14.

1.2K 59 44
                                    

Sezen Aksu - Gidiyorum

Keyifli Okumalar :)


🌼

Zilin sesiyle gözümü açtım ve kaşlarımı olabildiğince çattım.

Bu saatte kim geliyordu?

Oflayarak yatağımdan kalktım ve pandalı, peluş pijamamı düzelterek kapıya ilerledim. Gözlerim bile tam açılmıyordu, umarım gelen kişi uykumu bölmeye değecek kadar değerli bir kişi olurdu. Aksi takdirde kapıdan kovmaktan asla çekinmezdim.

Kapının kulbunu tutup açarken kendi kendime söylenmeye başladım.

"Her kimsen umarım sabahın bu saatinde uykuma taciz edecek kadar önemli birisindir yoksa kendine girecek mezar bu-" açtığım kapıya birlikte gördüğüm kişi ile gözlerim kocaman açıldı.

"Yıldıray!" Bana gülümseyerek bakması beni de kocaman gülümsetirken hiç beklemeden kollarımı boynuna sardım. Kahkaha atarak ellerini belime yerleştirdi.

"Ya çok özlemişim, çok!" dedim gülerek.

Yıldıray, benim çocukluk arkadaşımdı. Üniversiteye kadar birlikte büyümüştük ancak o üniversiteyi yurt dışında okumuştu. Bu nedenle yıllardır yüzyüze görüşmüyorduk.

"Kızım bir içeriye geçelim devam ederiz sarılmaya." dedi neşeyle. Sözlerinin ardından kollarımı boynundan ayırdım ve kolundan tutarak içeriye çektim. Salona girdiğimizde koltuğa oturttum ve yanına da ben oturdum. Gözleri üzerimde dolaştığında hafifçe gülümsedi.

"Hiç değişmemişsin"

Pandalı pijamalar...

"Sen değişmişsin oğlum bu yakışıklılık yurt dışı güncellemesi mi?"

Kahkaha attı ve kolunu omzuma atarak beni kendisine çekti.

"Çok özledim be kızım," dedi iç çekerek. Bende özlemiştim. Yıldıray benim için çok değerliydi. İlk gittiğinde telefonda fazlasıyla konuşurduk ancak son dönemlerde ikimizinde işleri dolayısıyla pek arayamamıştık birbirimizi.

"Ee nasıldı Kanada?" dedim kolunu altından ona alttan alttan bakarken. Kafasını çevirip bakışlarımı gördüğünde iki parmağıyla burnumun ucunu sıktı.

"Yani güzel tabii ama memleketim gibi olmuyor." gülümsedi. "Vücudum Ankara'nın ayazını bile aradı."

Boğazını temizledi ve surat ifadesiz düz bir hâl aldı. "Baban," dedi sadece. Gülümseyen dudaklarım yerini ifadesizliğe bıraktığında hafifçe yerimde dikleştim.

"Şuan içeride." dedim kısık bir şekilde. Kaşları çatıldı ama sonra tekrar düzeldi. "En son birkaç yıl önce bırakmamışlar mıydı?" diye sordu.

Onunla en son konuşmamız da henüz babamın evinde yeni ayrılmıştım ve onu içeriye ilk aldıkları dönemdi.

"Evet, yıllardır dava sürüyor ve o da dışarıdaydı ama yakın bir zamanda benim kafeyi basıp beni tehdit edince tekrar içeriye aldılar." derin bir nefes aldım. "Ama muhtemelen yakın bir zamanda yine bırakırlar."

Elini yanağıma getirdi ve hafifçe okşadı. "Sen bu yaşına kadar o adamın üstesinden geldin, yine halledeceğiz merak etme." gülümsedim.

"Her neyse açsındır sen, gel bir şeyler yiyelim." deyip elinden tuttum ve oturduğu koltuktan kaldırarak mutfağa sürükledim.

🌼

"Gerçekten mi?" dedim gülerken. Uzun zaman sonra ilk kez bu kadar çok gülmüştüm.

Çatalını zeytine batırıp ağzına attı. "Gerçekten tabii, adama türkçe küfür öğrettim sende git o küfrü bir kıza söyle. Aslında ben o kelimenin güzel bir şey olduğunu söyledim adama o da gitmiş kıza söylemiş. Söylediği kızda üniversiteyi Türkiye de okumasın mı? Küfrü anladı tabii."

Yol | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin