bu bölümde yetişkin içerik bulunmaktadır! rahatsız olacaksanız geçebilirsiniz bölümü.
"tamam felix, gayet güzelsin aynadan kendine bakmayı bırakta kocanı bekletme artık."
felix duyduğu cümleler ile derin bir nefes almış ve son olarak üzerindeki beyaz renkteki atkıyı düzeltmişti.
"tamam ya, gidiyorum. dikkat et sen oğluma tamam mı?"
"şu zamana kadar bir başkası ilgileniyordu sanki.. git hadi git git."
hyunjin, felix'i sırtından ittire ittire yatak odasından çıkartmış ve dış kapıya kadar getirmişti. kapıyı açarak felix'i dışarı çıkarttıktan sonra kapıyı kapatarak düzenli bir nefes aldı.
"sonunda gitti baş belası..."
hyunjin gülmüş ve min-seok okuldan gelene kadar salona geçmişti. evet, min-seok artık birinci sınıfa geçen bir bebeydi onlar için.
chris gerçekleri öğrendikten sonra her şeyi telafi etmek için çabalamaya başlamıştı. başta bu onu birçok açıdan zorlasa da bir daha kaybedemezdi felix'i. ilk önce kendini yavaş yavaş ısındırmaya başlamıştı oğluna. min-seok ise kısa sürede alışmıştı babasına.
birkaç sene öncesine kadar hâlâ şirkette felix ile beraber çalışıyorlardı. sonrasında ise felix'in hayalinin bu olmadığını fark etti chris. böylece istediği hayalini gerçekleştirmesine yardımcı oldu.
şimdilerde ise beraber yaşıyorlardı. kendilerine ait güzel bir evleri vardı. tekrar aile olmuşlardı. chris onları mutlu etmek için her şeyi yapıyordu. sadece bir odası kitaplara ait olan bir ev. aynı zamanda kitap okuma odası. ikisi de o odadan bir an bile çıkmıyordu desek abartmış olmazdık.
felix arabaya bindiğinde chris felix'e doğru eğilmiş ve ehliyet kemerini takmıştı. geriye çekilmeden önce birkaç saattir ayrı kaldığı eşinin dudaklarına uzun bir öpücük kondurdu. geriye çekilirken hafif bir gülümseme ile felix'e baktı.
"sonunda gelebildin.."
felix duyduğu cümle ve az önce aldığı eşsiz öpücük ile kesik bir nefes almıştı.
"geldim.. aylar sonra date'e çıkıyoruz, hazırlanmam kolay olmadı elbette."
"bundan sonra daha sıklaştıralım o zaman."
felix duyduğu cümlelere gülümsemiş ve chrisin omzunu okşamıştı.
"hadi beyefendi, vakit kaybetmeden gidelim."
"pekala, bebeğim ne isterse."
chris önüne dönmüş ve arabayı çalıştırarak sürmeye başlamıştı. ikisinin de gündelik hayatının yoğun olması bir yana bir de ilgilenmeleri gereken bir çocukları vardı. bu yüzden dışarıda geçirecek fazla vakit bulamıyorlardı.
yol boyunca chris yolu, felix ise chris'in arabayı kullanışını izlemişti. damarlı kolları, ince uzun parmakları ve beyaz teni nefesini kesmeye yetmişti. iç geçirerek chris'e baktığında gözleri ellerinden yavaş yavaş yukarı kaymış, beyaz gömleğin sardığı kusursuz bedene odaklanmıştı. vücut hatları gömleğinden bile belli oluyordu. bu adam tanrı mıydı?
chris'in vücuduna bakarak dudaklarını yalamış, sonrasında aklına gelen düşünceleri unutmaya çalışmıştı.
"tanrım.."
ağzından kaçan cümlenin farkında bile olmadan bacaklarını birbirine bastırmış ve gözlerini kapatmıştı.
chris duyduğu mırıltı ile bakışlarını yan koltuktaki felix'e çevirdiğinde birbirine bastırdığı bacaklarını fark etmişti. ne olduğunu anlamak için kısa süre onu incelediğinde ise neler olduğunu anlamak zor olmamıştı. arabayı kimsenin olmadığı uygun bir yere park etmiş, camların dışarıdan gözükmediğine emin olduğu için bir elini felix'in bacağına yerleştirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
literature // chanlix
Fanfiction"üzgünüm meleğim.. seni, sana ait bir parçadan ayrı büyütmek zorunda kaldığım için özür dilerim." m-preg | 301121