19

827 65 11
                                    

freya'ya

Yanında olmayacağımı bilmeni istiyorum. beni bekleme, gelmeyeceğim. siz de bu işin peşini bırakın. Asla kazanamayacağın savaşlara girmezsin sanıyordum. şimdi Neden bu savaşa Israrla kendini hazırladığını anlayamıyorum. Nasıl kazanacağınıza Dair inancınız bu kadar fazla? sahiden Anlayamıyorum. onun ne kadar güçlü olduğunu Yani ne kadar büyük bir ordusunun olduğunu bilmiyor musun sanki? Israrcı olma. bu savaşı kaybedeceksiniz, Maalesef (!) mektubu dikkatli oku ki, iyice anlayasın.

~R.A.B

Anlamamıştım. O kadar saçma ve birbiriyle uyuşmayan cümlelerle doluydu ki.

"Ne demiş?" Sirius merakına yenik düşüp sormuştu. Omuz silktiğimdeyse bana gözlerini devirmişti.

Gecenin bilmediğim bir vaktiydi. Hava kararmış, dışarısı zifiri karanlıktı. Uyku yoktu bana, pek iyi anlaşamıyorduk belli ki.

Regulus'un gönderdiği mektubu okudum defalarca. Sanki yazan o değilmiş gibiydi. Yazım yanlışlarıyla dolu bu kağıt...

Hogwarts'a dönmüştük. Savaşa bu kadar yakın olmamız beni çok tedirgin ediyordu. Toplanmalıydık, birlik olmalıydık.

"Ordu kurmamız gerekiyor." Herkes bana, nasıl yapacağımızı sorar gözlerle bakıyordu.

"Güvendiğimiz insanları, bozulmaz yemin ettirerek bir araya getireceğiz." Açıklamamı yaptığımda, herkes aydınlanmıştı. Belki de çıkış yolu bu olabilirdi.

"Dersimiz var, dersten sonra burada tekrar toplanalım. O zaman daha açıklayıcı olacağım."

Kehanet dersi beni her daim oldukça geriyordu. Lily, bana destek vermek istermişçesine koluma girdiğinde ona gülümseyerek sınıfa girdim. Karşı sırada oturan, tatilde bana gönderdiği mektupla asla yanımda olmayacağını belirten Regulus Black ile göz göze geldim.

Gözlerimi başka tarafa çevirdim. İçeriye giren Kehanet Profesörü ile dikkatimi o tarafa çekmeye çalıştım.

Kehanet profesörünün dibimde bitmesiyle, gerilmiştim. Açık vermemek gerekiyordu.

"Ah yavrum, evladım. Senin kaderinde gördüğüm şey, savaş."

Bakışlarım sınıftakilere çevrildi. Sırasıyla Sirius'a, Draco'ya James'e, Remus'a, Peter'a, Narcissa'ya, Andromeda ve yanımdaki Lily'e çevirdim.

Elimi tuttuğunda aynı Voldemort'un yanındayken gözleri kayan kahin gibi Kehanet Profesörünün de ruhu çekilmişti adeta.

"Savaş çok yakın ancak kaderiniz aynı. Aynı aile ilişkileri... Sana baktığında kendini gördüğünden dolayıdır bu kadar gerilmesi. İleride, kendisine üstünlük sağlayabileceğin korkusundandır seni öldürme isteği... Kaderiniz aynı, ilk başta dediğim gibi."

Gerilmiştim, hatta korkmuştum. Etraftaki insanlar ne olduğunu anlayamamıştı. Olayı bilen, ölüm yiyenler ve benim arkadaşlarım dışında hiç kimse anlayamamıştı.

"Zümrüdüanka Yoldaşlığı."

Bu ismi beğenmiş olacaklar ki, yüzlerinde gülümseme oluşmuştu. Derin bir nefes alıp konuşmaya devam ettim.

"Güvendiğimiz kişiler bulup, onlara bozulmaz yemin ettireceğiz. Bunu ne kadar hızlı yaparsak o kadar iyi. Hemen başlamalıyız."

Herkes bir yana dağılırken, Gryffindor Ortak Salonu'nda gördüğüm sevgililer, bize yardım ederdi. Belki?

Alice ve Frank'a doğru yaklaştığımda bakışları bana doğru çevrilmişti. Tanrım, bu ikilinin çocuğu olacaktı.

"Merhaba, sizinle bir konu hakkında konuşmak istiyorum." Alice ve Frank bir şeyler döndüğünün bilincindeydi. Onlara önce bozulmaz yemin ettirdim ve anlatmaya başladım.

"Karanlık Lord, mutlak güç sahibi olmak için bir savaş başlatacak. Ordumuz, Zümrüdüanka Yoldaşlığı'nda bulunmanızı istiyorum. Tabi siz de isterseniz."

Alice ve Frank birbirlerine baktılar. Gülümsediklerinde, kabul ettiklerini anlayıp ben de gülümsedim.

Başaracaktık.

Kayıp Parça || ÇapulcularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin