2

1.4K 92 3
                                    

Büyük Salonda herkes yerleşmişti yerlerine. Yabancı gelen bu ortam, beni germişti.

Dumbledore hafifçe bardağına vurarak sessizliği sağladı.

"Normalde bildiğiniz üzere, dönem ortası öğrencisi kabul etmiyorduk ancak istisna olan iki öğrencimiz olacak ve bina seçimleri şimdi yapılacak."

"Draco Clark" McGonagall Malfoy'u çağırdığında adı ve soyadı uyuşmayan ilk insan olduğunu fark ettim daha güzeli yok muydu cidden? Şapka daha Malfoy'un başına yerleşmeden söylemişti binasını. Seçmen şapka, her dönem aynıydı.

"Freya Brave" Başıma koyulan şapkayla binamı biliyor da olsam ufak bir heyecan sarmıştı içimi.

"Zekisin, zekanın insanları etkilediğini biliyorum. Adalet duygunun da en üst seviyelerde olduğunu, haksızlığa gelemediğini de anlıyorum. Eğlence adına yaptığın kurnazlıkları sen benden daha iyi bilirsin. Ancak sendeki bir özellik diğer her şeyi silip atabilecek güçte. Hmm o zaman Gryffindor!" Şapka, kendi dönemimde de hemen hemen aynı şeyleri söylemişti. Deja vu yaşamıştım ve bu durum iyice garipti.

Gryffindor masasına ilerledim ve boş gördüğüm yere oturdum. Tek tük bakışlar hissediyordum üzerimde. Karşımda bana gülümseyerek bakan bu tanıdık simayı fark edene kadar.

Vay canına, Tanrı aşkına Harry! Dedikleri kadar varmış cidden. Gözlerini annenden almışsın...

Bana elini uzattığında gülümseyerek sıktım elini. Merlin, kanlı canlı karşımdaydı. Hayranlıkla baktığım yüzüyle Lily Potter, bu dönemin Lily Evans'ı karşımda sevecen bir tavırla oturuyordu.

"Seni gezdirebilirim istersen, Freya'ydı değil mi?" Kafamı salladım ve gülümsedim. Bu anları Harry'e anlatmak için sabırsızlanıyordum.

"Burası da Gryffindor Ortak Salonu. Aslına bakarsan Freya, normalde dönem ortası öğrencisi almayan Dumbledore'u nasıl ikna ettiğinizi merak ediyorum. Çok özel bir sebep değilse anlatır mısın?" Lily'nin sorusuyla söyleyecek yalan arıyordum.

"Ebeveynlerimiz, yani ben ve Draco'nun aileleri Dumbledore'un eski arkadaşları."

Anlayışla salladı kafasını.

"Çiçeğim! Bak sana zambaklardan bir demet yaptım. Sen çok seversin!" çocuksu heyecanıyla karşımda Harry'i görmeyi beklemiyordum.

"Sana kaç defa söylemem gerektiğini bilmiyorum ancak, seninle ilgilenmiyorum Potter." sakince söylediği laflardan sonra, bu genç büyücünün Harry değil James olduğunu ancak idrak edebilmiştim.

"Bu da kimdi?" bildiğim soruları soruyordum. "James Potter, okulda adını sıkça duyacaksın." kafamı salladım. Bir köşeye ilerlediğinde onun peşinden ilerleyip şöminenin yanına kurulduk. James Potter ve onun arkadaşlarının samimi kahkahalarına şahitlik ediyordum. Merlin aşkına! Daha önceden birisi gelip böyle bir şey söyleseydi 'git işine' der güler geçerdim.

"James'in yanındakiler kim?" Sorumla birlikte Lily, gözlerini şömineden ayırıp o tarafa doğru çevirdi.

"Onlar Çapulcular, Potter'ın sağında kalan elindeki kitapla beraber gülen Remus Lupin. O gruptaki en mantıklı ve de en çok sevdiğim daha doğrusu en iyi anlaştığım kişi olabilir. Remus'un sağında oturan kişiyse, Peter Pettigrew. Açıkçası pek bir muhabbetim yok ancak, o da diğerleri gibi sürekli ceza aldığından ismini duyman çok mümkün. James'in solunda kalan uzun saçlı çocuk ise Sirius Black. Onun da adını her yerde her şekilde duyman mümkün. Okulumuzdaki genç cadılarımızın ağzından düşmeyen isim." Tanrı aşkına... Vay be.

"Onlarla çok takılmamalısın. Onlar yüzünden sen de ceza alabilirsin."

"Her neyse ben kütüphaneye gidiyorum Freya, gelmek ister misin?" Kafamı olumsuzca salladım. Sıcaklığın vermiş olduğu mayışmadan kurtulmak istemedim. Olduğum yere sanki dahası mümkünmüş gibi sindim. Etraftaki sesler, hiç umrumda olmadı ve kendimi bıraktım.

Gözlerimi açtığım vakit bana bakıp kahkaha atan insanlarla karşılaştım. Şaşırtıcıydı, burada uyuyakalmak bu denli komik olan bir olay mıydı? Anlayamamıştım.

Merdivenlerden inen ve muhtemelen seslere uyanmış Lily'e baktığımda yüzünde endişeli bir ifade vardı. Sinirle gözlerini 'Çapulcular' olarak adlandırdığı kişilere çevirdi.

"Merlin aşkına Potter! Kimseye bulaşmadan duramıyor musunuz siz!" James Potter gülmekten hiçbir şey söyleyemiyordu.

"Hoşgeldin hediyesi bu Evans! Hadi ama, sadece eğleniyoruz." Sirius Black'in gülerken söylediği cümleyle az çok bir şeyler oluşmuştu kafamda. Gözlerimi devirerek cebimdeki cep aynasını açıp kendime baktım. Yüzüme çizilmiş figürlere şaşkınlıkla bakıyordum. Sinirleniyordum, ancak bir şey yapmam doğru olur muydu? Olacaktı. Ben yapacağım şeyi çok iyi biliyordum.

Lily'nin çıktığı odaya girdiğimde Lily de arkamdan gelmişti. "Bahsettiğim şey buydu Freya. Ama sıkma canını, ben Potter ile konuşup bir daha sana böyle bir şey yapmamasını sağlarım." Kafamı olumsuz bir şekilde sağa sola salladım.

"Hayır, komikti. Olay çıkaran bir insan değilim. Sorun yok." Lily dediğime şaşırsa da kafasını peki anlamında salladı. Uyuyakalmışken üzerimde kırışmış okul formalarına büyü yapıp ütülü hallerine geri getirmiştim. Yüzümdeki çizimleri de sildiğimde aşağı inmek için hazırdım.

Siz görürsünüz Çapulcular :)

Not: Arkadaşlar, o dönemle alakalı hatalarım olabilir lütfen gelişigüzel okuyup yaptığım hatalara, bilgi yanlışlarına takılmayın

Kayıp Parça || ÇapulcularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin