Jimin dünden beri uyuyordu, doktor vücudunun çok yorulduğunu ve yaşına göre oldukça vitaminsiz olduğunu söyledi, bu biraz üzücü galiba.
Bizimkilerle yine salonda oturmuş konuşuyorduk daha doğrusu Jin ve Tae didişiyordu Namjoon bana baktı ve "jimin'in babasını aradın mı?"dedi bı de o vardı dimi.
Ona doğru dönüp"hayır onu tamamen unuttum" bana bakıp"haber ver o zaman!ne kadar çabuk paranı verse o kadar çabuk kurtulur jimin!"dedi.
Sanki ben burda jimin'e eziyet ediyorum ne güzel uyuyor işte, diye düşünüyordum ki üç kaburga kırığı geldi aklıma yüzümü buruşturdum.Canı çok acımış olmalı
Bir koruma çağırıp"Park Chenyol'a haber verin parayı versin oğlunu alsın"diye emir verdim koruma eğilip hızla çıktı salondan.
Tam o sırada jimin'in hemşiresi hızla merdivenlerden indi telaşla oraya baktık, bize bakıp "doktor bey sizi bekliyor efendim " dedi ve geri gitti.
Acaba jimin'e bir şey mi oldu?Hala uyanmadı mı?Durumu kötüye mi gitti?gibi sorular geldi aklıma direk, hızla üst kata çıktık.
Yatakta gözleri açık etrafı izleyen bir jimin vardı rahat bir nefes aldım.
Hoseok yanına doğru gitti ve yatakta jimin'in yanına oturdu. Bende yanına bir kaç adım attım ki beni fark etti ve hızla gözleri doldu ve yataktan yaralı haliyle geri gitmeye çalıştı, çalıştı çünkü hareket ettiği an acıyla inledi.
Doktor hemen yanına gitti ve karnını açtı bende o sırada geri kapının önüne gittim.
Doktor karnının üstündeki sargıyı açtı dikişi patlamış ve kanıyordu,ani hareketi yüzünden.
Doktor hemen kanamayı durdurmaya çalıştı o sırada jimin tekrar bayılmıştı.
Onun bu halini görmek nedense kalbimi acıttı.
Odadan çıktık ve salona geri gittik Hoseok "O çok korkmuş"dedi bunu başka bir zaman, başka bir kişi dese mutlu olurdum ama şimdi içim acıyordu.
Birden koruma salona girdi önümde eğildi ve "efendim Park Chenyolun dediklerini pek anlamıyoruz siz bakamsınız ?"dedi.
Telefonu aldım ve hoparlöre verdim, bağırarak konuşmaya başladım"BANA BAK OĞLUN ELİMDE BANA PARAMI VER OĞLUNU AL , YOKSA ONU ÖLDÜRÜP CESEDİNİ KÖPEKLERE YEDİRİRİM!"diye bağırıyordum aslında köpek işi abartıydı sadece.
Hattın diğer ucundan gür bir kahkaha sesi geldi ve sonra"O sürtük çocuğu ne yaparsan yap."dedi ve yine güldü"Aslında sen aramadan önce onun yine kaçtığını düşündüm,onu yine bulup yine dövecek sonra yine dövecektim"dedi ve yine güldü şuan büyük ihtimalle sarhoştu da "Ve şimdi o engelli, işe yaramaz çocuk sende olduğuna göre ona ne yapmak senin kararın,ama ben sana para veremem daha, çünkü bende para yoook ve sen o veleti aldın para karşılığı, ve lütfen o özürlü çocuğu öldür" diyip yine kahkaha attı ve telefonu kapattı.
Telefonu duvara fırlattım şuan para sikimde değildi o adamın jimin'e böyle demesi zoruma gidiyordu.
Jin "Nasıl yani şimdi jimin evden mi kaçmış?"dedi bana bakarak"galiba Jin yanında gelirken bir çanta vardı içinde bir kaç elbise vardı,ben herhangi bir arkadaşına gidiyor sanmıştım"dedim o sırada Suga"Babası şimdi jimin'e değer vermiyor mu?"dedi, alayla sırıtarak"sence!"dedim ve "büyük ihtimalle jimin'in sırtındaki yaraları da o şerefsiz yaptı jiminde artık dayanamadı ve kaçtı"dedi Hoseok.
"Kim oğlu konuşamıyor diye onu sevmez ve ona şiddet uygular veya hakaret ederki" dedi.
Aslında hepsini dinleyince mantıklı geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my white angel
FanfictionSadece kurtulmak istiyordum babamdan, ama beni kaçıran adama aşık olmak hiç beklemediğim bir şeydi, hiç yaşamadığım bir duygu... Jikook; seme-kook uke-min