it's hard to kill your childhood to grow up [FINAL]

2.4K 234 559
                                    

Herkese bu kitapta son kez merhaba, ben Gece.

Bu kısımda çok az konuşacağım çünkü çok yoruldum inanın yazmaktan. Acayip yorucu bir final bölümü oldu.

Sabırla beklediğiniz için,

Benimle bu bölümlere kadar geldiğiniz için,

ve her zaman desteklediğiniz için teşekkür ederim.

Bu bölümde bira daha ciddi yorumlar bekliyorum sizden. Umarım beklemenizin hakkını vermişimdir.

Sondaki yazıyı okumayı, oy ve yorumları unutmayın.

Herkese son bölümü okumada başarılar.

-

Kader.

Yaşamımızın, hayatımıza giren insanların, acılarımızın ve mutluluklarımızın önceden yazılmış olması...

Kaderin ağlarını örmesi.

Seçim ve irademizin hiçbir mutlak gücü yokmuşçasına etrafımıza biz daha doğmadan örülmüş duvarlar.

Kader; insanların hayatını değiştirmeye cesaret etmemesini ve edememesini haklı çıkartmaya yeten bir kelimedir.

Aynı zamanda, yeteri kadar çabalamadığımız için yaşadığımız kaybı ve ölümü meşrulaştırmaya yetecek bir inanıştır.

Ancak bir kelimeye bel bağlayarak yaşamak zayıfların, arkasına sığınmaksa korkakların işidir.

Yeterince güçlü olanlar doğdukları evi ve aileyi kabullenmezler. Çünkü daha iyisini yapabileceklerini bilirler ve bunu hak ettiklerini düşünürler.

En önemlisi de sıfırdan başlayıp her şeye sahip olana kadar durmazlar.

Bunu biliyordum çünkü ben de büyüdüğümü fark ettiğim ilk andan itibaren kader denen kelimeyi bir kenara itmiştim. Onun yerine kendi hayat çizgimi göz yaşlarım, acılarım, zaaflarım ve hırslarımla inşaa etmiştim.

Kendi ağımı tek tek, sabırla ve titizlikle örmüştüm.

Zaman zamam kaderle kafa kafaya gelmiştim. Yaşantıma kirli, çatlak bir ayna tutmuştu. Hayatımım sefil sayılabilecek binlerce parçasını görmüştüm bu yansımalarda.

Bu gerçek bir ayna değildi elbette. Hayatıma giren insanlardı beni bu yansımalarla karşılaştıran.

Üç yılımı onu sevmeye adadığım adamın ruhu da hayatıma ayna olmuştu. Onun sadakatsizliği, gözlerimi açar açmaz tanıdığım ilk adamın sadakatsizliğiyle örtüşmüştü.

Babamınkiyle.

Sevdiğim adam hayatımın günahlarıyla dolu bir çamura saplandığımda terk etmişti beni. Beni o çamurdan çıkaracak arkadaşım, bana elini uzatacak bir ailem yokken hem de. Başarısızlığımın girdabında sürüklenmeye mahkum etmişti beni.

Tıpkı babam gibi, bir başkası için.

Tanıdığım ilk adamı bile karşılıksız sevmeyi öğrenememişken elimdeki her şeyi ona vermiştim halbuki. Gözüm kapalı, hiç tereddüt etmeden... Benim sonum olacağını bile bile emanet etmiştim tüm yazgımı ellerine.

Ve şimdi gerçek bir aynadan gözlerimdeki yansımaya bakarken ilk kez kendimi tanıyordum. İlk kez kim olduğumu biliyordum.

Titreyen göz bebeklerim kendi uzerimden ayrılırken aynanın etrafını saran, dikkatli bakılmadığında gözden kaçabilecek lekeler çekti dikkatimi. Bakışlarımı o yöne çevirince fark ettim.

right here Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin