Elimde kahvemle birlikte bilgisayarın karşısına geçmiş avımı izliyordum. Kaç saat olmuştu bilmiyordum ama bildiğim bir şey varsa o da kalkıp hazırlanmam gerektiğiydi. Kahveyi masanın üstüne koyup dinlendirici gözlüğümü çıkardım ve gözlerimi ovdum. Arkamda bir baskı hissettiğimde hala ekrana bakıyordum çünkü arkamda olan kişinin Çağan olduğunu biliyordum.
''biraz ara vermelisin.''onun sesini duyunca kafamı arkaya doğru çevirip kısa bir bakış attım ve ardından bakışlarımı tekrar bilgisayara çevirdim.
''şimdi kalkıp hazırlanacağım zaten.''
''bir yere mi gideceksin?''
''evet, dışarıda ufak bir işim var. Gelince planı ve olanları gözden geçirelim.''
''ne zaman gelirsin?'' yüzümde kendiliğinden çarpık bir gülümseme oluştu. Bu gülüş ise kötü olaylar olacağını haber ediyordu ama Çağan ne o gülüşü görebiliyordu ne de sebebini biliyordu.
''işim ne zaman biterse.''
''anladım, o zaman ben daha fazla seni tutmayayım.'' Sadece baş hareketi yaptım ve sandalyeyi yan döndürüp yavaş bir şekilde kalktım. Çağan geri çekilmiş ve dikkatli bir şekilde bana bakıyordu. Ne işim olduğunu merak ediyordu. Ona göz kırpıp yukarıya doğru çıkmaya başladım. Odama girince ilk giysi odasına gidip ne giyeceğime bakmaya başladım. Gözüm birkaç şeyde takılınca onları yatağın üzerine düzgün bir şekilde koydum ve banyoya gittim. Suyu ayarlayıp üzerimdekileri çıkardım ve arkamı dönüp sırtımda olan izlere baktım. Ellerimi yaraların üzerinde gezdirdim. Kendime gelince ellerimi birden çektim ve duşa girdim. Gözümü kapatıp kafamı duvara yasladım. Fayansların soğukluğu içimi titretmişti.
25 Mart 2012
''lütfen bunu bana yapma.'' Dinlemedi. Ne yalvarışlarımı dinledi ne de bağrışlarımı. Hiç birini dinlemedi ve sırtıma vurmaya devam etti. Belki uslu bir kız olursam acı çektirmezler diye düşünmüştüm ama yanılmıştım. Bu pisliklerin sınırı yoktu. Bağırmam, yalvarmam ve acı çekmem ona büyük bir zevk veriyordu bunun farkındaydım. Geldiğimden beri ters tarafımı göstermemeye çalışıyordum fakat artık dayanabileceğimi zannetmiyordum. Adam sadistin tekiydi. Bağırmamaya çalıştığım zamanlarda daha sert bir şekilde vuruyorlardı ve istemeden ağzımdan bir çığlık çıkıyordu. Bedenim zayıf düşmüştü. Ruhum ise yavaş bir şekilde yok olmaya başlamıştı.
''yalvar. Sana vurmamam için daha çok yalvar bana.'' işte bu cümle ise sabrımı taşırmıştı. 14 yaşında olabilirdim ama zeki bir kızdım. Evet, bedenim ne kadar zayıf düşse de hâlâ hayattaydım bu da dayanıklı olduğumun göstergesidir ve ben artık yalvarmayacaktım. Yalvardıkça havalandılar. Boyun eğmemin zamanı gelmişte geçiyordu. Cezam ne olursa olsun biraz daha dayanmam gerekecekti. Sussam da konuşsam da bir şey değişmeyecekti.
''Senin gibi şeref yoksunu sadist birisine yalvarmamı bekliyorsan çok yanlıyorsun. Sen karaktersiz bir piçsin.'' Cümlemi zorlukla bitirmiştim. Kafamı çevirip yere tükürdüm ve tekrar ona baktım. Çenesi gözle görülür bir şekilde gerilmişti bu da onu çok sinirlendirdiğim anlamına geliyordu.
''ne dedin sen? Seni burada gebertmemi istiyorsun galiba. Karşında kimin durduğunu unutma.''
''ilk olarak karşımda kimin durduğunu çok iyi biliyorum. Korkak bir herif duruyor. Beni kaçırmaya cesareti var fakat dedemden korktuğu için karşısına çıkamayan bir herif. Asıl sen karşında kimin olduğunu unutma. Beni öldürürsen olacakları biliyorsun herhalde.'' Sinirle ayağa kalkıp arkama geçti. Sırtımda bir yanma hissedince elinde olan sigarasını sırtımda söndürdüğünü anladım. Dişlerimi sıktım asla ama asla bağırmayacaktım. Sadece biraz daha dayanmam lazımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİN VE NEFRET
Mystery / ThrillerGözlerimin içine bakarak yapmamamı söyledi. Gözlerinden akan çaresizlik bana zevk verdi. Kana susamış gibi davranmamın tek bir açıklaması vardı. Delirmiştim. Sakinliğimi korumayı bırakmıştım. Ben Eylül Kıran. Herkesin bir şeytanı ve bir meleği vard...