9.Bölüm: SOĞUK SULARIN AKINTISI

78 25 14
                                    

Keyifli okumalar dilerim.

Sol alt köşedeki yıldıza basmayı unutmayalım *


Bölüm 9: Soğuk Suların Akıntısı

"Hayatında, hayal kurmak çok güzel. Düşlerinde yaşamak çok özel."


Ufak bir esinti. Sıcak bir ağırlık.

Neler oluyor?

Gözlerimi açtığımda bir süre tavanla bakıştık. O bana bakıyordu ben ona. Gözlerimi kırpıştırarak doğruldum. Üzerimde bir örtü vardı. Yattığım yerde göz gezdirdim. Oda farklıydı. Kaldığım oda da değildim. Ve neden buradayım? Hatırladığım da sinirle bir nefes verdim. En son kucağına yığılıp kalmıştım. Lanet olası pislik.

Örtüyü açarak ayağa kalktım. Ufak pencerenin yanına gittiğimde kapı birden hızla açıldı. Gökçe bir yatağa bir bana baktı. Yüz ifadesi değiştiğinde kollarımı birbirine doladım.

Şen şakrak bir şekilde şakıyarak yanıma geldi. "Günaydın!" Sesiyle burnumu kırıştırdım.

"Ne günaydını akşam olmuş!" İçimden feci şekilde saçına yapışmak geliyordu. Sen kim oluyorsun da beni o hissi olmayan, meymenetsizle yalnız bırakıyorsun. İşaret parmağımı saçıma dolayarak camdan dışarıya baktım. Burası evin dışına bakıyordu. Kapının önünde bir avlu vardı. Ufak bir çeşme ve kilim. Dudağımı ısırdım. Kaçıncı yüzyılda yaşıyorduk?

"Ehem, ehem. Acaba biraz kırgın mıyız?" Mahcup sesine karşılık ürkütücü bir biçimde sırıttım. Kırgın mı? Sen dur. Bende buradan bugün gitmezsem bana da Begüm demesinler.

"Yok ne kırgını? Sadece biraz canım sıkkın." Dudaklarını büzdü. Kollarını pencereye yaslayarak bana döndü. Bakışları yine eskisi gibi yumuşacık olmuştu.

"Neden bayıldığını biliyorum. İnan bana bir sebebi vardı." Kaşlarımı çatarak sözünü kestim.

"Ne sebebi Gökçe? Yükseklik korkum olup olmadığını mı kontrol ediyordunuz? Yoksa bir işkence yöntemi mi?" Sıkıntılı bir nefes verdi. Elini anlına yaslayıp bir süre bekledi.

Kim bilir ne yalanlar üretiyordu. Gözlerimi üzerine dikerek bakışlarımla kıstırdım. Hadi Gökçe artık benden sıkıldınız. Bırakın da gideyim. Sonuçta ben bir arkeoloğum. Ne olabilirdim ki? Sizlere bir ömür veremezdim.

"Değil. Baksana. Anlatamadığım şeyler var. Yapamayacağım şeyler var." Hışımla geriye doğru yürüdüm. Gerçekten sinirlenmeye başlıyordum. Ve benim sinirlenmem gerçekten kötü oluyordu.

"Tamam. Sus bakalım nereye kadar susacaksın." Gözlerini kırparak elini koluma koydu. Sıcak teniyle irkildim.

Dudakları dolgundu ve solgundu. Nasıl hem sıcak hem soğuk olabiliyorlardı anlayamıyordum. "Aşağı gelmek ister misin? Sıkıldığını düşünüyorum." Oda da oturup sakladıkları şeyin ne olduğunu söylemelerini beklemeyecektim.

Başımı salladım. Odadan çıktığımız da burası ikinci kattı. Şükür en azından odaya getirme nezaketini göstermişti. Aşağı indiğimizde hoş bir koku burnuma doldu. Bedenim rahatlarken sağa döndüm.

Daha önce de gördüğüm simgelere tekrardan baktığımda değişen bir şey vardı. O da ne anlamlara geldiklerini biliyordum. Elbette bunların mantıklı bir açıklama olduğunu düşünmüyorum. Henüz.

SU DAMLASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin