş peşe olan iki dersine girmişti. şimdi ise kendisine ödül olarak kahve almış ve mutlu bir şekilde bahçeye ilerlemeye başlamıştı.
sonunda çimenlere ulaştığında omzundaki çantasını ağacın dibine bıraktı. bunu yapmasının ardından elindeki kahveden bir yudum alıp kendisini dikkatlice yere bırakmıştı. sırtını ağaca yaslayarak dizlerini kendine çekti ve güzel havayı içine çekti.
aslında hava güneşli sayılmazdı. hatta gökyüzü tamamen bulutlar ile kapalıydı ve felix bu havaları seviyordu. sonbahar ve kış ayları onun için vaz geçilmez güzelliğe sahipti. çünkü etrafa baktığında gördüğü herhangi bir şey bile onun için sanatsal özelliğe sahip gibiydi.
başını ağaca yaslayarak kahvesinden bir yudum daha aldı ve çantasından ajandasını çıkarttı. kenarındaki kalemi alıp defteri açtı ve boş bir sayfa aramaya başladı. sonunda bulduğu sayfa ile bir süre ayağı ile ritim tutarak gözünü etrafta gezdirdi. ardından bugünü andıran bazı şeyleri not almaya başladı.
yazmayı seviyordu. oldukça seviyordu hem de. bu yüzden derslerde de her şeyi not alabiliyordu. elindeki kalemi hafifçe bıraktı ve düşünmeye devam etti. daha ne ekleyebilirim diye düşünüp duruyordu.
gözlerini kapatıp öyle düşünmeye devam ederken yanında hissettiği hareketlilik ile gözlerini araladı. okulda birkaç kez karşılaştığı kişiyi gördüğünde hafifçe tek kaşını kaldırmıştı. karşısındakinden herhangi bir atak bekliyordu ve bu çok geçmeden gerçekleşmişti.
"merhaba, hyunjin ben. hwang hyunjin"
bunun üzerine elini uzatmış ve hafifçe gülümsemişti. yüzündeki gülümsemenin samimi olduğunu düşünmüştü felix. yapmacık durmuyordu. bunun üzerine aynı şekilde elini uzattı ve karşısındaki çocuğun elini sıktı.
"felix, lee felix"
"adın güzelmiş"
"teşekkürler.."
hafifçe güldü ve usulca elini çekti felix. ardından yana kayarak ona biraz daha yer açtı.
"oturabilirsin istersen"
"olur, oturayım"
yavaşça onun yanına oturmuş, sırtını ağacın diğer tarafına yaslanmıştı hyunjin. gözlerini karşıya çevirerek hafif bir nefes aldı. bu sırada felix tekrar yazmaya dönmüştü. onu fark ettiğinde başını felix'e çevirdi. bir şeyler yazdığını anlamak zor değildi.
sessiz kalarak onu rahatsız etmemeyi planlarken duyduğu ses ile felix'e baktı hyunjin.
"sence, bugünün renkleri neler?"
"anlamadım?"
diyerek kaşlarını kaldırmıştı hyunjin. neyden bahsettiğini gerçekten anlamamıştı.
"kısaca şöyle.. ben gün gün not almayı severim. ve bunu yaparken de günlerin hangi rengi andırdığını not alırım. bir nevi o günün havasını, gökyüzünü ve etrafını gözümde canlandırabilmek için."
"o zaman.. bence bugün biraz açık mavi.."
"değil mi? ben de öyle düşünmüştüm. ama yanına bir de gri ekledim."
"neden gri ekledin?"
"çünkü hava birazdan griye dönecek gibi duruyor. ayrıca güneşte gökyüzünde değil."
bunun üzerine güldü hyunjin ve dudaklarını aralayarak tekrar söze girdi.
"evet, bugün hava da grilikte var.."
"garip mi karşıladın biraz? ya da komik mi geldi?"
"hayır hayır, öyle düşünme lütfen. sadece yaptığın çok ince bir düşünce bu yüzden hoşuma gitti."
"sen de yap istersen, çok güzel oluyor. mesela bir günü hatırlamaya çalışmana gerek kalmıyor. defteri açtığında zaten orası sana her şeyi tekrar anlatıyor. "
"deneyeceğim lixie"
duyduğu şirin kelime ile gülümsedi felix. hyunjin gerçekten iyi birisine benziyordu. ayrıca yüzünde de oldukça güzel bir ifade vardı. yakın arkadaş olacaklarını düşünmeden edememişti.
"bir şeyler yazmak ve okumak senin için zevk verici bir şey, değil mi? "
"evet.. fazlasıyla"
"benim için de şarkı söylemek ve dans etmek öyle"
duyduğu cümleler ile şaşırmıştı felix. çünkü felix'in bir yanı her zaman şarkılara ve danslara oldukça ilgi duyuyordu.
"öyle mi? o zaman dans fakültesinde misin?"
"evet, ya sen?"
"edebiyat.. ama orada olmak isterdim."
"neden gelmedin öyleyse?"
"ailesel sorunlar..."
"uh.. klasik. olsun, sıkma canını. canın istediği zaman beraber dans ederiz"
bunun üzerine felix hyunjin'e heyecanla dönmüştü. kendisi için bunu gerçekten yapar mıydı?
"c-cidden mi?"
"evet felix, sen de istersen neden olmasın?"
"ben çok isterim.. gerçekten. minnettar kalırım hatta. çok güzel bir teklif bu, tanrım.. "
karşısındaki felix'in heyecanlı tavırlarına gülmeden edemedi hyunjin. o kadar heyecanlıydı ki sesi bile titremişti. gülerek başını iki yana salladı ve felix'in saçlarını hafifçe karıştırdı.
" öyleyse bunu yeni bir dostluğun başlangıcı ilan ediyorum"
"kabul ediyorum"
demiş ve gülümsemişti felix. ardından gülerek hyunjin'e bakmıştı. defterinin son satırına "hwang hyunjin" yazdı ve bugünün tarihini attı. gerçekten bugün hava açık mavi ve gri'yi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
literature // chanlix
Fanfiction"üzgünüm meleğim.. seni, sana ait bir parçadan ayrı büyütmek zorunda kaldığım için özür dilerim." m-preg | 301121