Banyodan çıkmıştım. Yarın yeni okula başlayacakmışım. Birde özel! Bir insan tanımadığı birine neden iyilik yapar ki? Neden benim için para bayılıyorlardı? Bana acımalarına ihtiyacım yoktu. En yakın zamanda iş bulup bu evden gitmem gerekiyordu. Kimsenin bana acımasını istemiyordum.
"Tatlım?" Diyerek odaya girdi Aslı Abla. "Müsait misin?" Diyerek sordu tekrardan.
"Evet, müsaitim." Dediğimde saçlarımı taramaya çalışıyordum. Gülümseyerek yanıma yaklaştı ve elimdeki tarağı alıp arkama geçti. Yavaşça saçlarımı taramaya başladı.
"Ben tarayabilirim." Dedim aynadan ona bakarak. O ise gülümseyerek tarıyordu saçlarımı. Gözümden bir damla yaş döküldü. Ne ara gözüm dolmuştu? Ne ara dökülmüştü o gözyaşı?
"B-ben." Diyerek konuşmaya başladım. "Daha önce kimse saçlarımı taramamıştı." Diyerek konuştum. Bu onunla ilk konuşuşumdu.
"Bundan sonra hep ben tarayabilirim." Diyerek yanıma oturup bana sarıldı. "B-ben teşekkür ederim." Diyerek konuştum. Sesimin titrememesine özen göstermeye çalışmıştım fakat.. Olmamıştı.
"Biz yanında olmaya hazırız, yeterki sen izin ver." Diyerek alnıma bir öpücük kondurdu.
***
Dün gece uyumuştum. Gerçekten uyumuştum. Hemde iki saat! Bu benim için büyük bir gelişme olmalıydı. Bugün okula gidecektim. Yeni okula gidecektim. Aslı Ablanın koyduğu kıyafetleri üzerime geçirdiğimde beyaz bir lacoste ve siyah bir etek olduğunu anladım. Ben hiç etek giymezdim ki. Yada hiç beyaz renkli kıyafetim yoktu mesela. Beni renkli gösteren tek şey saçlarımdı."İki ay, dayan." Diyerek mırıldandım aynadaki yansımama. Dolan gözlerime karşı gelip banyoda rutin işlerimi yaptım. Odama kimsenin gelmesini beklemeden aşağı indim. Daha kimse uyanmamış gibiydi. Kahvaltı masası hazırlanıyordu. Yardım etmek için mutfağa girdiğimde bir şey hakkında konuştuklarını duydum.
"Suskun göründüğüne bakmayın bence tam bir şeytan." Dedi bir kız. "Susarak götürecek Aras'ı desene." Dedi birisi.
"Hem Aras'ı götürür hem de bunları iflas ettirir bu kız." Dediğinde diğeri beni görmüş olacakki susturdu yanındakini.
"Yanlış anladınız." Dediklerinde gözlerimi devirip mutfaktan çıktım. Bahçe kapısına doğru ilerlerken birisi önüme geçti. "Alaz Hanım yanlış anladınız, işimizden olmak istemiyoruz lütfen." Diyerek kolumu tuttuğunda kolumu ondan kurtardım.
"Umrumda bile değilsiniz." Diyerek yanlarından geçip bahçeye çıktım. Bahçede gördüğüm bir sallanan koltuğa oturdum. Daha önce hiç denememiştim.
Aslında umrumdaydı. Daha önce hiç böyle bir şeyle karşılaşmamıştım. Para kaçırmak veya biriyle sevgili olmak gibi. Kendi kendime yineledim; insanlar ve önyargıları. Ve yine söyledim kendime iki ay. İki ay sabret.
Ayaklarımı ileri geri yaparak koltuğu sallamaya başladım. Bu gerçekten harikaydı. Hızlı hızlı sallandığımda güneş birden yüzüme vuruyor ve bu güzel bir şeydi. İki dudağımıda kenara çektim. Güldüm. Güldüm. Güldüm.Daha hızlı sallandığım an kendimi bir an uçuyor sandım. Ve ani bir hızla popomun üzerine düştüğümde biraz olsun kıkırdadım. İlk defa gülüyordum ve buna şaşkındım. Ama bu gerçekten harika bir şeydi.
"Alaz!"
"Oha!"
"İlk yardım çantasını getir Deniz."Ve dibimde biten üç kişi. Adnan Bey, Aslı Abla ve Aras.
"İyiyim." Diyerek ayağa kalktım. "Dizin kanıyor." Dedi Aras. "Hastaneye götürmeliyiz." Dedi Adnan Bey. "İyiyim ben bir şey yok." Diyerek tebessüm ettiğinde hepsi gözlerini açmış bana bakıyordu. Neden bu kadar büyütmüşlerdi ki?
![](https://img.wattpad.com/cover/36480678-288-k813898.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜ
RandomDoğduğu an annesini ve babasını kaybeden bir kız. İçi, dışı karanlık olan bir kız. En son ne zaman güldüğünü bile hatırlamayan Alaz, 17 yaşında kimlerin yanında gülecek? ''Yaşadığınız acıyı yaşamayan anlamaz.''