"evet şimdi biraz dinlen ve sonra yine konuşmayı deneyeceğiz" dedi doktor gülümseyerek eşyalarını toplarken.
Gözlerini kapatıp yanındaki bedenin göğsüne sığındı minik beden.Yine tedavi sırasında ki boğazına verilen elektrik yüzden canı yanıyordu, ama işin sonunu sesine kavuşacağını düşündükçe ve sevgilisinin ve arkadaşlarının sevgisi sayesinde de bunlara katlanıyordu jimin.
Daha 11 yaşındayken annesi sarhoş, sorumsuz bir insan yüzden araba kazası geçirerek gözü önünde ölmüştü.
Babası onu teselli eder annesi yerine de sever sanıyordu ama babası onu suçlayıp ilk gün kemerle saatlerce dövüp, hakaretler edip onu aç ve susuz evin karanlık rutubetli bodrumuna kilitlenmişti.
Babasının elinden kaç kare kaçmayı denedi sayısını unutmuştu, babası her seferinde onu bulur, yine döver yine oraya kilitler ve öbür gün ise yine işe gitmek zorunda kalırdı.
Hâlbuki annesi ölmeden önce evlerinde kahkaha sesi eksik olmaz, öğretmen olan annesi eve gelince hep beraber oyun oynar, bir şirkette çalışan babası ise ona süreli hediye alır ve onu ne kadar sevdiğini söylerdi.
Ama her şeyin bir sonu varmış işte o günlerde eskide kalmıştı.
Şimdi ise canından çok sevdiği sevgilisi ve arkadaşlarıyla bir arada oturuyordu, ve mutluydu.
Başta jungkook'tan gördüğü şiddet yüzünden korksada artık ona aşıktı.
Ara sıra babasını merak ediyor acaba şuan ne yapıyor, iyi mi, diye düşünmeden alamıyordu kendini."Daha iyi misin bebeğim?" duyduğu ilgili sesle gülümseyip başını olumlu anlamda salladı.Sevgilisi ona korkusuyla, sesiyle, dokunuşuyla huzur veriyordu.
"Jimin aşkım ilk benim adımı söyle tamam mı?" diye atıldı Tae, Jungkook kullandığı hitap şekline sinirlenirken " bir daha benim bebeğime aşkım dersen seni kurşuna dizerim" dedi uyarır şekilde.
Jimin büyük olanın sözleri karşında şaşırırken omzuna küçük bir yumruk attı, büyük olan ona vuran sağ eli tutup serçe parmağını dişleri arasına alarak ısırdı"parmakların çok tatlı bebeğim" diye iltifat etmeyi unutmadı tabi.
"Hayır jimin asıl benim adımı söyle ne de olsa seninle ilk konuşan benim diğil mi?" dedi Hoseok diğerleri bir ağızdan onaylamaz sesler çıkarırken, jimin sığındığı göğüste kıkırdıyordu.
İçeri giren doktorla hepsi eski suratsız ifadelerini büründü,ve olanları izlemeye devam etti.
"Şimdi jimin bana bay Jeon'un adını daha önce söylediğini söylemiştin, bunu bir kere yaptıysan bir kere daha yapabilirsin şimdi derin bir nefes al ve kendini zorlamadan başla" dedi sakince.
Jiminle beraber odadaki diğer altılı da derin bir nefes aldı, jimin ağzını açıyor ama sadece hareket ettiriyordu, jungkook onu kendine çevirip dudağına yumuşak bir öpücük kondurdu" sakince bebeğim hmm?" miniğini yatıştırmaya çalışıyordu.
Küçük olan yine bir nefes aldı ve dudaklarını hareket ettirdi yine;
"S-'
"Ssss-"
"Si-si-" o konuşurken diğerlerinin çoktan gözleri dolmuştu bile."Si-zi-"
"Sss-"
"Se-"
"Vvv-"
"İyy-"
"Oooo-"
"Lumm"Jin ağlamaya başlayınca hemen yataktaki bedene koştu ve sıkıca sarıldı,"bizde seni çok seviyoruz jimin,hemde çok" ne kadar sadece 9 ay olsada küçük olana hepsi alışmış ve kardeşleri olarak görüyorlardı,hepsi onu çok seviyordu
Odadakiler gözleri dolu bir şekilde jimin'e bakarken jimin'inde gözleri dolmuştu on bir yıl sonra birine onu sevdiğini söylemek ona o kadar imkansız gelmişti ki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my white angel
FanfictionSadece kurtulmak istiyordum babamdan, ama beni kaçıran adama aşık olmak hiç beklemediğim bir şeydi, hiç yaşamadığım bir duygu... Jikook; seme-kook uke-min