yanındaki yatakta uzanan ufak bedene bakarak içten bir şekilde gülümsemişti felix. çalışmaya başlayalı neredeyse bir hafta bitmişti ve sonunda hafta sonu gelmişti. bu da oğlu ile vakit geçirebileceği anlamına geliyordu.
parmaklarını min-seok'un yüzünde ilerletmiş, çenesini usulca okşamıştı. bunu yaptığı anda ufak mırıltılar çıkartarak gülümsemişti min-seok. felix de aynı şekilde gülmüş, oğlunun yanağında ki ufak gamzeye bakmıştı uzunca. cidden bu çocuğun bütün güzellikleri chris'e benzemek zorunda mıydı?
kendi kendine düşünerek kaşlarını çattığı sırada eline yerleşen minik eli yeni fark etmişti. oğlu bütün eliyle babasının iki parmağını tutuyor, parmakları ile oynamaya çalışıyordu. buna içten bir şekilde gülerek diğer elini min-seok'un karnına yerleştirmişti felix.
"özledin mi bakalım babanı?"
" hmhm.."
aldığı cevap ile yüzünde sıcak bir gülümseme oluşmuştu. hayatında en değer verdiği şey tam yanı başında duruyordu. bir süre ikisi de gülümsemiş, geçen 5 günün acısını kendilerince telafi etmeye çalışmışlardı.
ah birde, tam 5 gün boyunca min-seok ile hyunjin ilgilenmişti. bu gerçekten büyük bir fedakarlıktı felix için. bu yüzden hyunjin'e büyük bir teşekkür borçluydu. bunu en kısa zamanda yerine getirmeyi aklının bir köşesine yazmıştı.
"yatmak güzel mi bakalım ufaklık? kalksak mı artık ne dersin?"
"olur.. "
duyduğu cevap ile yavaşça doğrulmuştu felix. hemen ardından yatağa doğru eğilmiş, oğlunu kucağına almıştı.
"şimdi.. babayla beraber şiir okumak ister misin?"
başıyla onay veren min-seok'a gülümseyerek dün gece baş ucuna yerleştirdiği kitabı eline almıştı felix. min-seok şiir okumak için belki oldukça küçüktü evet, fakat onun aklını fazla masallar ile doldurmak istemiyordu. elbette ona masallar okuyor, hikayeler anlatıyordu fakat her şeyden ufak ufak bir şeyler kapsın da istiyordu.
bir elinde kitap, bir kolunda oğlu ile beraber salona ilerledi felix. çoktan akşam olmuş, hava ufaktan kararmıştı. gün boyu evin temizliği ile uğraşmış, sonrasında min-seok ile oynamıştı. şimdi de günün en güzel kısımlarından biri gelmişti; süt içip kitap okumak.
"hadi bakalım, sütümüzü hazırlayalım küçük bey"
"süt! süt!"
duyduğu heyecanlı ses ile gülerek başını iki yana sallamıştı felix. ardından dolaptan süt paketini almış, az öncelerde çıkarttığı cezveye sütü dökmüştü. ocağın altını açtıktan sonra ise kendisi için bir kupa, oğlu için ise çok sevdiği tavşan figürlü biberonunu çıkarmıştı.
kucağında heyecanla sütün olmasını bekleyen oğluna bakarak gülümsedi felix. bu kadar tatlı olması adil miydi cidden? alnına uzunca öpücük kondurarak gülümsemişti.
"sen neden bu kadar güzel kokuyorsun ya? baban iyi bakıyor herhalde sana, hm?"
"hmhm.. çok iyi bakıyoy!"
"çok mu iyi bakıyor? ısıracağım bak, kaç bence"
hayır der gibi omuzlarını silken oğluna gülerek koluna hafifçe dişlerini geçirmişti. buna kıkırdayarak karşılık vermesiyle gülmüş, ısınan sütü önce biberona dökmüştü. sonrasında tekrar ocağa bırakmıştı. biberonun kapağını kapatıp bileğine dökerek sıcaklığını kontrol etmiş, hemen sonrasında biberona oğluna vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
literature // chanlix
Fanfiction"üzgünüm meleğim.. seni, sana ait bir parçadan ayrı büyütmek zorunda kaldığım için özür dilerim." m-preg | 301121