Herkese tekrardan merhaba, ben Gece.
Yazdığım en uzun smut bölümü oldu ve rahatsız edebilecek içerikte konuşmalar/davranışlar var. Yazarken çok hypeladım kendimi, ona göre etkileşim bekliyorum.
Ayrıca Jilix yazmaya başladım. Araba yarışçıları hakkında olacak. Changlix/Minsung etkileri taşıyacak tüm üyleri içinde barındıracak bir fanfiction olacak.
Bu bölümden sonra da hikayemiz biraz bizi üzecek olaylara doğru sürüklenecek ama angst bitmeyecek merak etmeyin. Yine de çok mutlu olmayacaksınız.
O zaman oyları verdiğimize göre okumaya geçelim,
Keyifli okumalar.
-
"Bana geldiğin ilk günü hatırlıyor musun?"
Göğsünü sırtıma daha çok bastırdı ve bu yanağımın soğuk duvara çarpmasına sebep oldu.
Parmakları kasıklarımdan bacaklarıma inerken hafifçe eğildi ve saçlarımın arasındaki dudakları omzuma indi.
Elinin yeni rotası iç çamaşırımdan içerisi olurken hissettiğim sıcaklıkla yüzümü sert yüzeye daha çok bastırdım. Aldığım kesik nefeslerle göğsüm duvara tamamen yapışırken, "Sana ilk dokunuşumu hatırlıyor musun?" diye sordu yeniden.
Sıcak bir sobanın üzerine konmuş buz gibi eriyip giden sesine karşılık bacaklarım titredi.
"O gün de bacakların böyle titriyordu," dedi ve iç çamaşırımı hızlı bir hareketle aşağıya indirdi.
Dokunuşları ve kelimeleri yavaştı ancak hareketleri ne kadar sabırsız olduğunu gösteriyordu.
Hafifçe geriye çekilirken kolunu sırtıma bastırarak doğruldu. Üst vücudum tamamen duvarla bütünleştiğinde eliyle kalçamın hafifçe dışarıya çıkmasını sağladı.
"Ah Minho..." diye mırıldandı şişliğini çıplak kalçama bastırmadan önce.
Kendimi bilinçsizce ona doğru iterken duvara doğru inledim. Kasıklarımdaki baskı canımı o kadar yakmaya başlamıştı ki artık nefes alamıyordum.
Düzensizleşen nefeslerimle beraber bilincimin üzerine sımsıcak bir buhar gibi yayılan şehvetle bacaklarım beni taşımayı reddetti. Han Jisung her zamanki gibi beni tuttu ve parmakları hızla ensemden yakaladı titreyen vücudumu.
"Sürtün," dedi kendini bana iterek. Aralık göz kapaklarım bununla beraber tamamen kapandı.
Tüm iradem Jisung'un ellerinde ufalandığında kalçamı hafifçe oynatmaya başladım. Ensemdeki parmakları boynumu sıktı.
Kalçalarımın arasında şişmeye devam eden sertliğiyle daha da hızlandım.
Belimdeki tüm güç tükendiğinde kendimi hafifçe toplayarak dudaklarımı araladım ve, "Nasıl?" diye sordum. "Hoşuna gidiyor mu?"
Sorumla eş zamanlı olarak arkamdaki vücudunun bir ip gibi gerildiğini hissettim. Bununla beraber Jisung'un bacağımdaki eli aniden vücudumun ona dönmesini sağladı. Sırtım duvarla buluştu. Parmakları çenemi hırsla sararken başım duvara sertçe çarptı. Gözlerim sonuna kadar açıldı.
Yüzünü yüzüme yaklaştırdığında siyaha bulanmış göz bebekleri de zihnimi yuttu. Dudaklarım dudaklarının sıcaklığıyla sızladı.
Han Jisung'un artık sadece bedenimin kontrolünü değil, zihniminkini de ele geçirdiğini anladım.
"Bacakları titreyen birine göre oldukça cesur sözler bunlar Lee Minho," dedi parmakları çenemden boynuma doğru inerken. Oradan da omzumu buldu ve aşağıya doğru bastırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
right here
FanficBazen en iyiler değil de en çok isteyenler kazanır. Warning: Uygunsuz ve hassas içerik barındıyor.