Ne yapacağımı ve nasıl davranacağımı bilmiyordum. Çağanla en son o gün konuşmuştuk ve o günün ardından tam bir hafta geçmişti. Bu bir hafta içinde Çağandan kaçıp durmuştum. Sabahın erken saatlerinde evden çıkıp koşuya gitmiştim aklımı dağıtır diye fakat yanılmışım.
Koştukça düşünüyordum.
Düşündükçe tempomu artırıyordum.
Ben Eylül Kıran kaybedenlerin kızıyım. Hayatla bir oyun oynardık ve kazanan hep o olurdu. Ben ise her zaman kaybederdim. Her kaybettiğimde hayatımdan bir şeyler kaybederdim. Kaybedeceğimi bile bile oyunun başına otururdum ve ilk hamlemi yapardım. Ben ilk hamlemi yaptıktan sonra hayat bir hamle yapmazdı. Hayat oyunun ortasına bir darbe indirirdi ve tek hareketiyle bu oyunun kazanını olurdu. Artık işler değişecekti. Ben kazanacak ve hayat kaybedecekti. Kaybedişini yüzümde bir sırıtış ve elimde bir içkiyle zevk alırmışçasına izleyecektim.
Ellerimi dizime koydum ve soluklanmaya başladım. Nefes alış verişlerim maratona çıkmış gibiydiler. Normale dönmesini bekledim. Beklerken düşünmemeye çalışıyordum çünkü düşündükçe işin içinden çıkamıyordum.
Çağanla aramızda büyük bir çekim vardı bunun farkındaydım ve inkârda edemezdim ama ondan hoşlandığıma emin değildim. Evet, beni etkiliyordu bu apaçık ortadaydı ama kim etkilenmezdi ki? Bütün kızların hayalinde ki erkek modeli gibiydi ama ortada büyük bir sorun vardı. Ben o bütün kızlara benzemiyordum. Hayalimde ki erkek olduğundan emin bile değildim. Dediğim gibi sadece etkiliyordu ama daha fazlası olamazdı. Olmamalıydı.
Ben erkeklerden hatta insanlardan olabildiğince uzak durmaya ve hayatımı bir hayalet gibi geçirmeye çalışıyordum.
Hayalet olmak.
Kimse sizi görmezdi, kimse yokluğunuzu fark etmezdi. Bu benim için güzeldi.
Birisinin hayatına girmek istemiyordum ya da birilerinin benim hayatıma girmelerini istemiyordum çünkü çıkınca büyük bir boşluk olacaktı ve o boşluğu ne kadar tamamlamaya çalışırsa çalışsın tamamlayamayacaktı. O boşluk asla tamamlanmayacaktı. Bu yüzden hayatım boyunca hayalet olmayı tercih etmişimdir ama şimdi ise olaylar değişiyordu. İlk Çağan girmişti hayatıma. İlk o görmüştü, ilk o fark etmişti. Onun hayatıma giren ilk insan olmasıyla bunun bir son olmayacağımı anlamıştım. Arkasından gelen birkaç kişi hayatıma dâhil olacaktı ve ben bunu istemiyordum. Evet, kulağa güzel geliyordu fakat bu hep hüzünle sonuçlanırdı.
Ben yalnızdım. Daha doğrusu yalnızlığa mahkûmdum. Her ne kadar beni dedemler büyütse de yalnız kalmış ve yalnız büyümüştüm çünkü beni anlayacak kimse yoktu. Onlar tecavüz edilmenin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl acı verdiğini anlayamazlardı. Onlar ailesini beklerken birden ölüm haberlerinin gelmesinin ne demek olduğunu bilemezlerdi. Onlar birden yalnız olmamıştılar. Onlar birden kendilerini kimsesiz hissetmemişlerdi. Yaşamayan kimse anlayamazdı sadece anlamaya çalışırlardı.
Ben bunları düşünürken çoktan evin önüne gelmiştim. Anahtarımı sessiz bir şekilde kapının deliğine sokup kapıyı açtım ve aynı sessizlikle kapatıp içeriye girdim. Saate baktığımda 08.30 olduğunu gördüm yani bu da 2 saate yakın koştuğum anlamına geliyordu. Odama gidip kendime rahat bir kombin hazırlayıp banyoya gittim. Suyu ılık bir şekilde ayarladım. Üstümü çıkarıp duşa kabine girdim. Küvette keyif yapacak kadar modum yoktu. Aklıma hiçbir şey getirmeden yıkandım. Duşumu aldıktan sonra kırmızı göbeği hafif açık bol olan kapüşonlumu altıma ise siyah eşofmanımı giydim. Saçımı kurutup topuz yaptım ve odamdan çıkıp merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Mutfağa gidip kahvaltı için patatesleri alıp soymaya başladım. Soyup dilimledikten sonra tavaya attım ve onlar kızarana kadar buzdolabından yumurta aldım ve onları haşlamak için cezve aldım. Yumurtaları da koyduktan sonra dolaptan domates ve salata çıkardım. Onları da soyup dilimledikten sonra patateslere baktım. Olduklarını görünce onları aldım ve yenilerini ekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİN VE NEFRET
Mystery / ThrillerGözlerimin içine bakarak yapmamamı söyledi. Gözlerinden akan çaresizlik bana zevk verdi. Kana susamış gibi davranmamın tek bir açıklaması vardı. Delirmiştim. Sakinliğimi korumayı bırakmıştım. Ben Eylül Kıran. Herkesin bir şeytanı ve bir meleği vard...