on

61.9K 2.6K 294
                                    


Bölüm ciddi anlamda, argo konuşma içerir ve bölümün başları yetişkin içeriklidir‼️Lütfen rahatsız olacaklar bölümün son paragraflarını okusun..

Kimler hala burada? Uyumayan kuşlarım sizlere keyifli okumalar 💫
Uyuyanlara da tatlı rüyalar💤

Gülümsemesini hiç bozmadan gidip masasına oturdu. Eline kalem alıp bir şeyler karalamaya başladığında montumu ve çantamı bırakıp banyoya girdim. Bana da yaranılmazdı varya. Bir haftadır benden kaçıyor diye dert yanan ben değilmişim gibi şimdi beni istiyor diye söve söve yıkanıyordum.

Altıma bir şey giymeyecekmişmişim.

Kendi daha altındakini çıkaramıyordu, sıra bana gelince, sütyen olmasın Alev, külot olmasın Alev, çıbıl çıbıl gel yat koynuma Alev!

Saçlarımı sıcak suyla son kez durulayıp sarıldım havluya. Bu defa dediğini yapacaktım. Çıktım böylece, yatakta eski yerini almış beni bekliyordu. Üstünde yine pijamaları vardı. Bir şey söylemesini beklemeden yanına gidip yatağa çıktım. Önüne oturacağım sırada dikkatime yastığın yokluğu takıldı.

'Yastık?' diye sordum, eğer unuttuysa hatırlatmak istedim.

'Koymayalım..' diyerek araladı bacaklarını. Bana bakmadan konuştuğunda yine sinirden kudurup oturdum önüne. Bu defa tecrübeli olduğu için vakit kaybetmeden kolunu karnıma sarıp sırtımı göğsüne, kalçalarımı kasıklarına yasladı. Hissettiğim uzvuyla kaskatı kesildim. İçime tuhaf bir titreme geldiğinde, heyecanlandığımı anlamasın diye yalan söyledim.

'Üşüdüm.'

'Sen çıkmadan önce odun attım. Birazdan hamam gibi olur burası..'

Tamam dercesine başımı sallayıp yapacaklarını bekledim. Bu sefer gerçekten kararlı ve aceleciydi. Havluyu sıkıştırdığım yeri çözüp iki yana açarak beni çırılçıplak bıraktı. Bacaklarımı hemen birbirine bastırdım. Heyecandan dilim damağım kurumuştu. Neden yüz yüze değiliz diye sormadığım için seviniyordum. Çok daha zor olurdu. İkimiz içinde.

'Işığı kapatayım..' dedim güçlükle.

'Şhhh.' diyerek saçlarımı öptü.

'Utanıyorum ama, karanlık olsun..'

'Seni görmüyorum ki neyden utanıyorsun?'

'Allah görüyor! Eskiden boşuna 'yorganın altında olur bu işler' demiyorlarmış. İlla edep illa edep!'

'Sen gerçekten benim başımın kara belasısın! Bir atasözün, fetvan eksikti o da oldu. Tam işin ortasında!'

İki eli de, büyük bir hırsla göğüslerime saldırdığında avuçları tamamını kavramıştı. İkimizde sesli bir şekilde inledik. Dokunuşlarına verdiğim tepkilere inanamıyordum. O mu bana muhtaçtı, ben mi ona, dünya tamamen tersine dönüyordu. Sırtımı iyice yasladım göğsüne, başımı omzuna koydum, gözlerimi kapatmıştım, ellerimi yumruk yapmış nereye koyacağımı bilemiyordum. Göğüs uçlarımı baş parmağı ve işaret parmağı arasında sıkıştırarak bana delirtecek duygular yaşatmaya devam ederken, hızlı nefesleri derimin altına işliyordu. Ahhhlayıp başımı köprücük kemiğine vurdum. Tatlı işkencesine devam ederek yoğurdu göğüslerimi. Dizlerim titriyor, aralanmak için sabırsızlanıyordu. Bir eli göğsümden yavaşça karnıma kayıp bacak arama sızdı. Orta parmağı öyle bir hassasiyet buldu ki, gayri ihtiyari araladım tamamen bacaklarımı. Kollarının arasında, çırılçıplak, yaşattığı duygularla baş etmeye çalışıyordum. Yavaş bir daire çizerken bu çizimin bitmeyeceğini zannetmiştim. Parmaklarını kullanmayı elbette biliyordu. Bu defa kaleme ihtiyacı yoktu, parmaklarıyla çıkardığı işi hafızalarımızdan asla silinmeyecekti. Dayanamayıp göğsümde duran elinin üstüne elimi koydum. Tutunacak bir dal arıyordum sadece. Çünkü parmakları bedenime hükmederken ben mideme doğru yükselen hissi daha önce tatmamıştım. İşaret parmağı da eklenince zevkle inledim. Gözlerimi açamıyor, açarsam göz göze gelecekmişiz de büyü bozulacakmış gibi geliyordu. Kulağımın arkasında kesik kesik inleyen kendisiydi, inim inim kıvranan ben..

Alev | Kara BelaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin