5

16.2K 756 180
                                    

Hazırlanmak için tam tamına 5 dakikam vardı ve birde bu kedi ile ne yapmam gerektiğini bulmam gerekiyordu.
Babam artık hergün onunla birlikte şirkete gideceğimi söylemişti. Tabiki de gitmek istemediğimi söylemiştim ama nafile.
Şirkete gitmek benim için sadece e zaman kaybıydı. Asistanının yapması gereken tüm işleri bana yaptırıyor ve sadece beni yoruyordu.
Tek el ile birşey yapamazdım elbette yani birşey yaptırmaz diye umuyordum.

Kucağımda kedi ile yatağıma oturmuş ne yapacağımı düşünüyordum.
Kediyi tek başına bu koca evde bırakmazdım.
Ona birşey olursa çok üzülürdüm bir kere ve hemen bence kendini çok yanlız hissederdi.
Yalnızlığın, arkadaşsızlığın çok kötü hissettirdiğini bildiğim için tabiki de onu evde bırakamazdım
Evet onu tek bırakmayacaktım !

Kediyi kucağımdan indirip yatağım yatağın üzerine bıraktım yavaşça ve dolabımı açıp okul için kullandığım bir sırt çantamı alıp yatağın üzerine bıraktım o sırada aşağıdan seslenen babamın sesini duydum.

"Seni bekleyecek miyim daha ?! Çabuk aşağı in !"

Ona karşılık sesimi duyacak şekilde bağırdım.

"Geliyorum!"

Bir kaba biraz mama doldurup sırt çantamın ön gözüne koydum ve bu tatlış kediyi ise çantamın büyük gözüne koyup fermuarı kapattım. Tabiki de hava alacak şekilde birazcık açmıştım.
Dolabımdan aldığım ceketi hemen üzerime geçirdim, tek el gerçekten bunları yapmak çok zordu ama şuan için yardım edecek kimsem olmadığı için tek başıma yapmak zorundaydım.
Çantayı da önüme takarak odamdan çıktım ve hızlı adımlarla merdivenleri inmeye başladım.

Babam çok sinirlenmiştir diye içimden geçirdim. Şuan ki yüzü tam olarak bunu açıklıyordu zaten.
Birşey demeden kapıya doğru yöneldi ve evden çıkıp evin önünde bekleyen arabaya doğru ilerledi.
Birşey söylememiş olabilirdi tabi ama yüzündeki o sinir birçok şeyi açıklıyordu zaten.
Arkasından hemen evden çıkarak kapıyı kapattım ve babamı takip ettim, arabanın yanına geldiğimde arka kapıyı açıp hemen oturdum ve çantanın içinde duran minik kediyi kontrol ettim. Gayet iyi durumdaydı ama miyawlarsa ve babam fark ederse nasıl açıklardım bilmiyorum. Kızabilirdi belki de kızmazdı. Babamın tam olarak vereceği tepkiyi kestiremiyordum.
Aklıma gelen soru ile babama döndüm;

"Neden şirkete seninle geliyorum ki? Tek el ile napabilirim ki orada ?Boşu boşuna beni götürüyorsun oraya "

Bence tamamen haklıydım ne de olsa orada birşey yapamayacaktım tek el ile. Bakışlarını bana çevirip konuşmak için dudaklarını araladı.

"Bileğinin çatlamış olması pardon bileğini çatlatmam şirkete gelmemen için engel değil. Birşey yapamasan bile benimle oraya geleceksin tam bir hafta boyunca. Kendine oyalanacak birşey bulsan iyi olur, ama sakın ayak altında dolaşma yeter."

İlk defa sesini yükseltmeden bu kadar uzun konuşmuştu. Açıkçası çok şaşırmıştım. Belki de aramızı düzeltmeye çalışıyordu. Bana yaptıkları için pişman olmuş olabilirmiydi ki ? Belki de hatasını anlamıştı. Düşündüğüm gibi olmasını isterdim.

Nihayet şirkete gelmiştik. Aslında çok kısa bir sürede gelmiştik ama kedi olduğu için yakalanırım diye çok korkmuştum. Şimdi ise çoktan şirkete girmiştik ve önümde duran babamı takip ediyordum.
Bir çok kişi ona hoşgeldin diyordu o da aynen karşılık veriyordu ben olsam çok sıkılırdım her gün aynı şeyleri duymak, söylemek....

Şuan yaptığım şey sadece boş koridorlarda boş boş gezmekti . Babamın bir misafiri geleceği için onu yanlız bırakmıştım yani tamam aslında beni kovdu ama nazik birşekilde diyecek olursam onu yanlız bırakmıştım.
Acilen bu tatlış kedi için uygun bir yer bulmam lazımdı. Çok acıkmıştır diye düşünüyordum, hem bu çantanın içinde daha fazla kalmasını istemiyordum. Karanlıktan korkabilirdi, kendi kendime içimden konuşmaya devam ederken kafamı sert birşeye çarpmam ile eş zamanla ağzımdan "A-ahh" nidası yükseldi ve elim ile başımı ovmaya başladım.

EREN [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin