13

962 62 0
                                    

"Hayır, değilim." Sirius, üzgünce bana bakıyordu. Değildim, olamazdım.

"Buradan kurtulacağız." Odaklanmaya çalışıyordum. Başaracaktım, cisimlenecektim.

"Alın kızı." Severus ve yanındaki iri yarı adamlar, beni kollarımdan tuttukları gibi zindandan çıkardılar. Çırpınıyordum kurtulmak için.

Beni yukarıya, Voldemort'un yanına çıkardıklarında yüzümde alaycı bir gülümseme oluşmuştu. O anlam veremese de, onunla dalga geçiyordum.

"Noldu? Küçücük bir kızdan mı korkuyorsun? Seni bitireceğim, duydun mu beni!" Masada oturmuş herkes sessizliğini koruyordu. Regulus Black'e baktım. Sesini çıkarmıyor, beni bulunduğum durumdan kurtarmak için hiçbir adım atmıyordu. O da biliyordu, her şeyin farkındaydı.

"Bana bak aptal çocuk, sen beni bitirecek kadar güçlü değilsin, olamayacaksın da." Kahkaha atmıştım.

"Seni öyle bir bitireceğim ki, sen bile böyle bittiğine inanamayacaksın. Bunun için gerekirse ölürüm."

Kafasını sağa sola salladı. Aptal olduğumu düşünüyordu.

"Sevdiklerimi öldürmene, onları benden almana izin vermeyeceğim duydun mu beni!"

"Sevgi mi? Aptalca." küçümsüyordu beni. Yapabileceklerimin ne olduğunu bilmiyordu. Ben de bilmiyordum. Ancak onu yenebilirdim.

Asasını çıkardığında, ölüme bu kadar yaklaştığımı hissetmedim.

"Cruciatus"

Üzerimde hiçbir acı hissetmediğimde, sımsıkı kapattığım gözlerimi açtım.

Voldemort ne olduğunu anlamamıştı bile. Ondan farklı değildim, ben de neyin ne olduğunu bilmiyordum.

Anlamasam da yüzümde bir gülümseme oluşmuştu. Ya o büyü yapamıyordu, ya da ben efsanelerdeki kalkanlardan biriydim.

"Bu nasıl olur Lordum?" Bellatrix merakına yenik düşmüştü. Aldığım güçle, zihnimi berraklaştırıp odaklandığımda kendimi bir anda zindanda buldum.

"Cisimlendim!" Sirius ve Draco, umut dolu gözlerle bakıyorlardı yüzüme. İkisinin de elini tutup odaklandım. Ancak aşağı hızla inen ayak sesleriyle korkmuştum, gerilmiş ve hatta oldukça heyecanlanmıştım.

Kalbim hızla çarparken, odaklanmaya çalışıyordum.

"Yapabilirsin Freya, sen sandığından çok daha fazlasısın." Draco'nun güvende hissettiren sözleriyle, kendime gelmiştim.

Üçümüz de kendimizi, Hogwart's girişinde bulduğumuzda güvende olmanın verdiği rahatlık ile gülümsemiştim. Ancak planımız daha da zorlaşmıştı.

Sirius, bitkindi. Onu hızlıca okula taşıdığımızda etrafta kimsenin olmamasının verdiği rahatlıkla içeriye götürmüştük.

Revirden içeriye girdiğimizde, hemşire bize hızla yaklaşmıştı. Sirius'u yavaşça bıraktığımız yatakta endişeyle onu izliyorduk.

Draco, beni yavaşça sandalyeye oturtturduğunda yanımdakine de kendisi oturmuştu.

"Ne oldu ona?!" hemşirenin gergin sesi, beni de panikletmişti. Bilmiyoruz anlamında kafa sallarken hemşire hızlıca bir şeyler yapıyordu.

"Dumbledore'a her şeyi anlatmamız lazım Draco. Sen Sirius'un yanından ayrılma, ben Dumbledore'u alıp geleceğim."

Kafasını salladığında, revirden çıkıp karanlık koridorlarda yolumu bulmaya çalışıyordum. Asamı o evde bırakmış olmamın verdiği korkuyla gözlerim açılmıştı.

Siktir ya!

Dumbledore'un ofisine ancak ulaşabilmiştim. Şifreyi söyleyerek içeriye daldığımda, Dumbledore biraz gerilmişti.

"Konuşmamız gerek profesör."

Eliyle koltuğu gösterdiğinde kafamı olumsuzca salladım. Oturmak yerine direkt ayakta konuşup hızlıca Sirius'un yanına gitmek istiyordum.

"Voldemort'un adamları, Hogwarts'a kadar sızmışlar. Çok özlü iksir ile Sirius Black'in yerine geçmişlerdi ve biz Draco ile gerçek Sirius Black'i kurtardık ama, ama o yaralı. Profesör revire gelir misiniz?" gergin olduğum için kuramadığım cümlelerle bir şeyler anlatmıştım. Dumbledore benimle beraber revire doğru ilerliyordu.

Yatakta yatan Sirius ve yanındaki Draco'yu gören Dumbledore biraz gerilmişti.

"Onu nasıl kurtardınız Freya?" Dumbledore'un sorusuyla çok gerilmiştim. Cisimlendiğimizi söylemek zorundaydım. Ancak ehliyetim olmadan cisimlendiğim için ceza almam çok olasıydı.

"Voldemort'un Malikanesindeydi, zindanda. Gizlice oraya girdik ve onu kaçırdık bu kadar."

Açık olmam gerekiyordu, bir şeyler sakladığımı anlamıştı ancak bunu biraz da olsa erteliyordu.

Sirius, revirden çıktığında sabah olmak üzereydi. Onu yavaş adımlarla Gryffindor Ortak Salonu'na kadar getirebilmiştim. Erkekler yatakhanesine giremeyeceğimden dolayı, onu koltuğa yatırıp üzerine de battaniye örtüp her zaman oturduğum koltuğa bırakmıştım kendimi.

Çok gerilmiştim ve de çok yorgundum. Bu işin altından nasıl kalkacaktım, bilmiyordum.

Kayıp Parça || ÇapulcularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin