1

1.3K 103 151
                                        

"Yeni gelen çocuğu gördünüz mü? Çok yakışıklı!"

"Şu Hwang Hyunjin çok hoş bir çocukmuş. Acaba sevgilisi var mıdır?"

"Baksanıza tıpkı bir prens gibi görünüyor!"

"Derslerinin de iyi olduğunu duydum. Cidden tam bir örnek öğrenci."

"Şimdiden basketbol takımına alındığını duydum. Bu Hwang Hyunjin Tanrı falan mı?"

Bazı öğrencilerin deyimiyle lanet giresice lisenin kapısından içeri adımını attığınız an duyacağınız ilk şeyler ortalıkta dolaşan 'Hwang Hyunjin dedikoduları'dır. Sadece kızlar arasında değil, erkekler arasında da popülerdi bu çocuk. Sarı uzun saçlar, iyi ders notları, atletik bir vücut... Resmen gençlik filmlerinden fırlamış gibiydi. Kısacası, popüler olması zaten kaçınılmazdı. Hatta eğer popüler olmasaydı bu garip olurdu.

Peki bu dedikodular nereden geliyordu? Kimdi bu Hwang Hyunjin? Neden herkes onu konuşuyordu?

Sonuncusu onunla aynı sınıfta olan bir çocuğun da merak ettiği bir soruydu. Ne vardı bu Hwang Hyunjin'de onu bu kadar ballandıra ballandıra anlattıracak? Nasıl olmuştu da okulun en gözde ve popüler kızı Park Chaeyeong'u kendine aşık etmişti? Nasıl yapabilmişti bütün bunları? Nasıl bu kadar sinir bozucu olabiliyordu? Asıl merak konusu olan ise şuydu: nasıl Lee Minho ile sevgili olmuştu?


Felix her zamanki gibi aceleyle sınıfa koşuyordu. Arkadaşı Seungmin ile kütüphaneye test çözmeye inmişti ancak dalıp gidince ders saatini unutmuştu. Neyse ki son dakika Seungmin saate bakmayı akıl etmiş, arkadaşını kolundan tuttuğu gibi sınıfa sürüklemeye başlamıştı.

"Yetiştik Felix!"

İkili en arkadaki sıralarına otururken Felix sarıldığı test kitabını daha da sıkı kavradı ve açık ağzından hızlı hızlı nefes alıp vermeye başladı. O kadar çok koşmuşlardı ki kalbi duracak gibi atıyordu.

"Seungmin... Lütfen bir dahakine alarm falan kuralım, tamam mı?"

Yanında ondan farksız şekilde soluklanan Seungmin işaret parmağıyla baş parmağının uçlarını birleştirerek sıra arkadaşına 'tamam' demek istediğini gösterdi. Konuşacak hali yoktu.

Felix gözlerini kapatıp kesik kesik soluklanmaya devam etti. Olabildiğince derin nefesler almaya çalışıyordu. Ellerini saçlarından geçirirken kafasını hafifçe geriye yatırdı ve öğretmenin sınıfa girmesini izledi. Sabah ilk iki ders tarih, ne kadar da güzel! Yine de sınıf birincisi Lee Felix'in şikayet etmesi söz konusu bile değildi.

Lee Felix, 3 - 4 sınıfının birincisiydi. Sıra arkadaşı Kim Seungmin de ikinci. Seungmin ayrıca fotoğrafçılık kulübü başkanıydı ve öyle gözükmese bile popülerdi. Onun aksine Felix ise sadece sınıfın em iyi notlarına sahip olan çocuktu. Kimse onunla konuşmaz, varlığını önemsemezdi. Felix fazlasıyla utangaçtı ve asla ilk adımı atamazdı. İnsanlar da onunla tanışmak için adım atmayınca biraz asosyal kalmıştı.

Ancak sorun değildi onun için. Sonuçta hep sınıf birincisi olacaktı, değil mi?

Yoklamanın ardından başlayan derse tüm dikkatini verdi Felix. Odaklanmak için bir sebebe ihtiyacı yoktu, odaklanmak zorundaydı. Dinlemezse anlamazdı anlamazsa soruları çözemezdi.

Sınıftaki herkes yavaş yavaş uykunun esiri olurken Felix büyük bir kararlılıkla notlar çıkarıyor, sorulan tüm soruları doğru yanıtlıyordu. Tam pilinin bittiğini hissederken çalan zil sesiyle derin bir nefes aldı. Gidip bir kahve almalıydı yoksa cidden o da uyuyabilirdi. Kimse derse katılmadığı için bütün soruları çözmek zorunda kalmıştı.

jealousy, jealousy | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin