Zifiri karanlık kendini günün ilk ışıklarına bırakırken yatağımda rahatsızca kıpırdadım. Tabi bu yattığım şeye yatak demeye bin şahit lazım. Böceklerin arasında, dağın başında,bir mağarada, taşların üstünde, bir bataniyenin yarısı altımda yarısı üzerimde olacak şekilde yatıyordum. Ama buna da şükür ilk geldiğim zamanlar bu bataniyede yoktu. Evet, bu dağların arasında istihbarat toplamak için bu şer*****lerden biriymiş gibi davrandığım beşinci ayım. Beni aralarına almaları için çok uğraş vermiştim. Daha doğrusu kendi aralarından çok, bilgileri öğrenebilmek için başları olan Berzan'ın yanına girmem uzun sürmüştüde neyse. Hemen ayağa kalkıp toparlandım. Benim yattığım mağarada yaklaşık sekiz on kişi yatıyordu. Sessizce dışarı çıktım. Derin bir nefes çektim içime ki bir baktım sesler geliyor. Sesin geldiği yöne döndümki genelde toplantı için kullanılan, diğer mağaralardan daha küçük ama daha iyi durumda olan mağaradan geliyorsu sesler. Bensiz bir plan yapılıyorduki içeri girdim. Buradaki militanların başı olan Berzan oturmuş hemen karşısında da benden şüphelenen ve her fırsatta bunu dile getiren Berzan'ın yardımcısı Azat'la ciddi ve keyifli bir şekilde konuşuyorlardı. Beni farketmemiş olacaklarki konuşmalarına devam ettiler.
Berzan(sevinçle)-Eğer planlarımız olırse bu sefer hedefimiz olan devleti kurmeye bıraz daha yaklaştık demektir. Bombalari patletecak kişiler güvenilirdir degil Azat?
Azat da-Berzan başkan sen hiç merak etme en güvenilir adamlarımı başlarına koymışım
İçimden geçirdim Allah'ım ne bombası. Bunlar bana söylemediklerine göre çok büyük bir plan olmalı. Ve Azat yine benden saklamak için Berzan'ı ikna etmiş kesin. Hemen toparlandım ve
-Ne bombası Berzan komutan, böyle güzel bir haberi bana niye söylemiyorsunuz?
(Azat hemen atılarak)-Rojin sen bu işe bu sefer karışmayacaksın, sen geldiğinden beri bütün planlarımız nasıl olırse baskına uğrır. Bu seferki oyunumuz sana söylemeyecağımız kadar büyük.
Bende hemen kalbim kırılmışçasına Berzan'a dönüp
-Berzan komutan, ben bu dava için bunca şey yaptım. Bir sürü asker öldürdüm.(Tabi bilmiyorlar kendi yanımdaki adamları öldürüp sanki askerler ölmüşte bende kahramaca birkaç kişiyi kurtarmış gibi yaptığımı.) Hep seni savunup arkanda oldum. Her şeyi göze aldım. Sen böylesine önemli bir planı ban anlatmayacak mısın? Bunca şeyden sonra hâlâ daha senin güvenini sağlayamadıysam ben çıkayım neyse.
(Kapıya doğru yönelirken bir yandan da ya gerçekten söylemezse diye pişman olmuştum keşke biraz daha ısrar etseydim diye düşünürken)
Berzan-Dur, Rojin gitme. Azat, Rojin haklı. Ona da anlatalım. Bu kadar yanımızda durdu. Zaten bu planı sadece üçümüz biliyoruz bir sıkıntı olursa ki olmayacak ona o zaman bakarız.
Bunları duyunca hemen Azat'ın yanına oturup dinlemeye başladım. Morali bozuk olan Azat'ta mecburen başladı anlatmaya.
-Her büyük şehirdeki AVM'lere ve büyük parklara birer canlı bomba hazırladık. Hepsini beşer dakika arayla patlatacaz. Daha birine üzülemeden diğeri patlayacak diğeri diğeri diğeri...
Dedi sevinçle ellerini birbirine vurup şap diye ses çıkararak. Sonra ikisi birden gülmeye başladılar. Ama ben böyle bir şeyin gerçek olma olasılığını düşündükçe tedirgin ve endişeyle kalbim sanki ağzımda atmaya başlamıştı. Bir an kalbimin sesini duyacaklar sandım. Kendimi toparlamaya çalışırken Azat dönüp
-Rojin sen sanki pek mutlı olmadın bi sıkıntı mı var? Dedi imayla karışık. Bende sevinmeye çalışarak ne kadar başarılı olduğumu bilmiyorum
-Olur mu öyle şey? Çok sevindim ama ya bir terslik olursa diye telaş yaptım bir an. Canlı bomba olacak kişiler ya bir anda vazgeçerse.
(İkisi tekrardan bir kahkaha atarken Berzan bana döndü.)
-Ahh heval biz o kadar salak mıyız? Her canlı bombanın başına üç kişi koyduk. Bir sıkıntı olursa onlar patlatacak. DediBu çok büyük bir şeydi. Berzan'ın veya örgütün buna gücü yetmezdi.
-Bu çok büyük bir plan başkan. Bu kadar parayı, mühimmatı ve kişiyi örgüt nasıl ayarladı?
-Dış güçler sağolsun. Çok yardımcı oldular bu plan için. Ama vaktimiz çok yok yarın öğleleyin patlamış olacak hepsi. Hadi oyalanmayın işinizin başına.Ben hemen kendimi dışarı atıp ne yapacağımı düşünmeye başladım. Öncelikle canlı bomba olacak kişileri ve bombanın patlatılacağı yerleri öğrenmeliydim. Ki zaten bu olaydan sonra ifşa olacaktım kesin. Ben bunları düşünmeyi bir kenara bıraktım. Ve toplantı odasının kapısını gözetlemeye başladım boşalır boşalmaz girecektim. İlk defa böyle olmuştum. Tüm duyguları aynı anda yaşamaya başlamıştım. Heyecan, endişe, korku, tedirginlik, öfke...
Birkaç saat geçmiştiki Berzan ve Azat heyecanla konuşarak çıkıyorlardı. Büyük ihtimal bugün yeni katılanlar vardı örgüte, onların yanına gidiyorlardı. Onların çıkmasıyla girdim içeriye hemen. Birkaç dolap ve çekmeceli bir masa vardı hızlıca aramaya başladım.
Her yerin altını üstüne getirmiştim. Ama yok yok yok. En ufak bir bilgi bile yoktu. İçimden
(Hadi kızım düşün kesin bir yere saklamışlardır.) dedimki. Bir anda birkaç ay önce bir anda içeri girince Berzan'ın duvardaki taşları panikle sıkıştırmaya çalıştığını hatırladım. Aynı duvarın önüne geldim taşları oynatmaya çalıştımki taşlar sanki kendiliğinden çıkmaya başladı. Gizli bölme yapmışlar. Taşları çıkarınca bölmenin içinde yirmi taneye yakın fotoğraf vardı. Ve her fotoğrafın arkasında adresler yazılmıştı. Hızlıca sakladığım telefonu çıkarıp fotoğraflarını çektim. Sonra telaşla taşları dizdim. Tam çıkacaktımki Azatla karşı karşıya geldik.
-Sen napıyorsun burda?
-Ben Berzan başkana bakmaya gelmiştim. Yok olduğunu görünce çıkıyordum.(dedim telaşımı anlamaması için dua ederken.)
Azat bir adım daha yaklaşıp işaret parmağını kaldırdı ve tehdit edercesine sallamaya başladı.
-Seni gözüm hiç tutmuyo. Hele şu iş bir bitsin. Senin foyanı ortaya çıkaracağım.
-Sen ne saçmalıyorsun Azat.
(deyip cevap vermesine fırsat vermeden çıktım hemen)
Tuvaleti bahane ederek mağaradan çıkıp kayalıkların ardında kuytu bir yere geçip Albay'a mesajla olan her şeyi anlatıp fotoğrafları gönderdim. Artık gerisi onlara kalmıştı. Ben elimden geleni yapmıştım. Gece boyunca dua etmiştim korkuyla. Ya patlarsa o kadar bomba, neler olacaktı o kadar insan. Uyuyamadım kalkıp oturdum. Ki zaten her şey yarın ortaya çıkacak ve bu gece benim son gecem olacaktı.Tekrardan karar değiştirip yatmaya gittim gözlerim günün yorgunluğuyla kapanmıştı bile.Hiçbir şey olmamış gibi güneş tüm parlaklığıyla doğmuş kıskandırırcasına. Kuşlar tüm özgürlüğüyle kanat çırpıyordu. Bahar gelmiş çiçekler açmaya başlamıştı. Nisan gelmişti. Bir Nisan ayında hayatım değiştiği gibi bir nisan ayında da son bulacaktı. Kafamın kaldırıp derin bir nefes aldım. Saat öğleyi biraz geçiyordu.
Bir anda Azat önüme atlayıp
-Demek senin adın Rojin, sende bir hevalsin öyle.
Daha ne olduğunu anlayamadan kafama silahın kabzasını yemiş gözlerim kararırken duyduğum son şey
-Seni sür***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NİSAN YAĞMURU
General Fiction-Korku Nedir Bilmeyiz Biz Dağların Erleri Yuva Yaptık Göklere Baş Döndüren Yerle... re Diyordumki Azat'ın elindeki kızgın bıçağı karnıma bastırması bir oldu. O an bağırmamak için dişlerimi birbirine o kadar bastırdım, kendimi o kadar sıktımki nefes...