2 ay sonra:
"Jimin lütfen aç kapıyı!"
"Jimin! Aç kapıyı lütfen!"
İçerden daha da artan kırılma sesleriyle sinirle bağırdı:
"J-hope! Bul artık şu sikik anahtarı?"
Merdivenlerden koşarak çıkan beden, hızla kapıya ilerleyip anahtarı deliğine sokmaya çalıştı, ama o kadar endişeliydi ki elleri titriyordu.
Tae. J-hope'un elinden anahtarı aldığı gibi hızla kapıyı açtı, jimin elinde aldığı vazoyu hızla kapıya doğru atarken, eline ne gelirse atamya devam ediyordu.
J-hope hızla cebinden sakinleştirici iğneyi çıkartırken, Tae jimin'in dikkatini çekmek için yatağın yanına gitti, jimin hemen ona dönerken J-hope jiminin arkasına geçip hızla sakinleştiriciyi iğneyi boynuna batırdı, jimin boynunda hissettiği acıyla hızla arkasına dönerken, hafif sendeleyip geri gitti, yine oluyordu, yine uyutulacaktı, onla beraber yere çöken J-hope jimini kollarının arasına aldı, hiç bir tepki veremeyen yarı ayık Jimin ise son kez kızarmış gözleriyle ona sarılan bedenin gözlerine bakıp yumdu gözlerini...
Tae gözlerini kapatan bedenin yanına gitti hızlıca, eğilip kucağına aldığı bedeli yatağa bırakıp üstünü örttü.
Yatağın kenarına oturan J-hope jimin'in yeni yeni çıkmaya başlayan saçlarını okşadı, jimin'in böyle olacağını bilse asla izin vermezdi jungkook'la olmasına.
Tae " J-hope aşağıya gelsene?" diyip cevap beklemeden aşağıya indi, J-hope yataktan indikten sonra jimin'in saçları arasına bir öpücük kondurup kapıya ilerledi, aralık bıraktığı kapı ile alt kata indi.
"J-hope bence jimin'e bir psikolog seansı ayarlamalıyız? Daha ne kadar böyle gidicek?" J-hope sadece başını olumlu anlamda salladı, hak veriyordu, jimin iki aydır sürekli kriz geçiyor, nerdeyse hiç yemek yemiyor, bazen tüm gün uyurken bazen günlerce uykusuz kalıyordu.
Bu iki ay içinde jimin yarım kalan ses teli tedavisini de olmuş ama buna rağmen tek bir kelime bile etmiyordu, sadece ağlıyor, kriz geçiyor, uyuyor, veya hiç uyumuyordu.
"Şimdi gitmem gerek bir şey olursa ara beni" diyip çıktı evden Tae, j-hope'da jimin'in uyanınca yesin diye bir şeyler hazırlamak amacıyla mutfağa gitti.
--------------
Tae önünde geldiği eve bakıp arabadan indi, öbür eve olan saldırıdan sonra buraya taşınmışlardı daha güvenli diye.
Hızla eve doğru gitti, kapıyı çaldı, kırklı yaşlarda bir kadın kapıyı açıp geçmesi için kapının önünden çekildi, Tae içeri girince geniş salonda oturan dörtlüye baktı, sakin adımlarla üçlü koltukta oturan Jinin yanına oturdu, ve yine sakin bakışlarını odadakilerde gezdirdi, derin bir nefes aldı ve "evet sizi dinliyorum" dedi yine sakin ses tonuyla...
Odadakiler birbirine bakarken Namjoon "ne diyorsun Tae?" diye anlamamazlıktan geldi, Tae gülüp Namjoona baktı " hyung ikimizde çok iyi anladığını biliyoruz-" diyip jungkook'a döndü " sen söylemek istermisin?" dedi yine aynı şekilde...
"Ne saçmalıyorsun Tae?" Jungkook boş gözlerle cevapladı onu, "merak ediyorum da için rahat mı Jeon?-" sakin olmaya çalıştı ama olmuyordu, jiminin her baygın bedenini yerden kaldırıp yatağa koyarken gittikçe zayıflıyor olmasını kaldıramıyordu.
Birden sinirle bağırıp ayağa kalktı " -diyorum ki sikik keyfin şimdi yerinde mi? Senin yüzünden her gün kriz geçiyor, yemek yemiyor, sikik tedaviyi olmasına rağmen konuşmuyor, ya uyuyor hiç uyanmıyor yada günlerce uyumuyor, krizlerde onu sakinleştiren sikik iğneyi olduktan sonra düşüp bayılıyor, J-hope dahil kimseyi istemiyorum yanında, bize yaklaşmıyor, bizle konuşmuyor, bu çocuk senin yüzünden bu halde, onu bu hale getirdin ya hani sikik keyfin şimdi yerinde mi diyorum? Mutlumsun hani diyorum? Ne olsa isteğini yaptın?"
Jungkook sadece oturduğu koltuğa biraz daha sindi,jimin'in durumunun kötü olduğunu biliyordu ama bu kadarını beklemiyordu, en azından tedavi olduktan sonra konuşur sanıyordu,ama durum gözüktüğünden de kötüydü.
