YENİ HAYAT

157 45 28
                                    

Sabah gözlerimi alarm sesiyle açtım. Bugün büyük bir gündü, bugün hayatımı cehenneme çeviren şehre geri dönüyordum. İçimde azda olsa bir korku vardı. Yüzleşmekten ve dağılmaktan korkuyordum. Bu duruma geleceğimi hiç düşünmemiştim. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Bir süre kendime gelmeyi bekledim. Yavaş adımlar ile odama gittim. Valizlerimi hazırlamadan önce ilk iş yerini arayıp işi bıraktığımı söyledim. Rehberden dedemi bulup bir süre bekledim. Gerçekten hazır mıydım? Annemde aynı benim gibi tek çocuktu. Hazar dedem annemin babasıydı. Rıdvan dedem ise babamın babasıydı. Beni Hazar dedemler büyütmüştü. Onların elinde büyümüştüm ben. Dedem babam, ana annem ise annem olmuştu. Telefonu kulağıma götürüp Hazar dedemi aradım. Çaldı, çaldı ve çaldı. Uzun süre çalınca içimde endişe tohumları oluşmuştu. Sonunda açınca derin bir oh çektim.

''dedem nasılsın?''

''iyiyim güzel kızım sen nasılsın?''

''iyiyim bende. Ana annem nasıl?''

''o da iyi kızım nasıl olsun işte aynı değişen bir şey yok. Sen neler yapıyorsun?''

''bir kafede çalışıyordum fakat bugün bıraktım.''

''çalışmak zorunda değilsin Eylül. Bunu biliyorsun değil mi?''

''biliyorum dede fakat sende kafamın anca böyle dağılacağını biliyorsun. Evde durursam düşünmekten kafayı yiyeceğimi biliyorsun.''

Biliyorum kızım. Bir sorun yok değil mi?''

''ben gidiyorum dede.''

''nereye gidiyorsun Eylül?''

''o şehre geri dönüyorum dede.''

''emin misin kızım? Yüzleşmeye hazır mısın?''

''evet dede. Yüzleşmeye hazırım. Zamanı çoktan gelmişti. Bir korkak gibi kaçmak bana göre değil.''

''peki, kızım bu senin kararın ve ben senin kararlarına saygı duyuyorum. Bir sorun olursa direkt beni ara tamam mı?''

''tamam dedem ararım merak etme.''

''tamam, kızım dikkat et kendine. Görüşürüz.''

''ederim sizde edin. Görüşürüz.'' Telefon kapanınca derin bir nefes aldım. Telefonu yatağımın üzerine attım ve yatağımın altında olan valizimi çıkardım. Eşyalarımı dürüp valize yerleştirmeye başladım. Bir tane bavul yetmediği için diğer odadan birkaç tane daha bavul aldım. Küçük bavula iç çamaşırlarımı, orta büyüklükte olana kıyafetlerimi ve makyaj malzemelerimi, büyük bavula ise ayakkabılarımı koydum. Ahmet ağabeyi aramış arabalarımı ve motorlarımı oraya götürmelerini söylemiştim. Ahmet ağabey benim her zaman yanımda olmuştu.

İşim bitince pencerenin oradan dışarıyı izlemeye başladım. İntikam benim kapımı çalmıştı ve ben kapıyı açıp onu içeriye almıştım. Soğukluğu beni titretiyordu ama korkutmuyordu. Bavullarımı kapının önüne getirip koydum. Garajdan Audi R8'in anahtarını alıp kilidi açtım. En sevdiğim araba tartışmasız bu arabaydı. Arabaya binip motoru çalıştırdım. Motorun sesi yüzümde bir gülümse oluşturmuştu. Arabayı kapının önüne çekip indim. Bavulları arabaya yerleştirdim ve kapıyı kapatıp arabaya doğru yürüdüm. Arkama bakarsam her an vazgeçebilirdim. Her an o eve girebilirdim o yüzden bakmadım. Arkamı dönmedim. Ahmet ağabeyi arayıp kamera kayıtlarına bakmasını oradan o adamı bulmasını söyledim. Sorgulamadan kabul etti çünkü aklımda bir şey olmasa ona böyle bir şey vermeyeceğimi biliyordu. İlk yavaş sürmeye başladım. Giderek hızımı arttırırken ivmeye bakıyordum. Belki kazadan sonra arabalardan korkmam lazımdı fakat korkmuyordum. Aksine ben hızı seviyordum. Hız benim hayat tutkumdu. Birkaç kez yarışlara katılmıştım. Oradan aldığım parayı ise vakıflara bağışlamıştım. Bana para lazım değildi. Bana güven veren birisi lazımdı. Bana içimde olan intikam duygusunu ortaya çıkaran birisi lazımdı. Evet, tanımadığım birisini dinleyip yola çıkmak ne kadar doğruydu bilmiyorum. Sadece inanmak istedim.

KİN VE NEFRETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin