cardigan/ Taylor Swift
Bazen hata yaparız. Hem de öyle çok yaparız ki, hatalar denizinin içinde boğulduğumuzu düşünürüz. Ben ise o denizin ta kendisiyim. Her parçam sahte ve umutsuzca denizde kendine bir yer edinmeye çalışıyor. Oysa dalgalarım onlardan güçlü, hepsini yer yutar. Bilmiyorlar. Öğrenmediler. Henüz. Açıkçası insanlar hiçbir zaman olduğum kişiyi sevmediler. Hatta sevmeyi bırakın, hep dışladılar beni, hatalarımı en sert şekilde görmezden geldiler. Hepsi kabulümdü. Hepsine razıydım. En kötüsüne kadar... Görmezden gelinmek, hem de herkes tarafından. Bunu gerçekten yaşayanlar bilir; O duygu anlatılmaz, anlatılamaz. Çünkü o duygu yaşanmamalı, bilinmemeli. İşte bu yüzden, şu an olduğum kızı yarattım. Sevildiğini gördüğüm herkesin davranışlarını, zevklerini, duruşunu, görünüşünü kopyaladım ve onlardan biri olmak için elimden geleni yaptım. Sadece sevilmek istedim ben. Oysa bunları yaptığımda da insanların benden istediği başka oldu. Ben onların anlamasını istedim. Onlarsa sadece görmek istediler. Onları hayatımın ne kadarına alabileceğimi görmek... İstediklerini verdim.
''Sen iyi misin?''
Ezgi'nin sorusuyla birlikte hızla oturduğum yerde dikleştim ve ''Elbette.'' deyip konuyu kapattım. Böyle soruların samimiyetine inanmazdım. Her ne kadar söyleyen kişi en yakın arkadaşım olsa bile.
Yaklaşık bir saat önce geldiğimiz bir mekanda kahve içiyorduk. O konuşuyordu ben başımı sallıyordum. Bir sorun olduğunu çoktan fark etmişti ama sormaya yanaşması şimdiye sürmüştü.
Kaşlarını kaldırdı ve ilgili bir tavırla bana doğru yaklaşıp, ''Öyle gözükmüyorsun ama. Yüzün beyazlamış, kilo vermişsin ve çok dalgınsın.'' dedi. Cevap vermedim.
''Neler oluyor?''
Derin bir nefes aldım ve ''Bir şey olduğu yok.'' deyip bakışlarımı kaçırdım. Yalan söylemekte iyi değildim. Hele tüm hayatını yalanlarla sürdüren birine söylemekte hiç iyi değildim.
''Bana oynama Nova. Seni bilirim ben.'' Göstermek zorunda kaldığım kadarını biliyordu ama bunu dile getirmedim.
Bakışlarına tereddütlü bir ifade yerleşirken, ''İlaçlarını alıyor musun?'' diye soru.
''Alıyorum tabii ki.''
Saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. Ve tam bir şey demek üzereyken gelen telefonla ikimizin de bakışları donuverdi.
Annem.
3 yıl sonra... Neden?
Düşüncelerin kafamı karıştırmasına cevap vermeden hızlıca telefonu cevapladım.
''Alo?''
''Lina!'' Sesi paniklemiş bir şekilde geliyordu. Merak etmesem de sordum.''N'oldu?''
''Bana acil para yollayabilir misin?'' Sinirle dişlerimi sıktım. ''Neden? Sana daha geçen ay yolladım zaten.''
''Kızım, acil daha fazla lazım. Burada bir tık sorunlar var. Çok önemli.'' Kendime hakim olmaya çalışarak derin bir nefes aldım.
''Anne bak-'' Sözümü kesti.
''Zaten yakında geleceğim. Kapatmam lazım.'' Ve telefonu suratıma kapattı.
Bakışlarımı Ezgi'ye sabitledim. Öne doğru eğilerek sordu. ''Ne diyor?''
Etrafa hızlıca bir göz gezdirdikten sonra cevapladım. ''Para istiyor.''
''Siktirsin. Daha yeni göndermedik mi abicim?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nova
Teen FictionAynadaki yansımama acı dolu bir gülümsemeyle baktıktan sonra hızla silkinip lavabodan çıktım. Çıktığım gibi de başım ve duruşum dik bir şekilde uzun ve gösterişli koridorda yürümeye başladım. Kabul edilmediğim bu ajanstan öyle bir yürüyüşle ayrılıyo...