9

553 72 82
                                    

İki bölüm attım, önceki bölümü atlamayın sakın <3

Hyunjin, Jisung ve Seungmin okula geldiklerinde önce Seungmin sonra da Jisung Hyunjin'in yanından ayrılmıştı. Hyunjin de okula girip sınıfa gitmiş ve Felix'in sırasına çantasını koymuştu. Hâlâ Felix olmaya alışamamıştı ki nasıl alışabilirdi ki? Hwang Hyunjin'di o, Lee Felix değil!

Sıkıntıyla saçlarını karıştırıp Felix'in içinde olduğunu umduğu bedeninin gelmesini bekledi. Minho çoktan okula gelmiş olmalıydı, ikisi hep erken gelirdi. Bu da Felix'in de gelmiş olması gerektiği anlamına geliyordu ama sınıfa ne çantasını bırakmıştı ne de başka bir şeyini.

Hyunjin beş dakika kadar bekledikten sonra kafasını koyduğu sıradan kaldırdı ve kaşlarını çattı.

İyi de eğer o başka bir bedende olsaydı, bedenin asıl sahibiyle görüşmek ister miydi?

Cevap çok basitti: hayır. Hızla oturduğu yerden kalkıp koridora çıktı ve derin bir nefes aldı. Felix kaçıp gitmek istediğinde ne yapardı? Lavaboya giderdi!

Bunun saçma bir tahmin olduğunu ve muhtemelen eline hiçbir şey geçmeyeceğini bilse bile daha iyi bir seçeneği yoktu, bir yerden başlaması gerekiyordu.

Önce kendi katlarındaki lavaboyu kontrol etti, Felix'i ağlarken bulduğunu. İçeri girmesiyle yaşadığı deja vu yüzüne bir tokat gibi çarparken kalbinin bir kez daha acıyla sızlamasına engel olamadı.

Daha yeni yeni tanıdığı Lee Felix'ten etkileniyordu ve onu üzmüş olmak isteyeceği en son şey bile değildi.

"Felix burada mısın-"

Tam bağırırken aklıma Felix'in bedeninde olduğu gelmiş ve gözlerini kocaman açarak ellerini ağzına kapatmıştı.

Aptalsın Hwang. Nasıl bu kadar dikkatsiz olabilirsin?

Neyse ki içeride kendisinden başka kimse yoktu, rahat bir nefes alabilirdi. Felix'in buraya uğrayıp uğramadığına dair bir şeyler bulma umuduyla etrafına bakındı ancak bir şey bulamayınca fazla zorlamaya gerek olmadığını düşünüp dışarı çıktı. Bahçeye bakacaktı, belki de Felix kafasını toplamak için hava almak istemişti.

Ön bahçedeki banklara tek tek baktı ancak kendi bedeninden hiçbir iz yoktu. Gelip giden öğrencileri izledi sonra bir süre, yine bir sonuca varamadı. Oflanarak ağaçlık alana da baktıktan sonra arka bahçeye geçti. Tam pes etmiş ve geri dönmeye hazırlanmışken çardakta oturan Seungmin ve Jeongin ile durup okul binasının arkasına kendini saklayıp ikiliyi izlemeye başladı.

Jeongin kendini Seungmin'in kucağına bıraktığı an Hyunjin kendine engel olamayıp şaşkınlıkla gözlerini büyüttü ve elini ağzına götürdü. Her ne kadar ikisinin arasında bir şeyler olduğunu bilse de minik çifti bu şekilde görmek onu şaşırtmıştı. Onlar adına mutluydu gerçi, içi sıcacık olmuştu onları birbirine gülümserken görünce.

Hyunjin eğer bulması gereken bir Lee Felix olmasaydı oturup Seungmin ve Jeongin'in flörtleşmesini uzun uzun izleyebilirdi ama gidip bedenininde yaşayan Felix'i bulmak zorundaydı.

Gerçi bedeninin içinde Felix olduğundan emin değildi. Hatta bedeninin var olduğundan bile emin değildi.

Kafasını iki yana sallayıp kötü düşünceleri aklından kovdu ve ön bahçeye çıktı. Felix'in gittiğini bildiği tek yer kütüphane kalmıştı, orada da yoksa daha iyi düşünmesi gerekiyordu.

Okula girip en alt kattaki kütüphaneye indi ve raflar arasında dolaşmaya başladı. Felix en çok klasik romanların olduğu bölümde oturmayı severdi çünkü orası hep boş ve sessiz olurdu. Zaten Hyunjin'in uğraşmasına gerek kalmadan Felix'in bedeni onu bu yere getirmişti.

jealousy, jealousy | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin