7

613 79 68
                                        

Hyunjin çalan alarmla birlikte gözlerini açmadan telefonuna uzandı ve alarmı kapattı. Gerçi bir gariplik vardı: alarm sesi eskisiyle aynı değildi. Ve telefonu... Biraz daha küçülmüş müydü? Hızla gözlerini açıp etrafına bakındı. Kendi odasında değildi ve nerede olduğunu bilmiyordu. Kalbi korkuyla deli gibi atmaya başlarken sanki kendisi değilmiş gibi bir hisse kapıldı ve görebildiği kadarıyla vücudunu inceledi. Bu kendi bedeni değildi! Korkuyla çığlık atıp başını kollarının arasına aldı ve hızlanan nefeslerini düzene sokmaya çalıştı. Tam olarak ne oluyordu?

Birkaç dakikanın ardından tanımadığı evde dolanarak lavaboyu buldu ve girip aynada kendine baktı ancak gördüğü yansımadaki kişi kendisi değildi.

"F-Felix?"

Gözleri kocaman açılmıştı, sesi kendi sesi değildi. Kalbinin durduğunu hissetti bir an. Yüzüne buz gibi suyu çarpıp gözlerini kapattı. Bu nasıl olabilirdi? Neden aynada kendini değil Felix'i görüyordu? Neden kendi bedeninde değildi? Neden Felix'ti?

Gördüklerine inanamayarak hızlıca uyandığı odaya girdi ve telefonu parmak iziyle açıp, bu gerçekten Felix'in bedeninde olduğunun kanıtıydı, kameradan kendine baktı. Gerçekten Felix'ti ama bir tuhaflık vardı... Saçları, kahverengiydi. Felix'in sapsarı saçları gitmiş yerine kahverengi saçlar gelmişti. Gittikçe hızlanan nefesleri ve titreyen elleriyle bulunduğu odayı inceledi. Masanın üstünde duran kitaplarda yazan isme baktı: Lee Felix. Aklı almıyordu, nasıl olmuştu bu?

"Bu bir rüya olmalı. Evet evet bir rüya. Birazdan uyanacağım! Eminim!"

Kendini çimdikledi, tokatladı, saçını çekti... Bu bir rüya değildi. Bu tamamen gerçekti.

Saçlarını çekiştirip bir süre daha çığlık attı. Onun bu halini gören kesinlikle delirdiğini düşünürdü ki kendisi de böyle düşünüyordu. Ne yapacağını bilmiyordu, kaçıp gitmek veya saklanmak istiyordu. Bedeni onun kontrolü dışında hareket ederek titreyen ellerle gardırobu açtı ve içinden aşina olduğu ama kendisine ait olmayan okul formasını aldı. Okula gitmeliydi, o an anladı bunu. Gözlerinden korku yaşları akarken formayı giydi ve ihtiyacı olan şeyleri alıp Felix'in çantasını da sırtına taktıktan sonra odadan çıktı.

Eğer o Felix olarak uyandıysa bunun anlamı Felix de Hyunjin olarak mı uyanmıştı? Bunu öğrenmesinin tek yolu okula gidip kendi bedeniyle konuşmaktı.

Okul yolunu nasıl bulacağını düşünmesine gerek kalmadan Felix'in bedeni onu yönlendirmişti. Zihni Felix'in zihni olmasa da beden ona aitti ve günlük rutinleri hatırlıyordu.

Otobüs durağına gelince beklemeye başladı. Hangi otobüse bineceğini de bilmiyordu. Tam bunu düşünürken karşısında birisi belirmişti. Kafasını kaldırıp gülümseyen Jisung'a baktı.

"Günaydın Felix!"

Az kalsın Felix olmadığını söyleyecekti ancak kendini durdurdu. Jisung'un onun deli olduğunu düşünmesini istemezdi.

"Günaydın..."

Nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu, Felix onunla yakın olmak yerine hep kendini uzak tutmuştu ve Hyunjin yakalanmaktan korkuyordu.

Başını yere eğip elleriyle oynadığı sırada bir otobüs gelmişti ve Jisung'un hareketlenmesinden binmesi gereken otobüs olduğunu anlamıştı. Jisung'un arkasından otobüse binip arkalarda bir yere oturmuştu. Oturur oturmaz tekrar elleriyle oynamaya başlamıştı. Felix'in elleri ne kadar da küçüktü, ilk kez fark ediyordu bunu.

"Felix sen iyi misin?"

Hyunjin tereddütle kafasını kaldırıp Jisung'a baktı. Pot mu kırmıştı yoksa?

jealousy, jealousy | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin