Herkese tekrardan merhaba, ben Gece.
Bölüme geçmeden önce Jisung'un kim olduğunu okumadan öğremenmek isteyenler [truth] işaretli bölüme bakıp öğrenebilir.
Şimdi, bu bölüm normalde altı bin kelimeydi ancak bölümleri böldüm. Son sahnede Minho'nun konuştuğu kişiyle olan diyaloğu bir sonraki bölümün açılışı. Çünkü okurken ben bile yoruldum.
Yorum ve oylar iyi yine de siz bozmayın.
Keyifli okumalar.
-
Bu yanlış.
Kalbimin parmak uçlarımda attığı bir an daha.
Bu çok yanlış.
Dilim o kadar kurumuştu ki yutkunmak artık bana sadece acı veriyordu.
Uğuldayan kulaklarımın arkasından parmaklarının tenimde gezindiği çocuk, "Uyan," diye fısıldadı.
Sımsıcak bir sesle, "Jisung..." diye sayıkladım. Parmakları aniden boğazıma dolandı. Odanın duvarları büyük bir gürültüyle yıkıldı.
Kasıklarımın üzerindeki yumuşak baskı azaldı ve üzerimdeki yabancının suratı gölgelerin arasında daha seçilebilir oldu.
"Ben o değilim."
Yabancının dişleri arasından çıkan bu iki kelime yüzünün hatıralarımın arasındaki bir çerçevenin arasına girmesini sağladı.
Ölümün gölgelediği kadar karanlık bir sesle adını fısıldadım.
"Hyunwoo..."
O anda üzerime eğilmiş iblis, kanla kaplı dişlerini gösterecek kadar genişçe sırıttı. Kader ağlarını üzerime ördü ve boğazımdan odayı sarsacak güçlü bir çığlık koptu.
Ağlar boğazıma dolanırken bu kabusun lanetinden kaçmak için göz kapaklarımı birbirine sıkıca kapattım. Bedenimi hissedemiyordum ancak ruhumun etrafta süzüldüğünü duyuyordum.
Çığlığımın arasına karışan yabancı bir sesle yüzüme rüzgar gibi soğuk bir şeyin değdiğini hissettim.
"Uyan!"
Bu ses boşlukta savrulan ruhumun tutunduğu cılız bir dala dönüştüğünde tüm ağırlığımı şimdiki zaman tırmanmak için kullandım. Gözlerimin üzerindeki baskı yavaşça azaldı. Kalbimde balon gibi şişen korku havaya karıştı.
Gözlerim nihayet sonuna kadar açıldığında uzandığım yerde kısa bir süreliğine başım döndü.
Odağım önümde endişeyle dikilen çocuğun yüzüne sabitlendiğinde yüzüme dokunan soğukluğun onun parmakları olduğunu fark ettim.
Aniden yattığım yabancı yatakta telaşla doğruldum. Bu hareketimle ense köküme tüm vücudumu sızlatacak bir acı saplandı.
"Kabus görüyordun sanırım, Jisung'u sayıkladın."
Elimle ensemdeki acıyı ovuşturmaya ve uykunun bayat sersemliğini üzerimden atmaya çalışırken bu isimle yeniden çocuğa döndüm.
Bu, Jisung'un oda arkadaşıydı.
Telaşla, "Saat kaç?" diye sordum. Üzerimdeki çarşafı ani bir hareketle açtım ve tamamen çıplak olmadığıma sevindim.
Yataktan uzağa giderek bana yer açtıktan sonra, "Sekiz buçuk," dedi.
Öfkeyle yerdeki eşofman altımı alıp bacaklarımdan geçirdim.
Elim ve ayağım adeta birbirine dolanırken, "Sikeyim," diyerek mırıldandım. Juri yarım saat sonraydı ve beni uyandırma zahmetine bile girmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
right here
FanfictionBazen en iyiler değil de en çok isteyenler kazanır. Warning: Uygunsuz ve hassas içerik barındıyor.