• Carmenére

2.3K 360 148
                                    

Merhaba! Öncelikle bu, bir yeni bölüm değil, bunu hemen belirteyim de olası bir hayal kırıklığına sebebiyet vermeyeyim. Ne olduğu konusunda da pek bir fikrim yok açıkçası, özel bölüm olamayacak kadar kısa olduğundan belki özel kesit (?) diyebiliriz ahahaa 🤷 Her neyse... Devrim'in zihninde minik bi' gezintiye çıkacağımız bir an diyebilirim buna. Tamamen spontane gelişen bir şey oldu ve paylaşma konusunda pek emin olamasam da içimden geldiği için paylaşmak istedim. Öpücükler! 🌸


🍷


"Yani tamam da bir insan neden böyle bir dövme yaptırır?!"

Devrim, elindeki şişenin mantarının sağlamlığından emin olduktan sonra şişeyi yerine yerleştirdiğinde isyanını bir kez daha dile getirmişti. İki gündür belirli aralıklarla mahzende aynı soru yankılanıyordu ve belli ki Devrim, şişelerden herhangi bir cevap alıncaya kadar da bu ritüeli gerçekleştirmeye devam edecekti.

"Hoş," dedi bir başka şişeyi eline aldıktan sonra alaycı bir gülüşle beraber "Şaraplardan nefret ettiğini söyleyen birinden ne bekliyorsam?"

Bunu beklemediğin kesin, diye söylenen iç sesine hak verse de buna odaklanmayı es geçmiş ve isyanının yönünü anında değiştirmişti.

"Sizden nefret ediyormuş inanabiliyor musunuz?!"

Elindeki şişeyi sıkıca tutarak kollarını iki yana açtığında bir taraftan da bulunduğu devasa mahzenin her bir noktasına gözlerini değdirmişti.

Sinirli bir kahkahanın ardından kafasını iki yana salladığında "Nefret!" diye fısıldadı gözlerini mahzenin duvarlarından ayırmadan. Kelimenin gücü, Devrim'in fısıltısını sessiz bir haykırışa evrilttiğinde bir an için bulunduğu sınırlar içerisinde bunu dile getirmiş olmaktan rahatsız olmuştu. Çünkü o kelimedeki yıkıcılığı çok iyi biliyor ve sığınağının duvarlarına bu yıkıcılığın tek bir zerresinin bile sinmesini istemiyordu.

Derin ve sıkıntılı bir iç çekişin ardından elindeki Carmenére şarabına buruk bir gülümsemeyle baktı. "Bak mesela sen," dedi, şaraba hitaben "Üzümlerin başka bir tür sanılıp şarap elde edilmek için dikilmeseydi, şu anda yok olan bir tür olacaktın."

Gülümsemesi genişlediğinde az önce hissettiği rahatsızlık dağılmaya başlamıştı, "Ama ne oldu? Bir yerde birileri senin kıymetini anladı ve sana hak ettiğin değeri en güzel şekilde göstermeye başladı. Üstelik yüzyıllar öncesinden..."

Gerçek bir hayranlıkla elindeki şarabı hafifçe havaya kaldırdığında bu defa ses tonu tüm imalardan uzak, saf bir merak içeriyordu. "İnsan böyle bir şeyi nasıl sevmesin? "

Ani bir kararla elindeki şişeyi önündeki rafa koymaktan vazgeçtiğinde merdivenin altında kalan minik oturma alanına doğru ilerledi. İkili bir koltuk ve sallanan eski bir sandalyenin önüne masa niyetine konmuş olan boş bir fıçıdan oluşan bu alan, Devrim'in koca Dionysus'ta en sevdiği köşeydi...

Bir zamanlar dedesinin mahzeninde yer alan bu köşe, dedesinin vefatının ardından yuvasından kilometrelerce uzağa, Devrim'e gelmişti ve işte şimdi sadece minik bir jenerasyon farkıyla bu aileye yuva olmaya devam ediyordu.

Devrim, fıçının üzerinde her daim sabit duran tirbuşon ve kadeh ikilisine parlayan gözlerle bakmasının ardından tirbuşonu alarak elindeki şişeyi büyük bir özenle açtı ve sonra sağ eline aldığı kadehi keyifle doldurdu. Şişeyi fıçının üzerine bıraktıktan sonra kendini sallanan sandalyeye bıraktığında duyduğu gıcırtı gülümsemesine sebep olmuştu. Küçükken dedesinin mahzenine her girdiğinde duyduğu bu gıcırtı, dedesinin varlığının en büyük kanıtı olurdu ve Devrim'in bu kanıta tutunmak istediği birçok an vardı.

Bi' Bağ BozumuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin