Şuanda hastane koridorunda yoğun bakım kapısının önünde bekliyorduk.
Helikopterde kalbi durmuş sonradan Allah'tan düzelmişti. Hızla ambulansla hastaneye geldik. Gelir gelmezde ameliyata aldılar. Çıktılar şuanda da yoğun bakımda da uyutuluyordu. Tüm tim koridordaydık.
Ben Mehmet'e dönüp
-"Yakınlarına haber verdiniz mi?"
-"Kimsesi yokmuş, bir tane yakını varmış sadece onada haber verdik, yolda geliyor."
-"Tamam Mehmet. "Duyduklarım sonucunda üzülmüştüm. Benim sadece babam yoktu. Onun bile eksikliğini her daim hissediyordum. Ama benim annem ve iki tane güzeller güzeli kız kardeşim vardı. Onun açısından çok üzücü bir durum.
Ben bu düşüncelerdeyken arkadan bir kadın koşarak geldi. Ve yoğun bakımın camının önüne geldi ağlayarak
-"Ahh Nisan yavrum sana neler yapmışlar, nasıl kıymışlar sana güzeller güzelim."
Beni farketmesi için yanına gidip
-"Hanımefendi, sakin olun. Şuanlık uyutuluyor. Yarına uyandırılacak. "-"Oh! Çok şükür. Allah'ım onu bana bağışladı. Sende sağol evladım sen kimsin bu arada? "
-"Ben tim komutanı Yüzbaşı Serdar. "
-"Memnun oldum. Bende Nisan'ın annesi sayılırım. Adım Selime. "
-"Bende çok memnun oldum Selime Hanım. "
-"Yok teyze de, evladım. "
-"Tamam Selime teyze ben gideyim artık."
-"Oğlum sana zahmet ben doktorla görüşene kadar sen burada kalsan. Uzun sürmez hemen gelirim."
-"Tamam beklerim, sıkıntı yok. Zaten güvenlik nedeniyle burada ikişer kişiyle nöbet tutacağız. İlk nöbet benden olsun. "
-"Çok sağol evladım. "
-"Görevimiz. "
Kadın memnuniyetle başını sallarken ben tüm timi toplayıp nöbetleri anlattım. Sonra onları gönderdim. Benimde nöbetim bitince diğer askerlere nöbeti devrettim.
Karargâha gidince Albay'ın bizi odasında beklediğini duyunca tüm tim toparlanıp gittik Albay'ın odasına.
Kapıyı çalıp içeri girdik sırayla. Hepimiz selam durduk. Albay
-" Rahatta dinleyin beni. "
-" Emredersiniz komutanım! "deyip rahata geçtik.
-" Aferin gençler. İyi iş çıkardınız. Nisan üstteğmenimde iyileşince sizin timde olacak ona göre. "
Duyduklarıma inanamayarak
-"Ama komutanım olmaz. Ona güvenemeyiz. Onu timimde istemiyorum. Daha önce olanları biliyorsun. Neler yaşadığımı. En güvendiğim adam bile bize ihanet etti.Ben unutmadım sizde unutmayın. Şimdi aylardır teröristlerin arasında yaşayan bir askere güvenmemi beklemeyin. "
-"Bu bir rica değil emirdir! Biliyorum güveninin kırıldığını ama Nisan öyle biri değil. Bu kadar istihabaratı bize verdi. Öğrendiklerimiz sayesinde belkide sayısız insanı kurtarmış olduk. Öyle bir olay yaşadın diye herkes ihanet edecek diye bir şey yok. İkisini karşılaştırarak bile Nisan'a haksızlık ediyorsun."
-"Kom... "
Eliyle durmamı işaret ederek-"İtiraz istemiyorum asker, bu konu burada kapandı. Bir daha da hiçbiriniz açmayacak. "
-"Emredersiniz komutanım. "
Deyip çıktık. Tim şoktaydı. Ama şoklarından çok benim vereceğim tepkiyi gözlüyorlardı.
Gözlerimden ateş çıktığından emindim. Ama asıl ateşin içimde olduğunu bilmiyorlar tabi. İhanetin ateşiydi o. İhanete uğramıştım. Hemde en yakınım dediğim kişiden.
Şimdi ailem dediğim timimin içine hiç tanımadığım bir kişiyi, hemde aylarca onların içinde kalmış nasıl güvenirdim nasıl?
O sinirle dayanamayıp yumruğumu duvara geçirdim. O sırada Mert gelip beni tuttu.
Sakin olmamı söyleyip biz önde, geri kalanlarda arkada bizim time ait olan dinlenme odasına girdik.
Beni oturtup geri kalan yerlere de onlar oturdu. O sırada Özkan
-"Daha iyi misin sakinledin mi?Dur eline bakayım. "
-"İyiyim iyiyim. Bir şeyim yok."
Bir yandan odadaki ezca dolabına yürürken bir yandan da-"Oğlum Serdar bir kere de itiraz etme. "
Deyip yanıma oturdu. Ve elime pansuman yapmaya başladı.
Bense elim hakkımda hiçbir şey hissetmiyordum. Sadece onu time almamak için ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Selim lafa girdi o sırada
-"Belkide kötü biri değildir. O kadar istihbarat sağlamış sonuçta. "
-(Mert) "Aynen bu da bir ihtimal. Hemen kötü düşünmeyelim."
-(Özkan) "Göz önünde bulundururuz her hareketini izler sürekli gözlemleriz ne yaptığını."
(Yusufta gevezeliğini konuşturup)
-" Hemde bir kadın sonuçta ne kadar saklayabilirki söylemeden duramaz. "-(Özkan) "Oğlam sen kadınları hafife mi alıyorsun? Ha bu arada hatırlatırım kadın Üstteğmen olmuş yani senin üstün düzgün konuş istersen."
-(Selim) "Yusuf, senin kadar konuşsa yeter. Bir sussana konuşuyorsanda gevezelik etme."
-(Mehmet'te suskunluğunu bozup)
"Yeter lan susun. Boş boş konuşmayı bırakın. Sizde Yusuf'un yanında kala kala çok konuşmaya başladınız."-(Yusuf) "Aşk olsun Mehmet. Ne zaman konuştuğumu gördün. Kalbimi kırıyorsun."
Mehmet'te tabi tabi der gibi başlarını sallıyordu.
İçerinin havası beni bunaltmıştı. Dışarı çıkıp hava almalıydım. Aldığım kararla ayağı kalktım.
Tam o sırada tüm tim hep bir ağızdan "Nereye?" deyince bu hâllerine normalde olsa saatlerce gülerdim ama ruh hâlimden sadece ufak bir tebessümle
-"Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var. "
Deyip cevap vermelerini beklemeden dışarıya doğru yürüdüm. Biran da soğuk hava çarpsa da iyi gelmişti.
Önce banka oturup karşımdaki dağları izledim. Sonra başımı bayağı geriye yaslayıp yıldızları izledim.
Normalde hep yaptığım bu hareket beni rahatlatırken bugün hiçbir işe yaramıyordu.Nefes alamıyordum sanki.
Ayağa kalkıp bahçeyi koşar adımlarla turlamaya başladım.Bir yandan da düşünüyordum.
O sırada sanki aklımda bir ampül yanmıştı.Ve bulmuştum işte.Çözümü bulmuştum.Her şeyi çözümleyecek bir planım vardı.Bulduğum şeyin sevinciyle içim içime sığmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NİSAN YAĞMURU
Aktuelle Literatur-Korku Nedir Bilmeyiz Biz Dağların Erleri Yuva Yaptık Göklere Baş Döndüren Yerle... re Diyordumki Azat'ın elindeki kızgın bıçağı karnıma bastırması bir oldu. O an bağırmamak için dişlerimi birbirine o kadar bastırdım, kendimi o kadar sıktımki nefes...