Hastaneye yaklaştıkça daha da yalvarıyordu kucağında ki bedene, onu bırakmaması için.
Geldiklerini hastane kapısında zaman kaybetmeden indi, kucağına aldığı kanlı bedenle onu gören doktorlar hemen yanına yaklaşıp getirilen sedyeye minik bedeni dikkatlice koyup hızla hastaneye girdiler.
"Ameliyathaneyi hazırlayın çabuk!" doktorunu söylemesiyle bir hemşire hızla ameliyathaneye doğru koştu, jimin'e hala uyanması için yalvarıyordum.
Doktor ameliyathane bölümüne girince yere çöktüm, kapının önünde gözlerimden akan yaşlarla kendi ellerime uğurlamıştım az önce sevgilimi bilinmezliğe.
Üstümdeki onun kanıyla süslenmiş beyaz tişörte baktım ne kadar da çok kan vardı.
Omzunda hissettiğim elle arkama döndüm, Jin hyung önümde diz çöküp iki elini de omzuma koydu, "ona bir şey olmayacak kook, o güçlü biri bunu en iyi sen biliyorsun?"
Başını iki yana salladı" Bu kadarı fazla değilmi hyung, bu kadar acı onun küçük bedeni için fazla değilmi? Hep benim yüzümden oldu, benim yüzümden üç haftadır çekmediği acı kalmadı, hyung çok üşümüştü, bedeni çok üşümüştü hyung, dudakları soğuktan morarmıştı, çok öptüm dudağını ama ısınmadı, saçını çok seviyordu bedeninden ve bekli de tek sevdiği şey saçıydı ama artık yok-"lafımı bitiremeden ağzından bir hıçkırık daha kaçtı.
Seokjin omzundan tutup kaldırdı yerde ağlayan bedeni en son babası öldüğünde görmüştü ağladığını, beş yıl önce onun dışında hiç ağlamıştı Jeon ama şimdi her aklına gelen videolar ile jimin'in vurulma anı, ormanda kanlar içinde bulduğu anı hatırlayıp ağlıyordu, minik sevdiği için.
Yarım saat kadar sonra birden kapı açıldı, ve içinden koşarak çıkan hemşire Jungkook'a doğru ilerledi aceleyle "efendim hasta çok fazla kan kaybetmiş acil A Rh+ kana ihtiyacımız var!" dedi hemen.
Jeon hemen öne atlayıp "ben ben veririm!" Hemşire kafasını sallayıp önden koşarak ilerlerken Jungkook'da aynı hızla arkasından gidip odaya girdi.
Uzandığı sedye üzerinden hemen kollarını sıyırıp hemşireyi beklemeye başladı, hemşire hızlıca iğneyi damar yoluna batırıp serumu bağladı ve dolmasını bekledi.
Yaklaşık bir on dakika sonra dolan serumla ikinci serum takıldı, dolan ikinci serumlada hemşire hemen büyük olanın koluna pamuk bastırmış ve hızla ameliyathaneye doğru koşmaya başladı.
İçeri geri giren hemşireyle duvarın köşesine oturdum, ne acı dimi bir ara jimin'e etmediğimi bırakmadıktan sonra onu bir köşede acımadan arkama bakmadan giden ben, şimdi onun gibi bir köşede oturmuş onun iyi olduğunu duymayı bekliyorum...
Sarhoş olduğum gece sinirden yapmıştım, köpek gibi de pişmanım ama yapmıştım bir kere...
Jimin annene çok benziyor, annem sürekli giydiği topuklu ayakkabılar sayesinde biraz daha uzundu ondan, ama dudak göz ve burun yapıları neredeyse birebirdi,en çok bu öfkelendirmişti beni o gece sırf o kadına benziyor diye...
Köpek gibi pişman olmam asla bir şey değiştirmeyecekti...
Bu üç hafta ev hep bomboş gelmişti gözüme, sanki içinde hiç yaşanmamış bir evdi, garip geliyordu gözüme.
Etrafta koşuşan bir jimin yoktu, dans eden bir jimin yoktu, dans ettiği zaman tüm evi saran müzik sesleri yoktu, güzel yemek kokuları yoktu, bomboş bir ev gibiydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my white angel
FanfictionSadece kurtulmak istiyordum babamdan, ama beni kaçıran adama aşık olmak hiç beklemediğim bir şeydi, hiç yaşamadığım bir duygu... Jikook; seme-kook uke-min