Sirius Black
Ve her şey bitiyor. O, başladığı bir kitabı yarım bırakmaktan korkarken beni yarım bırakıyor.
Hogwarts duvarına yaslı sırtım.
Herkes tabutunun başında ona iyi dileklerinu sunuyor.
Herkes onu ne kadar sevdiğini söylüyor.
İronik, yaşarken ondan korkan insanlar kendileri için canını yok saydığını öğrendiklerinde onu sevmeye başlıyor.Aslında hikaye basitti. Bazı amaçlar uğruna yapılmış hatalar vardı ve bu hataların sonuçları. Benim hatam onu anlamak isterken hiç anlamamamdı, onun hatası ise beni yaşatmak için kendini öldürmesiydi... Bazen onu arıyordum Slytherin yatakhanesine giden yollarda, evimde, her yerde...
Ama yoktu.
Onu bir kere kaybetmiştim.
O gitti demeye dilim varmıyordu. Giden şeyler geri dönebilirdi ve ben kendimi umutlandırmaktan korkuyordum.O asla geri dönmezdi. Artık herkes korkuyordu. Kendi öz kızı bile öldürmüşken bize neler yapmaz diyorlardı. Herkes saklanmaya başlamıştı.
Belki de ona teşekkür etmeliydik. Onu sevdiğimizi söylemek için çok geçti ama ona teşekkür edebilirdik.
Onun sayesinde bakanlık önlem almıştı.
Belki de ölecek onlarca kişiyi aldıkları önemler kurtarmıştı.Gözüm tabutun tam yanında göz yaşı döken Dumbledore'a kaydı.
Sessizdi.
Adreanne onun neyiydi, neden onun için önemliydi bilmiyordum ama derinden hissediyordum şu an acı çektiğini.Yüzüm yoktu tabutuna gidecek. Onu koruyamamıştım. Ona sevmeyi öğretecekken onu kendime aşık etmiş sonra ölümünü izlemiştim.
Onunla anılarım vardı, öpüştüğümüz anlar, dans ettiğimiz anlar...
Artık onun bedeninin sıcaklığı yoktu.
Onun bedeninin sıcaklığı tamamen gitmişti.
Sarı saçlarının kokusu burnuma dolmayacaktı.
Dudaklarının sıcaklığını hissedemeyecektim.
Kollarımın arasında süzülmesini asla göremeyecektim...İnsanlar Hogwarts'ı tam gören bir tepeye ilerlemeye başladıklarında yanlarına gittim.
Onu unutmamak için büyük bir bina yapılmıştı.
O basit biri değildi.
Bize savaşın gerçeğini göstermişti.
Ve biz onu unutamazdık.
Yıllar geçsede herkes onu bilmeliydi.Bir kız düşünün. Sonra Evrendeki en karanlık büyücüyü ve ardından ona kan bağı olarak en yakın olan kişinin siz olduğunuzu hayal edin, sadece kısa bir an.
Size bir görev verdiğini, size hayatınızda bahçe sınırlarından çıkmadığınız evinizden ayrılıp bambaşka bir yere gideceğinizi söylediğini düşünün...
Sizi öldürmek istediğini, onun öz kızı olduğunuz halde sizi tehdit olarak görmesini.
Ve o kız, kendini arkadaşları için, ondan nefret eden bakanlık ve diğerleri için feda etmişti.
Oraya ölmek için gitmişti.
Bildiğimizi bile biliyordu.Eğer bir şeyden pişmanlık duyacak olsaydım sanırım ona söylediğim son sözün biliyor muydun? Olması olurdu.
Onu aptal yerine koyup, bilmediğini sanmam olurdu.Onun sevildiğini duyarak ölmesini dilerdim.
Ona tüm bu insanlar sana minnattar diyerek ölmesini dilerdim.
Ve en önemlisi onun bir hata olmadığını söylerdim.O ne olursa olsun kırık bir kızdı Ve kırıkları süslü bir cenaze törenini andırıyordu artık.
Tabutu kalabalık insanların tam üstünde uçuyordu. Herkes tepeye ilerliyor onu uğurluyorlardı.
Uzun bir süre ziyaretçin eksik olmayacak sarışın...Mezarına vardığımızda tüm anılarım gözümde canlanıyor. Yutkunarak sırtımı ağaca yaslıyorum bu kez.
Anılarımız gözümden film gibi geçiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tabu - S.B
FanfictionEvrendeki en karanlık büyücüyü, Sonra da ona kan bağı olarak en yakın olan kişinin siz olduğunuzu hayal edin, sadece kısa bir an. Ardından size bir görev verdiğini, size hayatınızda bahçe sınırlarından çıkmadığınız evinizden ayrılıp bambaşka bir yer...