Bir an için senin yerinde olmak isterdim. Biri var, yıllardır seviyor seni, bir gözü hep üstünde. Tedirgin edici mi? Keşke sevebileceğin biri olabilseydim. O zaman beni görmezden gelmene gerek kalmazdı. Keşke en azından görmezden gelmeyeceğin biri o...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Sırf şu gülüşü görmek için bile, tüm mesafeleri aşarım."
Alarmın sesiyle uyandığımda bir kaç saniye hayata küfürler savurdum içimden. Erken kalkmaya hala alışamamıştım. Zorlada olsa yataktan kalktım ve banyoya doğru adımlar attım. Ardından işlerimi halledip tekrar odama geri döndüm ve üzerimi değiştirdim. Kendime yeni kıyafetler almam gerekti ama henüz onlarla uğraşacak zamanım yoktu. Biraz daha idare edebilirdim eskilerle.
Telefonla, çantamı aldım ve odadan çıktım. Adımları annemin odasına doğru attım ve çoktan uyanmış olduğunu farkettim.
"Günaydın Annem" Gülümseyerek gözlerini bana çevirdi.
"Günaydın güzel kızım." Koca bir gülümsemeyle, yatağın kenarına oturdum.
"Nasılsın bugün?" Diye sordum.
"İyim kızım, bu akşam babanla konuşacağım bu boşanma işini." Dedi kendinden emin bir şekilde.
"Ben gelene kadar bir şey deme olur mu?" Sadece başını sallamakla yetinmişti.
"Kızım gitmeden önce beni bir lavaboya götürür müsün?" Gülümseyerek anneme bakmaya devam ettim.
"Tabiki de annem." Oturduğum yerden kalktım ve annemi tekerlekli sandalyesine oturtturdum. Ardından lavaboya götürdüm. Bu lavabo işine bir çare bulmalıydım. Annem kendi başına maalesef gidemiyordu, sabahları işe gitmeden önce ben götürüyordum. Sonra Ege okuldan dönene kadar kendini tutuyordu. Ege okuldan erken dönse bile buna çare bulmam gerekti.
Annem işini bitirdikten sonra tekrar ona yardım ettim ve oturma odasına götürdüm.
"Annem ben işe gidiyorum bir şey diyor musun?" Gözlerime bakıp, başını iki yana sallamıştı.
"Yok kızım bişi demiyorum." Yaklaşıp yanağına küçük bir öpücük kondurdum.
"Görüşürüz, dikkat et kendine." Dedim ve kapıya doğru adımlar attım. Çıkmadan önce Egenin odasına gittim ve yatağının yanındaki çekmecenin üzerine ona yetecek kadar para bıraktım. Ardından odasından çıktım ve ayakkabılarımı giyip kendimi dışarı attım.
İşe doğru yürümeye başladım. O sıra aklıma gelen kişiyle suratıma bir gülümseme yerleştirdim. Johnny! Kim bilir ne yapıyordu şu an? Telefonu çıkardım ve ana ekranımda ki fotoğrafına baktım. Bu gülüş, bu bakış beni benden alıyordu adeta. Fotoğrafına bile bakarken bu kadar fazla heyecanlanıyorken, onu canlı bir şekilde gördüğümde ne yapardım bilemiyorum. Tabi onu canlı bir şekilde görebilecek şansım varsa..
İşe geldiğimde üzerimi hızlıca değiştirdim. O sırada kafeye, Ayşe gelmişti.