"Sen... Bundan emin misin? Bak tekrar düşünebiliriz hâlâ vakit var-"
Jisung Minho'nun elini tutup ona gülümsedi.
"Eminim Minho. Söyleyelim gitsin işte."
Yaklaşık iki saat önce Jisung sevgilisinin yanına gitmiş ve ilişkilerini babasına açıklamak istediğini söylemişti. Hatta bunun yanında annesine çoktan haber verdiğini ve olumlu bir yanıt aldığını da eklemişti.
"Merak etme, babam bizi destekleyecektir. Eminim."
Minho ona gülümseyen Jisung'a bakıp gözlerini kapattı ve başını öne eğdi. Bunu o da biliyordu ama onlara ayrılmalarını söyleme ihtimali de vardı. Şirketin itibarı söz konusu olunca Bay Han'ın gözü başka hiçbir şey görmüyordu.
"Haklısın Jisung ama gerginim işte..."
Jisung sevgilisini biraz zor kullanarak şirketten içeri sürükleyip kapıdaki görevlilere selam verdi. Ellerini bir an bile bırakmamışlardı.
"Babam odasında mı?"
Danışmada oturan kadın Jisung'a gülümseyip kafasını salladı.
"Evet odasında. Haber vermemi ister misiniz?"
"Hayır hayır, sürpriz yapmak istiyorum."
Kadın son kez gülümseyip önündeki kağıtlarla ilgilenmeye başlayınca Jisung da Minho'yu asansöre sürükledi. Asansöre binip çıkacakları katın düğmesine bastıktan sonra sevgilisine sarıldı.
"Bak Minho hiçbir şey olmayacak. Annemin dedikleri doğruysa babam bu sıralar dedikodular konusunda daha rahatmış o yüzden lütfen gülümse biraz."
Minho bu sözlerle biraz daha rahatlayıp gülümsediği sırada asansör de durmuştu. İkili yine el ele tutuşup asansörden çıkmış ve derin bir nefes alıp girmeye korktukları kapının önünde durmuşlardı. Jisung titreyen elini kaldırıp kapıyı tıklattı.
"Girin."
Kapıyı açıp içeri girdiklerinde Bay Han gözlüklerini çıkarıp elini kağıtları masaya bıraktı ve gelenlere baktı.
"Ah Jisung! Ve sen de Minho'ydun değil mi? Hoş geldiniz. Gelin oturun."
Jisung kafasını iki yana sallayıp dudaklarını dişledi. Bunu fark eden Minho hafifçe Jisung'un elini sıktı.
"Aslında baba... Sana söylemem gereken-"
"Söylememiz gereken bir şey var."
Minho'nun aniden söze girmesiyle Jisung bir an için irkilse de kendini toparladı.
"Dinliyorum."
Bay Han arkasına yaslanıp ikiliyi dikkatle süzdü ve gözleri ellerinde bir süre oyalandıktan sonra Jisung'un gözleriyle buluştu.
"Ben... Minho... Yani şey biz çıkıyoruz... Bir süredir..."
Bay Han dikkatle ikiliye bakıp sonrasında gülümsedi. Bu hareket Jisung'u şaşırtmıştı.
"Ve benim iznimi alıyorsunuz?"
Jisung hızla kafasını sallayıp hâlâ gülümseyen babasına çatık kaşlarla baktı.
"İzin veriyorum."
"Baba lütfen biz- dur ne?"
Minho da en az Jisung kadar şaşkındı ve ağzı kocaman açılmıştı. Bay Han ayağa kalkıp yanlarına geldi.
"İzin veriyorum Jisung. Ama mezuniyete kadar lütfen okul dışında çok belli etmeyin tamam mı? Seni çok fazla kısıtlamak sana haksızlık, bunu biliyorum ama şirketi de düşünmem gerekiyor."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
jealousy, jealousy | hyunlix
Fiksi Penggemar"Sen ne biliyorsun ki Hyunjin?! Benim hayatım hakkında ne biliyorsun?!" - Lee Felix, Hwang Hyunjin'in hayatını kıskanıyordu. Hatta o kadar çok kıskanıyordu ki onunla bedenlerini değiştirmenin bir yolunu bile bulmuştu. Başlangıç: 290122 Bitiş: 100222