16

920 65 1
                                    

Sessizliğin hakim olduğu boş koridorda davetsiz bir misafirimiz vardı.

Onun olduğunu bildiğim yere doğru ilerlemiştim. Hareket etmiyordu, hiçbir şey söylemiyordu.

Regulus Black, bizi rahat bırakmıyordu.

Bu sabah daha iyi olan Sirius'u da alıp derslere girmiştik. Dersler bittikten sonra dinlenmeye devam ediyordu. Başında bugün, Remus bekleyecekti. Sirius onu sinir ediyor ve durumdan faydalanıp çikolatalarını sömürüyordu. Çok tatlıydılar.

Bugün de üzerime üzüntü hakimdi. Hiçbir şey başaramıyordum. Öğrendiklerim belki de beni altüst etmişti.

Kütüphanede, boş bölümlerden birinde sessizce okuduğum kitabıma odaklanmıştım ki yanımdaki sandalye çekilene kadar.

Yanıma oturan Narcissa Black ile gülümsedim. İyi tarafı seçmiş olmasını umuyordum.

"Seninleyim."

Rahatlamıştım, en azından bir şeyi başarabilmiştim. "En yakın toplantı ne zaman?" Sorduğum sorunun cevabını hatırlamaya çalışıyor gibiydi.

"Yarın akşam."

Bu toplantıların bu kadar sık olduğunu bilmiyordum. Sessizlik tılsımı yaptığımda etrafa Narcissa ne konuşacağımızı merak ediyor gibiydi.

"Toplantıya senin yerine katılacağım. Sen olarak, çok özlü iksir ile." Narcissa planımı beğenmiş olmalıydı ki gülümsedi.

(Çok özlü iksirin demlenme süresinin Bir ay olduğunu biliyorum ancak, bu hikayede bunu bu şekilde kullanmayacağım.)

Narcissa'nın anlattıklarıyla onun gibi davranıyordum. Çok konuşmuyor, belli etmiyordum. Galiba, iyi bir oyuncuydum.

Voldemort'un Malikanesi'ne girdiğimizde, burada yaşadığım en son olayların pek de iç açıcı olmadığını hatırlamıştım.

Masada herkes kendi yerinde oturduğu vakit geçenki gelişimde, Narcissa Black'in oturduğu yere oturdum. Her şey planlıydı, güzel olacaktı.

"Onu getirin." Kimden bahsettiklerini anlamamıştım. İçeriye getirdikleri kadına çevirmiştim bakışlarımı.

Voldemort'un eline dokunduğunda ruhunun bedeninden ayrıldığını hissetmiştim. Bu bir kahindi!

"Çok uzak zamanlardan gelmiş o kahraman, tüm dengeleri bozacak. Karanlığın içerisinden aydınlık kalpler bulacak. Herkesin sandığından çok daha güçlü olan bu kahramana yardımcı olacak birini görüyorum. Onun sayesinde, cesaret bulacak. Çok büyük bir savaş olacak. Karanlık Lord ya da bu kahraman ölecek. Lord'un kızı, sandığınızdan daha cesur ve en az Lord kadar güçlü. Ancak onun da içinde, karanlık bir yan var."

Siktir.

Voldemort'un yüzünde endişeye dair bir iz belirmişti.

"O kız ölmeli. Yandaşlarımızı toplayın, bana ihanet edecek kişiyi hissettiğim an, hem onu hem de ailesinin üzerinde lanetler uygulayacağım."

Korkmuştu. Onu bitirmemden korkmuştu!

Toplantının bittiğini anlamıştım herkes yavaş yavaş ayaklandığı vakit.

"Profesör, çok yakın bir zamanda büyük bir savaş olacak. Hazırlıklı olmalısınız, tüm profesörler hazırlıklı olmalı."

Kafasını sallamıştı.

"Freya, bazı gerçekleri öğrendiğine eminim. Öğrenmediysen de, benden öğrenmeni dilerim."

Korktuğum o konuşma gerçekleşecekti belli ki. Onun kızı olduğumu söyleyecekti, inanmak istemediğim her şeyi yalanlardım ben. Çok güzel kaçardım gerçeklerden.

"Sana anlatmayacağım, sana göstereceğim."

Dediğini anlamamıştım tabi ki. Ofisin bir yerine ilerlediğinde, onun arkasından ben de ilerlemiştim.

Düşünseli, tabi ya.

İçerisine serptiği anıyla beraber ben de hazırlıyordum kendimi.

"Seni öldüreceğim." Voldemort'un gençliği, yani Tom Riddle bir kadına bağırıyordu. Pek de şaşırılası değildi bu gördüğüm şey.

"Seni çok seviyorum Tom. Lütfen, bana bir şans ver." Tom Riddle, küçümseyici bakışlarını göndermişti ağlayan kadına.

"Sevgi aptallıktır."

Klasik Tom Riddle işte. Kadının ağlaması şiddetlenmişti. Tom Riddle arkasını dönmüş ilerlerken onu durduracak kelimeler, kadının ağzından dökülmüştü.

"Bir kızımız olacak."

Kayıp Parça || ÇapulcularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin