Kırmızının en belirgin tonu neyse şuan yüzümün o renkte olduğundan adım gibi eminim. Rezillik. Ne yapacağımı bilmiyorum. Bu zamana kadar yanımda askerlerin dışında arkadaş anlamında bile erkek görmemişti Selime anne.
Şimdi ise biriyle sarmaş dolaş uyuduğumu görüyor. Ona bunu nasıl açıklayacağım. En azından bir şekilde açıklamam lazım Selime anneye.
Nasıl olacağını bilemesemde en azından denemeliyim. Ayağa kalktım hemen. Serdar'ın ne yaptığını bilmiyordum. Zaten utanıyordum. Neyse ki içime kaçan sesimi bulup konuşmaya karar verdim.
-"Selime anne şey ben... "
Eliyle konuşmamı durdurdu. Ve o devam etti.
-"Sen iyisin ya o yeter. Akşam eve gelmeyince merak ettiğim için buraya geldim. Diğer şeyleri de sen eve gelince konuşuruz. "dedi ve cevap vermemi beklemeden çıktı.
Ah benim anlayışlı annem benim. Ama nasıl endişelenmiştir Allah bilir. Of napıcam ben. Neyi konaşacağız evde biz. Nasıl açıklayacağım olmayan sevgilimle odada tek başımıza gece kaldığımızı.
Tedirginlikten dolayı yüzündeki kırmızılık gitmeye başlamıştıki Yusuf'un sözleriyle tekrar eski yerini aldı.
-(Yusuf)" Siz devam edin. Biz bölmeyelim. Çıkıyorduk bizde zaten di mi? "
-(Nazlı) "Evet, evet hadi."
Deyip dışarı çıktılar. Neden gittiler şimdi ben Serdar'la tek başıma kaldım. Off. Neye devam edicez birde ya.Hemen kulağımın dibinden Serdar'ın sesini duydum.
-"Nisan.. "
O kadar yakındıki nefesi ensemi süpürüyordu. Çok huylandım. Hemen birkaç adım atıp arkamı döndüm.Serdar'ın timdekilere sinirli olması gerekmez miydi? Ama yüzünde sinire dair tek bir ibare bile yoktu onun yerine serseri bir sırıtış vardı.
Ne yani bu durum hoşuna mı bitmişti. Ya da benim bu hâlim. Neler oluyor ya.
Yüzünde eksik olmayan sırıtışla bana doğru bir adım attı. Ne yapıyor bu adam ya. Tövbe tövbe. Hemen müdahale etmem lazım. Düşünmeden konuşmaya başladım
-"Şey komutanım. Benim şeyi şey yapmam lazımda.Onu hatırladım. Ben şeyi şey yapmaya gideyim. "
Ben ne diyorum ya iyice saçmaladım. Şeyi şey yapmak ne. Bu adamın karşısında hep böyle olmak zorunda mı? Serdar neredeyse kahkahayla gülecek utanmasa.
Sinirlerimi bozuyor bu adam. Gülmemeye çalışarak konuştu.
-"Tabi, tabi sen şeyi şey yap. Şeyi şey yapmak çok önemlidir. "
Allah'ım daha bu adamın diline düştüm. Durmadan dalga geçer şimdi. Ben hemen arkamı dönüp koşar adım odadan çıktım.
Çıkmamla bir kahkaha sesi yükseldi Serdar'dan. İnsan bari uzaklaşmamı bekler. Sinir herif. Sinir ediyor beni sinir. Tamam Nisan kendine gel. Sakin ol.
Doğruca şifreleri birlikte çözdüğümüz askerin yanına gittim. Benim odaya girmemle asker ayağa kalkmaya çalıştı. Ama ben durdurdum.
-"Ee albaya götürdün mü şifreleri? "
-"Yok komutanım. Sizin vermenizin daha doğru olduğunu düşündüm. Sizin gelmenizi bekledim. "
-İyi yapmışsın. Ver bana. "
Dedim ve askerin verdiği dosyaları alıp albayın odasına gittim. Kapıyı çaldım. İçeriden gir sesi gelince girdim.-"Üstteğmen Nisan Özer, emret komutanım. "
-"Rahat asker. Şifrelerden bir haber var mı? "
-"Var komutanım. Çözdük hepsini. "ilerleyip elimdeki belgeleri masanın üzerine bırakıp konuşmaya devam ettim." Bu belgelerde şifrelendirilmiş koordinatlar bulunuyor. Mavi kapaklı dosyada da o şifrelerin çözümlenmiş olduğu hâlleri bulunuyor. Ama bu koordinatların nereleri gösterdiği daha tam belli değil. Bu koordinatları askerlere yönlendirdim tam olarak neresi olduğunu çözmeye çalışıyorlar. "
-"Aferin kızım. Kısa zamanda iyi iş çıkarmışsınız. Artık dinlenebilirsin. "
-"Emredersiniz komutanım. "deyip odadan çıktım. Eve gideyim ama Selime anneme nasıl açıklayacağım, ne diyeceğim. Of nasılı niyesi mi var? Her şeyi olduğu gibi anlatırım işte. Olur biter. Hem o bana güvenir.
Odama doğru yürüyodumki biri kolumu tuttu. Döndüm Serdar. Bu adamda iyi alıştı he.
-" Nisan. "
-"Efendim komutanım. "
-"Yürü gidiyoruz. "Deyip beni çekiştirmeye başladı.
-"Nereye? "
-"Revire, hâlâ daha oyalanıyorsun koluna da baktırmamışsın. Kendine dikkat etsene biraz. "-"Ha"
Ağzımdan saçma bir ses çıkmıştı. Ama o umursamadan beni çekiştirmeye devam etti. Ne yani benim için mi endişeleniyordu. İyide revire git dese giderim ne diye çekiştiriyor.-"Komutanım ben giderim size zahmet olmasın. "
-"Olmaz olmaz susta yürü hadi. "Dedi bende ona eşlik etmeye başladım. Revire geldik. İçerideki askere Serdar dediki
-"Yarasına bak sol kolunda. Gece boyunca ağrıyordu. "
Asker bile şok olmuştu. Tamamiyle yanlış anlamış olmalıydı. Gece boyunca ağrıyordu ne demek be adam. Bunlar topluca bana kafayı yedirtecekler.
Asker ağzını zorla kapatıp
-"Ee.. Emredersiniz komutanım. "Derken bende sedyeye oturmuş ve ceketimi çıkarmıştım. Üstümde zaten kısa kollu t-shirtüm vardı. Asker yarama pansuman yaptı.
-"Ağrınız olursa bu ilaçları kullanın. Ve bu hafta boyunca pansumana gelin. Geçmiş olsun. "
Serdar benim yerime
-"Sağol koçum. "deyip askerin bana uzattığı reçeteyi resmen elinden çekti. Bu adama ne oluyor böyle.Bir şey demeden çıktık. Ben tam odama gidecektimki arkamdan bağırdı.
-" Üstünü değiştir gel seni evine bırakacağım. "
-"Ama komutanım... "
-"Hadi Nisan bekliyorum. "Deyince arkamı dönüp odama gittim. Bu emrivakileri ne zamana kadar devam edecektiki böyle.
Odama gidip üstümü değişip çıktım. Serdar'la yolda gidiyorduk. Bir ara çıkıp reçetedeki ilaçları almıştı.
Sonunda yol bitmişti. Tam dönüp teşekkür edecektim ki o benden önce arabadan inmişti. Önden geçip bahçe kapısını açtı. Benim geçmem için yer açtı.
Ben içeri girdim. Ama arkama baktım geliyor mu diye bir yandan da ilerliyordum.
Tam o sırada bir taşa ayağım takıldı. Düşecektim ki iki kol beni belimden kavradı. Bende elim istemsiz bir şekilde omuzlarına tutundu.
Gözlerimi korkuyla korkuyla kapatmıştım ki yavaşça açtım. Serdar'la yine dip dibeydik. Niye bu adamla sürekli kendimi böyle buluyorum.
Tam o sırada kapı sesi duyuldu. İkimiz hâlâ daha birbirimize sarılı bir şekilde başlarımızı dönderdik. Kapının ağzında ağzı açık kalmış Selime anneyi gördük o an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NİSAN YAĞMURU
Ficción General-Korku Nedir Bilmeyiz Biz Dağların Erleri Yuva Yaptık Göklere Baş Döndüren Yerle... re Diyordumki Azat'ın elindeki kızgın bıçağı karnıma bastırması bir oldu. O an bağırmamak için dişlerimi birbirine o kadar bastırdım, kendimi o kadar sıktımki nefes...