Tutku sizi en zayıf gösteren duyguydu. Hisler sizi zayıf gösterirdi. Eğer birisini istiyorsanız ve o bunu biliyorsa sizi parmağınızda oynatabilirdi fakat bizim durumumuz farklıydı. Çağan beni arzuluyordu, ben onu arzuluyordum. İkimizde bunun farkındaydık. Sadece dudaklarımızın tadını alıyorduk. Ben ise bu olduğu zaman daha fazlasını istiyordum. Sadece dudaklarımız değil vücutlarımız birleşsin istiyordum. Çağanda bunu istiyordu ama o beni bekliyordu.
Çağanın 'seni istiyorum.' Sözleri kulağımdan bir türlü çıkmıyordu. O sözlerinin ardından ona çapkın bir şekilde gülümsemiştim. Ellerimi saçlarına geçirmiş ve biraz daha yaklaşmıştım.
''biliyorum ama her şeyin bir zamanı vardır.'' Demiştim. Onu arkamda bırakıp arabaya binmiştim. Şimdi ise ben, kendi odamda duş alırken aklıma gelen fikri düşünmemeye çalışıyordum. Duştan çıktıktan sonra kurulandım ve içinde okyanusu barındıran vücut spreyimi elime aldım. Okyanusun kokusunu çok seviyordum. Bu yüzden parfümlerim, şampuanlarım hep okyanus kokulu olurdu. Okyanusun öyle bir kokusu vardı ki bir nefes alırdınız,bedeninizin rahatladığını hissederdiniz. Okyanus öyle güzel kokuyor ki rahatlamanın ardından gelen hafif tuzu hissederdiniz. Okyanusun kokusunu tarif edemezdiniz. Anca derin bir nefes alıp anlardınız nasıl koktuğunu. Gerdanıma, bacaklarıma, kollarıma bu güzel kokuyu bütün vücuduma sıktım.
Derin bir nefes aldım ve içimden sakin olmamı söyleyip durdum. İç çamaşırlarımın olduğu çekmeceyi açtım ve bakındım. Siyah brazilian kesim olan tül detaylı iç çamaşırını ayağımdan geçirip giydim. Göğüs uçlarını gül detaylarıyla kapatan siyah renkli braletimi giydim ve aynadan kendimi süzdüm. Çelimsiz bir kız değildim. Karnımda belli olan hafif karın kaslarım ise beni daha çekici gösteriyordu. Aslında çok güzel vücudum vardı fakat bunu genelde gizlerdim. İç çamaşırlarımın olduğu çekmeceyi kapatıp geceliklerimin olduğu dolabın kabağını açtım. Geceliklerim renk sırasına göre askılara asılmıştı. Siyah geceliklerimin önünde durdum ve ellerimi kumaşların üzerinde gezdirdim. Kısa, saten, ince askılı, göğüs ve etek ucunda olan dantel detaylı geceliğimi elime aldım. Askısından çıkardım ve geceliği pufun üzerine koydum. Askıyı geri asıp geceliği üzerime geçirdim. Aynadan kendime bakarken nefesimi tuttum. İlk baş aynada gördüğüm kişinin ben olduğuna inanamadım. Son olarak üzerime kolları bol ve tül detayı olan saten sabahlığımı geçirdim. Giysi odasından çıkıp makyaj masamın karşısında olan tabureme oturdum ve saçımı taradım. Ellerime bu sabah sürdüğüm mat siyah ojelere baktım. Ayaklarımda ise kırmızı bir oje vardı. Aynaya son kez bakıp güzel ve çekici göründüğüme emin olduktan sonra tabureden kalktım ve kapıya doğru yürüdüm. Kalbim sanki yerinden çıkacakmış gibi atarken heyecanımı saklayamıyordum. Kapıyı açtım ve odamdan çıkıp geri kapattım. Çağanın kaldığı odaya doğru giderken hiçbir şeyi düşünemiyordum. Erkeklerden nefret ederken Çağanın beni böyle etkilemesini anlayamıyordum. Şu yaşıma kadar bırakın birisi ile birlikte olmayı öpüşmemiştim bile. Hayatın karşımıza çıkardığı kötülüklerin yanında lütuflarda vardı. Şuan yaptığım belki de başkasının gözünde sürtüklüktü ama bu benim umurumda değildi. Şuan umurumda olan bedenimde dolanan arzuydu. Şuan benim için sadece o vardı.
Kapının kolunu aşağı indirdim ve kafamı içeriye uzattım. Çağanı yatağına uzanmış, düşünceli bir şekilde tavana bakarken buldum.
''girebil miyim?'' kısık çıkan sesimle kafasını bana doğru çevirdi.
''elbette.'' Kapıyı geçeceğim kadar araladım ve içeriye geçtim. Arkamı dönüp kapıyı kapattım ve bir süre öyle bekledim.
''Eylül?'' derin bir nefes alıp Çağana döndüm.
''biliyorum, bana söylediğinden beri bunu düşünüyorum ve bende istiyorum. Evet, şuan korkuyorum ama istiyorum.'' Yatağa doğru adımladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİN VE NEFRET
Mystery / ThrillerGözlerimin içine bakarak yapmamamı söyledi. Gözlerinden akan çaresizlik bana zevk verdi. Kana susamış gibi davranmamın tek bir açıklaması vardı. Delirmiştim. Sakinliğimi korumayı bırakmıştım. Ben Eylül Kıran. Herkesin bir şeytanı ve bir meleği vard...