Bu iki ayda o da çok yıpranmıştı. Uyumuyor, jinin ısrarlarıyla yemek yiyordu. Lanet adamın yerini bir türlü belirleyemiyordu, adam sürekli yer değiştiriyor bir evde en fazla iki gün kalıyordu.
Jimin'i çok özlemişti, gülüşünü, dans edişini,ona sarılmayı, onu öpmeyi, ona sarılarak uyumayı, uyandığında üzerinde ona koala gibi sarılam jimin'in ağırlığını hissetmeyi çok özlemişti.
Biliyordu jimin'in çok üzüldüğünü, yıkıldığını ama bu durumda yapabileceği hiç bir şey yoktu, ondan ayrı kalıyorsa bu yine jimin içindi.
Ama söz vermişti kendine adamı bulduktan sonra, onu canlı canlı yakacaktı, onun nefes aldığı her dakika insanlığın zararınaydı.
Namjoon, jungkook'un cevap vermeyeceğini anladığında ayağa kalkarak bağıran bedene yaklaşıp omzundan tutup kendisine bakmasını sağladı, ona dönen beden konuşmasını kesmeden bağırmaya devam etmişti " peki sen hyung, o böyle bir şey yaparken haberin varmıy dı? Sen değilmiydin jimin daha zarar görmesin diyen? Şimdi nol-" "Tae sus artık! Bilmediğin şeyler var!" Namjoon'a bakarak güldü Tae"neymiş bilmediğim şeyler hyung söyle de bileyim?"
Namjoon koltuktan oturup tepkisiz kalan bedene baktı, sonra öbür koltukta oturan Suga'ya, Suga başını onaylar biçimde sallayınca Namjoon ona bakan bedene koltuğu gösterdi ve kendi de koltuğa oturdu.
"Kai piçi jungkook'u jimin'le tehdit ediyor" Tae anlamaz bir şekilde karşısında ki bedene baktı " jimin'le tehdit ediyor, onu öbür sefer ki gibi kaçıran bilir, eğer jungkook onun dediklerini yapmazsa jimin'e zarar vereceğini söylüyor, bak Tae sende biliyorsun ki jungkook bunu kabul etmek zorundaydı, o piçi hala bulamadık, ve biz onu bulamadıkça jimin tehlikede, şimdilik dediklerini yapıyoruz ama onu muhakkak bulacağız"
Tae sessizce oturan jungkook'a baktı"yani o video yalandı?" Jungkook sadece onlaylamak için başını salladı,"peki başka bir şey istedimi?" Diye sordu her ne kadar cevaptan korksada.
"Jimin'le oynamama istiyor"
-----------
Jimin uzandığı yatakta yeni yeni çıkmaya başlayan saçında hissettiği elle yavaşça gözlerini açtı, gördüğü bedenle küçük bir gülümseme belirdiği dudağın da ve gözlerini geri kapattı tam uykuya dalacağı sırada aklına gelen gerçeklerle gözlerini açtı, ama ne saçını okşayan jungkook odada yoktu, hızla yataktan kalktı ve tekrar etrafa bakındı, ama kimse yoktu, hızla banyoya gitti kapıyı açıp içeri girdi ama yine kimse yoktu, odada aranmadık yer bırakmamasına rağmen kimse yoktu.
Hızla yatağa girdi ve yorganı boynuna kadar çekip uyuyor numarası yaptı belki onun uyuduğunu görünce gelirdi jungkook, bir süre bekledi ama kimse yoktu.
Yatağa yaslanıp dizlerini kendine çekti, ve kafasını dizlerine gömüp tekrardan ağlamaya başladı.
Jungkook ile sevgili olduğunda ilk kez gerçekten sevildiğini hissetmişti, onla hep mutlu olacağını düşünmüştü, şu ana kadar jungkook ile birlikteyken hep mutlu olmuştu ilk haftalar hariç, ama sonra hep mutlu olmuştu onla, sevmeyi, sevilmeyi,yeni arkadaşlar, ve asla unutmayacağı ilkleri olmuştu.
İyi ki diyordu iyi ki o gün kaçtım,
İyi ki diyordu iyi ki sana aşık oldum,
İyi ki diyordu iyi ki senle en güzel anılarımı yaşadım.Asla pişman değildi, başına bunların geleceğini bilse bile bir kere daha kaçardı evden sırf jungkook'un ona aşkla baktığını düşündüğü gözlere bir daha bakmak, ve o güzel ince kiraz duydukları öpmek için...
____-----------💜-------💜-------💜------______
Merhaba öncelikle İstanbulda yaşayan herkese geçmiş olsun diyorum.
Umarım beğenirsiniz, sizi seviyorum ⭐'larım ve 👻 okuyucularım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my white angel
FanficSadece kurtulmak istiyordum babamdan, ama beni kaçıran adama aşık olmak hiç beklemediğim bir şeydi, hiç yaşamadığım bir duygu... Jikook; seme-kook uke-min