11

1K 70 1
                                    

Siktir! Çok özlü iksir mi?

Bu kişinin Sirius Black olmadığını hissetmişken, bunu nasıl düşünmediğimi sorguluyordum.

"Kim olduğunu nasıl anlayacağız?" Regulus biraz düşündü. Aklına bir şey geldiğinde, bana söyleyip söylememek arasında kaldığı belliydi.

"Toplantı, iki gün sonra Freya." Draco'nun yol katedebilmiş olması beni mutlu etmişti. "Toplantıya katılacağız, ancak belli etme ve konuşulanları dinlemeye devam et. Çok dikkatli ol." kafasını salladığında onunla ortak olabiliyor olmamız oldukça şaşırtıcıydı.

Aklım Sirius Black'teydi. Regulus'un bana çekinerek anlattığı plan daha sonra kendisine çok saçma gelse de, bana oldukça mantıklı gelmişti.

Draco'nun yanından ayrılıp Ravenclaw ile ortak dersimize girmek için dersliğe gittim. Ders o kadar sıkıcıydı ki, daha doğrusu benim aklım o kadar doluydu ki.

Ders bitişine kadar, sessizliğimi koruyup, gözlerimi profesörden ayırmadım ki dinlediğimi düşünmesini sağlamak amacıyla.

Siyahlara büründüğümde hazırdım. Lily, bu ajanlık hallerime gülse de, hiçbir şeyden haberi yoktu. Dolunay gecesi tamamen şanstı. Remus Lupin, James Potter ve Peter  Pettigrew ortalıklarda yoktu ve bunun sebebini kendi dönemimde öğrenmiştim zaten.

Sirius Black, ortak salonda oturuyordu. Tek başına, etrafında kimse olmadan. Yanına gidip oturduğumda gözlerini deviren o kişiye baktım. Maskesinin altında kim olduğunu bilmiyordum ancak öğrenmek pek de zor olmayacaktı.

"Haklısın, senden özür dilerim. Barış hediyesi olarak sana kendi ellerimle bu güzel kekleri hazırladım." kaşları çatılmıştı. Bu kadar barış yanlısı olduğumu düşünmeyen bu kişi, sorguluyordu şu dakika.

Pembe kremalı keklerden birisini ağzıma attığımda, o da mavi kremalılardan birisini atmıştı ağzına. Tadını beğenmiş olacak ki bir tane daha almıştı.

"Seninle barıştığım anlamına gelmiyor bu, yalnızca fazla yemek yiyememiştim." gülerek kafamı salladığımda onun yüzünde bir değişiklik olmadığını fark etmiştim. Gözlerine çöken uykuyla beraber yüzümde oluşan sinsi gülümseme ile kekleri ateşe atmıştım.

Ortada delil bırakmamak lazımdı.

"Wingardium Leviosa" sakin ama hızlıca kapıya kadar getirdiğim Sirius Black görünümlü bu kişiyi buradan çıkartmak bi' hayli zor olacaktı. Kapıda bekleyen Regulus'u gördüğümde gelen rahatlama ile kendime gelmiştim.

İhtiyaç odasının içinde, Sirius Black görünümlü kişinin uyanmasını bekliyorduk.

"Sağa sola gitme artık Freya, başım döndü. Biraz sakin ol." endişelenmesi gereken Regulus iken, benim de bu kadar gerilmiş olmam normal değildi.

"Seni ucube! Beni nasıl kandırırsın." Uyandığını belli eden adama baktığımda, samimi olmayan bir gülümseme yollamakla yetindim.

"Ya şimdi konuşursun, ya da dönüşene kadar seni burada tutarız." bize alaycı gözlerle baktığında konuşmayacağını anlamıştık.

Dakikalar dakikaları kovalarken hiçkimseden ses çıkmıyordu. Sirius Black'in yerine geçen adamı sert zincirlerle bağladığımız sandalyenin karşısındaki koltukta oturuyor dönüşümün gerçekleşmesini bekliyorduk.

Üzerime çöken uykuyu geçirmeye çalışırken kendimi uykunun huzurlu kollarına bırakmıştım.

"Freya" kulağıma fısıldayan Regulus'a baktığımda kafamı yaslamış olduğum omzundan kendimi hızla çektim. Karşımızda, sandalyede hiç tanımadığım biri oturuyordu.

"Tanıyor musun?" dediğim şeyle Regulus kafasını sağa sola olumsuz bir şekilde salladı.

"Tabi ya! Veritaserum." Regulus'un söylediği şeyle gülümsedim.

"Şanslıyız, bavulumda bir tane olması gerekiyordu." Regulus'un bu söylediğine ellerimi çırptım.

Bu kişinin kim olduğunu, öğrenecektik.

Kayıp Parça || ÇapulcularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin