-Nisan'ın ağzından-
Henüz hastaneden çıkmama bir gün vardı. Çok sıkılmıştım artık. Tam bir haftadır buradaydım.Evet beş aydır teröristlerin arasındaydım. Ve biran önce o kutlu üniformayı giyip, teröristleri öldürmek istiyordum. Ben görevime geri dönmek istiyordum.
Ve artık benim bir timim vardı.
Benim Timim
Lafı bile çok güzeldi. Hani şu herkes timiyle aile gibi oluyordu ya benimde öyle olur muydu? Bir ailem olur muydu?
Bilmiyorum, bilemiyorum. Kendimi umutlandırmak istemiyorum. Çünkü geçen yaşadığım tecrübeyle onun iyi bir şey olmadığı belliydi.
Yıllar önce unuttuğum o his hiç iyi değildi. Hemde hiç. İnsanı güçsüz bırakıyordu. Bu olamazdı. Benim gibi sırtını yaslayacak kimsesi olmayanlar için hiç olmamalıydı.
Beni umutlandıran timdekilerle olan iletişimimdi. Hepsi çok iyi insanlardı. Kardeş gibiydiler. Bende onların arasına girebilir miydim? Bilmiyorum.
Hepsinin sohbeti iyiydi. Hele Yusuf çok komikti ya. Ama hissediyordum. Çekindikleri bir şey vardı. Konuşurken samimiydiler ama sakladıkları bir şeyler var gibiydi. Yusuf'un bile. Bazen konuşurlarken sanki bir şey hatırlamış gibi hızlıca ortamdan kaçar gibi gidiyorlardı.
Anlam verememiştim bu duruma. Ama yinede hepsinden o sıcaklığı almıştım. Sadece Komutanım Serdar dışında.
Onda bana karşı hiçbir sıcaklık yoktu. Buz gibiydi. Bana bakınca üşüyordum sanki. Bir suç işlemişim gibi hissettiriyordu bakışları.
Ama en çokta bu hayatta en iyi bildiğim bakış vardı. İstenmediğim gerçeği. Bakışlarından beni istemediği anlaşılıyordu.
Belki bir başkası olsa anlamazdı. Ama ben bu bakışa çok fazla maruz kalmıştım. Aradaki farkı çok iyi bilirdim.
Neyse en azından bir tek oydu. Diğerleri öyle değildi. Keyfimi yüksek tutmalıydım. Birazdan yurttan, benden birkaç yaş küçük bir arkadaşım gelecekti.
Öykü, bu şehirde öğretmenlik yapıyordu. Çok hatta fazla tatlı bir kızdı. Ama ben kimseye kendimi açmadığım, duvarlarımı kimsenin yıkmasına izin vermediğim için benimle o kadar samimi olamıyordu.
Ama yinede hiçbir fırsatı kaçırmıyordu. Bugünde Selime abla gelemeyeceğini söylemişti. Ben kendi başımın çaresine bakacağımı söylememe rağmen, Öykü geleceğini söyleyip itirazlarımı kabul etmemişti.
Deli kız işte. Hem belki artık duvarlarımı yıkardım. Bir timim de olacaktı. Kötü bir kız değildi. Belki arkadaşım olmasına izin verirdim.
Tam o sırada kapıdan Öykü'nün cırlama seslerini duydum.Karşısında konuşan da Mert olmalıydı. Hemen kulak verdim.
-"Ya niye anlamıyorsun kardeşim, ben terörist falan değilim. Ben normal, işimde gücümde bir öğretmenim. "
-"Nereden bilebilirim, normal işinde gücünde öğretmenler silah taşımıyor mesela. "
-"Onu Nisan verdi kendimi korumam için. "
-"Yani birde Nisan'ı tanıyorsun. "
-"Tanımasam burada işim ne. Onu ziyarete geldim hem. "
-"Bak silahla gelmişsin buraya. Birde ziyarete geldim diyorsun. "
-"Girsem bir içeri Nisan beni tanıyacak. O size söyler. "
-"Olmaz diyorum. Hatta şuan da tutuklusun. Seni gözaltına alıyorum. "Daha fazla bu saçmalığa fırsat vermeyerek yataktan zorda olsa kalktım. Kapıyı açtım. Ve Mert'in itirazlarına karşın onları içeri alıp kapıyı kapattım. Ve konuşmaya başladım.
-"Neler oluyor burada? "
-(Öykü) "Nisan bir şey söyle bunlara, bana terörist diyorlar."
-(Mert)" Ama komutanım yanında silah var. "
-(Nisan) "Tamam Mert biliyorum. Öykü benim arkadaşım. O silahıda ona ben verdim kendini koruması için. Kullanmasını da biliyor. Ben öğrettim. Yakınımda olduğu için teröristler tarafından tehlikeli bazı durumlar olunca böyle olması gerekti. Hem Albay'ın da haberi var."(Mert şok olmuş bir şekilde bana bakarken, Öykü ona ben demiştim bakışları atıyordu.)
-(Mert) "Özür dilerim komutanım. Ben bilmiyordum."
-(Nisan) "Önemli değil Mert, benden özür dilemene gerek yok.(dedim Öykü'den özür dilemesi gerektiğini sesimdeki tınıdan belli edercesine)
-(Mert bu sefer Öykü'ye dönerek)" Özür dilerim, Öykü Hanım. "
-(Öykü) "Önemli değil hem görevinizi yaptığınızı biliyorum. Sadece terörist olmakla suçlanınca biraz yükseldim sanırım Mert Bey."-(Mert) "Yok önemli değil Öykü Hanım. Görevimde olsa böyle bir şeye maruz kaldığınız için tekrar kusura bakmayın."
-(Öykü) "Ne kusuru Mert Bey. Nisan'a haber verseydim böyle bir karışıklık olmayacaktı."
Ben oturmuş konuşulanları anlamaya çalışarak bir ona bir diğerine bakıyordum. Bunlar ne diyordu Allah aşkına. Yüzlerinde tebessüm, dillerinde bir nezaket sorma. Bu saçmalığa bir son vermek istedim.
-(Nisan) "Ayh yeter be! Bey, Hanım bu ne be. Kafam şişti. Susun ikinizde. Yatacam şimdi.
Deyince Mert biraz daha beklemiş ve çıkmıştı koridora.
Ama asıl kafamı karıştıran birkaç gün önce Özkan'ın nöbet bitimine yakın yanıma gelip benden özür dilemesiydi. Benden niye özür dilediğini düşünüyordum ama hiçbir gerekçe bulamıyordum. Sormama izin vermeden tüymüştü. Daha da hiç gelmedi. Neyse yakında çıkar kokusu. Çıkmasada karargâha gidince sorarım diye düşündüm.
Gece boyunca da Öykü'nün Mert'le olan hadisesini bininci defa dinlemiştim.
Artık baygınlık gelmişti. Ama o kadar heyecanlı anlatıyorduki kırmak istemiyordum. Bu kıza ne olmuştu böyle.
Şimdi ise bin birinci kere anlatıyordu ben hastaneden çıkmak için hazırlanırken.
-(Öykü)" İşte tam benim çantama baktı silahı görünce böyle gözlerini belertip bir bana bir silaha, bir bana bir silaha, bir ban.. "
-(Nisan) "Yeter anladım bir sana bir silaha baktı. Öykü kafam şişti artık. Bir dur be kızım. Sen git de çıkış işlemlerini yap."
-(Öykü) "Tamam tamam, sana da bir şey anlatmaya gelmiyor."
Deyip çıktı. Bende hazırlandım taburcu olmuştum. Dışarı çıktık Öykü'yle.
Çok heyecanlıydım artık. Terörlerin arasındaki görevim bitmişti. Hastaneden de kurtulmuştum. Artık hayata yeni bir başlangıç yapabilirdim.
Öykü bana dönüp- ben arabayı getireyim sende burada bekle-deyince tamam deyip beklemeye başladım.
O sırada bir teyze yanıma gelip
-"Kızım, bana eşlik eder misin? Karşıdan karşıya geçeyim. "deyince karşıya baktım. Çok uzak değildi. Hemen geçiririm Öykü gelmeden diye düşündüm.-" Tamam teyzeciğim. "
Deyince kadın hemen koluma girdi. Yavaş yavaş karşıya geçtik.Sanki arkamda biri vardı hissetmiştim işte. Tam arkama dönecektimki teyze dönmeme izin vermeden kendini yere attı.
Ben onu tutmaya çalışırken boynumda bir sızı hissettim. Biri iğne vurmuştu boynuma sanırım. Yavaş yavaş gözlerim kararınca yere düşmeden beni tutan maskeli adam son gördüğüm şey olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NİSAN YAĞMURU
General Fiction-Korku Nedir Bilmeyiz Biz Dağların Erleri Yuva Yaptık Göklere Baş Döndüren Yerle... re Diyordumki Azat'ın elindeki kızgın bıçağı karnıma bastırması bir oldu. O an bağırmamak için dişlerimi birbirine o kadar bastırdım, kendimi o kadar sıktımki nefes...