M': Kendi Evimde Deplasmandayım/Yüzyüzeyken Konuşuruz
(Bölümde rahatsız edici veya tetikleyici unsurlar olabilir. Rahatsız olacakların okumamasını tavsiye ederim.)
Bazen, keşke diyorum; Hep keşke derim, keşkelerim asla tükenmez... Sürekli hata yaptığını düşünenlerden değilim, hatta aksine asıl hatanın ta kendisi olduğumu düşünüyorum. İnsanlar hiçbir zaman olduğum kişiyi sevmediler, hep bir kusur buldular ve dışladılar. Bende gözlemledim. Sevilen tüm herkesi gözlemledim ve tüm davranışlarını kopyaladım. Sonra da sevildim. Ama gerçekten sevilmedim hiçbir zaman. Çıkarlar için sevildim. Kimse hayatımı merak etmedi benim, onları ne kadarına alabileceğimi merak ettiler. İsteklerini geri çevirmedim. İşte çevirmediğim için buradayım zaten. Yalnızım, dışardan görünenin aksine öylesine yalnızım ki, ben bile kendimi önemsemeyi bırakıp sadece görünüşüme odaklanmışım. İnsanların bende görmek istediklerine odaklandım. Ve ne yazık ki, ben onu sevmiyorum.
''Sen iyi misin?''
Ezgi'nin sorusuyla birlikte hızla oturduğum yerde dikleştim ve ''Elbette.'' deyip konuyu kapattım. Böyle soruların samimiyetine inanmazdım. Her ne kadar söyleyen kişi en yakın arkadaşım olsa bile.
Kaşlarını kaldırdı ve ilgili bir tavırla bana doğru yaklaşıp, ''Öyle gözükmüyorsun ama. Yüzün solmuş gibi, yanakların çökmüş hatta... Kilo mu verdin sen?'' dedi. Cevap vermedim.
''Kuzum, neler oluyor?''
Derin bir nefes aldım ve ''Bir şey olduğu yok.'' deyip bakışlarımı kaçırdım. Yalan söylemekte iyi değildim. Hele tüm hayatını yalanlarla sürdüren birine söylemekte, hiç iyi değildim.
''Bana oynama Lina. Seni bilirim ben.'' Göstermek zorunda kaldığım kadarını biliyordu ama bunu dile getirmedim.
Bakışlarına tereddütlü bir ifade yerleşirken, ''İlaçlarını alıyor musun?'' diye sordu.
''Alıyorum tabii ki.''
''E bağımlı da değilsin?''
Güven verircesine gülümsedim. ''Merak etme, tek seferlikti o.''
Derin bir nefes aldı ve ''Senin için endişeleniyorum Lina. Sadece bir sıkıntın olduğunda kullanırsın.'' dedi, tepkimi ölçmek istercesine gözlerimin içine bakarak. Ne istediğini bildiğim için gülümsedim ve ''Canım çekti.'' dedim. Yalan söylediğimi anında anladı. Onun numarasıydı çünkü bu. Gözleri parlarken o da kocaman bir şekilde gülümsedi. Bu yaptığı hareketle birlikte gamzelerindeki izler daha belirginleşirken, yutkundum. Kimse iyi değildi. Kimsenin hayatı mükemmel değildi. Hal böyleyken burada tüm gün depresif kızı oynamak saçmaydı. Kendime gelmeliydim. Depresif kızlar sevilmezdi.
Oturduğum tozlu parkeden kalktım ve ellerimi pantolonuma sürtüp üstünkörü temizledikten sonra çantamdan cüzdanımı çıkarıp ona uzattım.
''Al bak.''
Ne göstereceğimi fark ettiğinde yüzü düştü ve oyalanmadan cüzdanı açtı. İçi bomboştu. Birkaç ödenmemiş fatura dışında. Gördü. Durumu fark etti. Gözlerinden anladım. ''Ne yapacağız?'' Cevabı biliyordu. Ama biliyordum ki, benden duymak istiyordu.
''Her zaman yaptığımızı.'' Acıyla gülümsedi. Bu sefer karşılık vermedim.
Ellerini başına koydu ve gülmeye başlayarak, ''Annemin de parası bitmiş. Sana yüklenmek istemediğim için söylemedim.'' dedi.
Kalkması için elimi uzattım. ''Benimde kirayı ödemem gerekiyor. Ek masrafları sorma bile.''
''Bana birkaç gün ver. Bulurum bir yolunu.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nova
Teen FictionAynadaki yansımama acı dolu bir gülümsemeyle baktıktan sonra hızla silkinip lavabodan çıktım. Çıktığım gibi de başım ve duruşum dik bir şekilde uzun ve gösterişli koridorda yürümeye başladım. Kabul edilmediğim bu ajanstan öyle bir yürüyüşle ayrılıyo...