strangers seem to come and go

6K 444 613
                                    

Herkese tekrardan merhaba, ben Gece.

İki bölüm üst üste atıyorum çünkü diğeri çok kısaydı ve giriş bölümüydü. Bu bölümde ana karakterlerin ilişkisini öğrenip onlar hakkında bilgi edineceğiz. Tüm bilgileri tek bölümde yağdırmayacağım, yavaş yavaş vereceğim.

O zaman size keyifli okumalar diliyorum.

-

Bazen, insanların beni görmesine karşı takıntı sayılacak kadar büyük bir istek duyuyordum.

Zihnimin tüm sırlarıyla kirletilmiş beyaz kağıtların, kendime dahi anlatamadığım gerçeklerin bir tablosu olduğunu tüm dünyanın duymasını istiyordum. Bu yüzden güzel sanatlar fakültesine girmiş, girdiğimden bu yana da herkese kim olduğumu gösterme arzusuyla boyaları dansa kaldırmıştım.

Ancak bazen tam tersiydi. Bir sır olarak kalmak istiyordum. İnsanların beni keşfetmesinden deli gibi korkuyordum. Bilinmeyen olmak bana güç veriyordu çünkü. Karşımdaki insanlar bu yüzden ya benden korkuyorlardı ya da bana hakim olmak için savaş veriyorlardı.

Kısacası ilgi odağı olmayı seviyordum. İlgiye ya da sevgiye ihtiyacım olduğu için değil. Bunu gerçekten hak ettiğimi düşündüğüm için istiyordum.

İstediğim şeyi elde etme konusunda iyi olduğum gibi bunu korumak için elimi kirletme konusunda da iyiydim.

Düşüncelerim zamanı yavaşlatırken, "Emin misin?" diye sordu yatakta uzanan sarı saçlı çocuk. Ona bakmasam da gözlerindeki kuşkulu ifadeyi omzumun üzerinde hissedebiliyordum. Adeta sırtımı delip geçiyorlardı.

Kirli aynadaki yansımamı izlemeye son verip başımı arkaya çevirdim. Siyah perçemlerim kaşlarımın altından elmacık kemiklerime düştü.

"Evet," dedim ifadesiz bir sesle. En yakın aynı zamanda yurtta oda arkadaşım olan Lee Felix yanında hissetmediğim gibi davranmama gerek kalmayan tek insandı. "Koleksiyonumu riske atamam."

Yataktan hafifçe doğruldu ve ayaklarıyla yere bastı. "Bizim yaptığımızı anlarlar," dedi tereddütünü yansıtarak. Bizden kastı sadece ikimiz değildi. Grubumuzdu.

"Karşı hamle için hazırlıklı olacağız," dedim yatağın ucuna doğru adım atarak.

"Farkındaysan ortada bir kışkırtma olmadan atak yapıyoruz." Felix ayağa kalktığında alnı artık korkuyla kırışmıştı. Haklıydı. Normalde iki grup da birbirini kışkırtmadığı sürece kimse atak yapmazdı.

Ama bu sefer farklıydı.

Kulüpteki çocuğun koleksiyonu kesinlikle benden daha iyiydi ve artık bu konuda yapabileceğim tek şey ödevini yok etmekti.

Bazen en iyiler değil de gerçekten isteyenler kazanırdı.

"Ne yapacaklarsa bana yapacaklar," diye yanıt verdim tereddütüne. "Bu dönemi de birincilikle kapattığım sürece bana hiçbir şey yapamazlar."

Tuttuğu gergin nefesi gri odanın duvarlarında sesli bir şekilde yankılanacak şekilde bıraktı. Bir süre gözleri düşünceli bir şekilde etrafta gezindikten sonra yeniden benim açık renk gözlerime değdi. "Tamam," dedi bıkkınlıkla en sonunda. Heyecanla gülümsedim. "Hadi şu planı bizimkilerle de konuşalım."

O yatağın üzerinden montunu alırken devam eden heyecanımla başımı salladım ve onun odasından çıkıp uzun adımlarla benimkine girdim. Şişme montumu üzerime geçirdim ve spor ayakkabılarımı alıp kapıyı kapattım.

Koridora çıktığımda Felix ayakkabılarını giyiyordu.

"Anahtarı al," dedi çenesinin ucuyla ayakkabılığın üzerindeki kapı anahtarını göstererek. Başımla onayladım ve anahtarı alıp montumun cebine koydum. Ayakkabılarımı da giydim ve Felix de dış kapıyı açtı.

right here Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin