0.0

196 9 0
                                    

Güzel değilmişim.

Hah!

Farkında olmadığımı mı sanıyorlardı acaba?

Güzel değildim. Evet, ama yine de bana bir şans verebileceklerini düşünmüştüm. Son zamanlarda güzellikle ilgili o kadar çok duyar konuşmaları yapılmıştı ki, bir an yapabilirim sanmıştım. Bir anlığına da olsa şu salak saçma hayalimi gerçekleştireceğime dair kendimi inandırmıştım.

Kafamı iki yana doğru sallayıp gördüğüm ilk lavaboya kendimi attım. Ve... Ah! Şu aynadaki kız; Hepsi onun suçuydu. Onun yüzünd-

Başımı bu düşüncelerden kurtulmak amacıyla tekrardan iki yana doğru salladım. Kendime karşı olan bu saçma öfke patlamasının ne yeri ne de zamanıydı. Sakin olmalıydım. Sakin olmalı ve derin bir nefes alıp kendime gelmeliydim. Öyle de yaptım. Küçük bir saç düzeltme işleminden sonra da, arkadaki kabinlere bir göz attım ve kimsenin olmadığına kanaat getirdiğimde içlerinden rastgele bir tanesine girdim. Girdiğim gibi de elim sırt çantamın kopçasına giderken, olabildiğince hızlı olmaya çalışarak içindeki kıyafetleri çıkarıp, üzerimdekilerle değişmeye başladım. Giyinme işlemim bittiğinde ise hızla kabinden çıktım ve aynadaki aksime yamuk bir gülüş armağan edip üzerimdekileri incelemeye koyuldum.

Tüm vücudumu saran krem rengi straplez bir elbise, altına da siyah rugan ayakkabılar... Doğrusunu isterseniz çok da kötü bir vücudum yoktu ama bu renk ve bu model bir kıyafet fazla riskliydi. En hafif bir yanlış duruşumla birlikte göbeğim belli olur, göğüslerim giydiğim destekleyici sütyene rağmen sarkar ve omuzlarım narin ve güzel olmaktan çok kalın ve çökük dururdu. Dikkatli olmalıydım. Gözlerden çok uzak olmamakla beraber çok yakın da olmamalı, yüzümün ve vücudumun duruşuna her an dikkat etmeliydim. Derin bir nefes aldım ve fermuarını açık bıraktığım çantamdan makyaj çantamı çıkarıp hızla makyajımı düzeltmeye giriştim.

Bir kat daha kapatıcı, kontür düzeltme, takma kirpikleri yeniden kıvırma, eyeliner uzatma, kaşları tarama, göz kapaklarıma sürdüğüm farı biraz daha dağıtma, dudak kalemiyle dudak kenarlarından tekrar geçme, pudra, higlighter, allık... Ve ta da! Sonunda bitmişti.

Evet. Çoktan anlamış olacağınız üzere, şu makyaj güzeli diye tabir edilen insanlar vardı ya... İşte onlardan biri de bendim.

Aynadaki yansımama acı dolu bir gülümsemeyle baktıktan sonra silkinip lavabodan çıktım. Çıktığım gibi de başım ve duruşum dik bir şekilde uzun ve gösterişli koridorda yürümeye başladım. Kabul edilmediğim bu ajanstan öyle bir yürüyüşle ayrılıyordum ki, şu an beni reddeden o insanlar burada olsa, eminim ki hayalimi bana altın tepside sunarlardı. Ama ne yazık ki bunun için çok geçti. Çünkü karşılarına geçtiğimde öyle heyecanlanmış ve öylesine korkmuştum ki, şu an sahip olduğum cesaret kırıntılarını yerlerde arar olmuştum.

Gösterişli bir yürüyüşle kendimi ajansın cam kapılarından dışarı attığımda, üzerimdeki gözlerin son derece farkında olmak bana büyük bir haz veriyor ve kaybettiğim özgüvenimi yeniden toplamamı sağlıyordu.

Ben güzeldim.

Acaba bunu kaç kere tekrar etsem gerçek olurdu?

novaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin