20

1.1K 96 20
                                    

Sona doğru geliyoruz yavaş yavaş. Hikayenin seyri nasıl ilerler inanın ben de bilmiyorum.

"Geliyorlar." Profesörler, güçlü bir kalkan oluşturmaya çalışıyordu. Onlara katıldığımda, Hogwarts'ın tamamı kalkanla çevrilmişti.

Yapılan saldırılara da çok fazla dayanabileceğimizi sanmıyordum.

"Freya, kişisel kalkanını genişlet." yanıma gelen Sirius'un dediğinden hiçbir şey anlamamıştım.

"Nasıl yapacağımı bilmiyorum!" kişisel kalkan dediği şeyin, lanetlerin üzerimde işlememesiydi. Voldemort'un karşısında üç affedilmez lanetten birisinden kurtulmuştum.

"Senin yerine ben geçeceğim, kolyenle iletişime geç!"

Annem, bana yardımcı olabilir miydi?

Boş koridorlardan birinde kolyemi avuç içlerime aldığımda gözlerim kaydı.

"Kızım! Seni izliyorum, yapman gereken şey çok basit. Kalkanını genişletmek yalnızca içten yapabileceğin bir şey! İçindeki mutlak gücün büyüdüğünü hisset. Paylaş güzel kızım, başaracaksın. O öldüğündeyse beni bulacaksın!"

Dışarıdan gelen seslerle, kalkanın dayanamadığını anlamıştım. Koşarak çıktığım bahçede büyük bir orduyla karşımızdaydılar.

Ordumuzun başına geçtiğimde yüzünde alaycı bir ifade vardı.

"Beni yenebileceğini mi sanıyorsun seni küçük aptal?" onunla dalga geçecektim.

"Annem beni senden saklamak için oldukça zeki davranışlar sergilemiş. Bu durumda, aptallık genlerimi senden almışım babacığım."

Yüzünde çözümleyemediğim bir ifade vardı.

"Senden korktuğumu mu sanıyorsun? Sevgisizlikle büyümüşsün, seninle benzer kaderlerimiz olduğu için senden daha güçlü olma olasılığımdan korkuyorsun öyle değil mi?"

Ona doğru adımlar attım, aramızda oldukça mesafe vardı.

"Ben senin gibi olmayacağım!"

Karşıda duran Narcissa'ya baktım. Bana gülümseyerek bakıyordu. Onların yanından kurtulup bana doğru ilerlediğinde, Bellatrix'in gözleri büyümüştü.

"Karanlığın içinde aydınlık bir kalp bulabildim." Bu laflarım Regulus Black'eydi.

"Seni öldüreceğim baba, kusura bakmazsın değil mi?" Onunla alay ettiğimi anlamıştı. Çoğu kişi onun adını bile ağzına alamazken, karşısında duramazken henüz 17 yaşındaki bir genç kızın yaptıkları onu şaşırtmıştı.

"Seni öldüreceğim!" Asasını çıkarıp hamle yaptığında, savaşın an itibari ile başladığını hissetmiştim.

Ondan kaçıyordum, kalenin içerisinde yalnızca koşuyordum.

Yapabileceğim büyüler, onu engellemeye yetmeyecek türdendi.

Bir büyü vardı ve bunun sahibi şu an savaştaydı. Ancak onu, bu haldeyken yazmamıştı.

"Benden kaçabileceğini mi sandın aptal kız?" Arkamda duyduğum sesle kaskatı kesilmiştim. Yalan söylemeyeceğim, sahiden korkuyorum. Şu an bu durumdan nasıl kaçacağım cidden bilmiyorum.

"Expelliarmus" ani hareketimi beklemiyor olacak ki elinden kaçan asasıyla dehşetle baktı. Asası eline tekrar geldiğinde gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı.

Siktir!

Asasını bana doğrultmuştu. Ölümle burun burunaydım, bunu en içten hissediyordum.

"Seni öldüreceğim." söylediği şeyle güldüm. Bunu zaten biliyordum.

"Neden?" dediğim şey anlamsız gelmişti.

"Neden normal bir büyücü olamıyorsun? Nereden geliyor bu güç aşkı? Aile deme sakın, benim ailemin hikayesi seninkinin aynısı." Asasını indirmemişti ancak hamle de yapmıyordu.

"Ben senden de daha zor durumdaydım! Ailem öldü sandım, yıllarca. Herkes bana aciz gözlerle baktı." gözlerim doluyordu, ancak bu bir oyundu.

Ben güzel oynardım.

"Avada Kadavra!"

Kayıp Parça || ÇapulcularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin