Gecenin örttüğü sırlar açığa çıkmayı bekliyorlardı. Bekledikleri şeyse meraklı küçük bir kız çocuğuydu.
Merak... İnsanı hata yapmaya meyilli hâle getiren duygulardan biri... Peki küçük bir kız bu duyguyla nasıl başa çıkabilir ki? Yenik düşeceği belli bir savaşa girmenin bir anlamı var mıdır?
Eğer tek başına olsaydı yenileceği kesindi. Ama yanlış zamanda yanlış yerde bulunan biri daha vardı...
Bazı iyilikler karşılıksızdır bu da onlardandı ve ikisinin de bilmediği şey bu iyilik başlarını derde sokacaktı...
-Karşılıksız-
"Sen beni ne zaman dinleyeceksin!? Benim meraklı kardeşim, başkalarının işlerine burnunu sokmamalısın. Sokarsan o koca burnunu sıkarlar."
Ablamın yarı kızgın yarı alayla söylediği sözler karşısında yalancı bir sinirle "Benim burnum koca değil bir kere!" dedim.
Bu kez gerçekten bana çok da uzak olmayacak bir kişinin işine burnumu sokmuştum alt tarafı kankamın tanıdığının bir tanıdığının işine yardımcı olmak istemiştim ama kendisi beni yanlış anlamış ve üstüne üstlük beni ablama şikayet etmişti.
Ablam benden yalnızca üç yaş büyüktü 20 yaşındaydı ve iki yıldır yetimhane dışında yaşıyordu bense reşit olana kadar oradan kurtulamayacağım gerçeğiyle cebelleşiyordum ablamsız üç sene dayanılmazdı. Neyse ki sadece bir sene kalmıştı.
Ablam kumral tenini ve simsiyah gözlerini babamızdan kahverengi saçını ve keskin yüz hatlarını annemizden almıştı. Bense yeşil gözlerimi ve kahverengi saçlarımı annemizden kumral tenimi ve fındık burnumu babamızdan almıştım. Aramızda üç yaş olmasına rağmen ablam annem gibi benimle ilgilenip başıma sardığım dertlerin üzerinden geliyordu.
"Rory!" "Efendim."
Ablam derin bir nefes aldı ve sakin olmaya çalışarak "Aklın nerede senin onlarca kere seslendim senin adın Rory değil mi!? Yemin ediyorum delirmeme ramak kaldı!"
Bu sefer gerçekten çok sinirlendirmiştim galiba. "Ablacığım." "Bana abla deme!" "Bella'mmm" "Bu şirinliklerin işe yaramayacak Rory tüm gün senin başın dertte mi diye endişelenmekten işimi doğru düzgün yapamadım senin yüzünden kovulursam seni yanıma almama izin vermezler."
Üzgün bir şekilde ablama baktım ve tıpkı küçükken yaptığım gibi sağ elimi burnuma götürdüm ve sıktım "Özür dilerim ablacığım bir daha başımı derde sokmayacağıma emin olabilirsin."
Sesim komik çıktığından ablam her seferinde o muhteşem gülüşünü sergilerdi. Tekrar güldü ve "Bunu son yüz defadır söylüyorsun Rory artık sekiz yaşında değilsin lütfen kendi derdinle uğraş sadece! Yalnızca bir sene dayan yanıma aldığımda istediğin kadar başını derde sokabilirsin seni o zaman daha kolay korurum."
Başımı onaylar anlamda salladım ablamsa gülümseyerek "Yarın görüşürüz ufaklık yetimhaneye girebileceğin son ana sadece 5 dakika kaldı. Geç kalırsan o cadı Bayan Humpfrey seni cezalandırır."
İkimiz de gülerek birbirimize baktık. Onu bırakıp o cezaevinden bozma yere gitmek istemiyordum. Ama her zaman istediğimiz şeyleri yapamayız ya.
Son dakika giriş yapmamın üzerine Bayan Humpfrey bana bakarak "Yine son dakika Aurora. Anabella seni tam vaktinde getiriyor her seferinde. Nasıl onun gibi aklı başında bir kızla aynı kandan biri senin kadar yaramaz olabilir anlayamıyorum her neyse marş marş doğruca odana git. Oyalanma! Gözüm üzerinde Aurora bunu sakın unutma."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUYUCU -Tılsım Kardeşliği Serisi 1-
FantastikBiri baş belası diğeri sorumluluk sahibi iki kız kardeşin savaşının hikayesi... Yalanlarla yürüyen bir dünyanın gerçeklikle sarsılmasının hikayesi... Bu gecenin gündüze ulaşmak için feda ettiği yıldızların hikayesi... *** Bilinmeyene gitmiş bir kadı...