Bölüm 4 -Çıkmazlar-

541 18 3
                                    

Öğretmen sınıfa girip dersi anlatmaya başladığı andan itibaren gözü bizden ayrılmıyordu. Konuşmamızı beklediğini biliyordum aslında benimde Gürenaz'a sormak istediğim çok fazla soru vardı ama tarihçiyi haklı çıkartıp konuşmak istemiyordum. En iyisi konuyu tamamen kapatıp onun olduğu hiç bir ortama girmemekti. En başından olması gerek buydu zaten. Dersler bittiğinde Gürenaz Emre'nin yanına gideceğini söyleyip ortadan kaybolmuştu. Buraya ilk geldiğimiz günü hatırlıyorum. Her şey çok fazla karanlıktı paramparçaydı içim. Annem gözleri yaşlı yaşlı yollarken buraya gelmemi hiç istemiyordu. Benim tek kalmamam için kuzenim aynı zamanda en yakın dostumu yanımda yollamıştı. Gürenaz'ı tek bırakmayı göze alamayan Emre'de bizim peşimizden gelmişti. Evren denen çocukta büyük ihtimal çocukluk arkadaşı Emre'yi yalnız bırakmamak için gelmişti. Ne büyük trajedi ama.. Neredeyse şuan hepsinin ailelerinden kopma sebebiyim. Buna rağmen beni sevmeleri ayrı bir olay zaten. Eve gitmeden önce en sevdiğim kafe'ye yol adım. Kafe'ye varınca her zaman içtiğim bol köpüklü kupa kahvemi alıp en dip köşeye geçtim. Kitabımı ve kulaklıklarımı da çıkartınca güzel bir huzura kavuşmuştum. Kitabın tam olarak en heyecanlı yerine gelmiştim ki karşımdaki sandalyenin kıpırdadığını gördüm kafamı kaldırdım ve o ürkütücü ela gözler tekrar karşımdalar ve arsızca gözlerime bakıyorlardı. Kulaklıklarımı çıkartırken garsona değişik bir içki ismi söylemişti. Ben ondan kaçmaya çalıştıkça dibime giriyordu. O zaman ne yapmaya çalıştığını öğrenmenin vakti gelmişti.

"Sanada merhaba Mihrimah"

"Ne istiyorsun ?"

"Çok kabasın güzelim tamam kötü bir giriş yaptık ama sonucu tatlıya bağlayabiliriz bence. Bu arada ayağın nasıl oldu ?"

"Gayet iyi bir sorun yok. Sana teşekkür etmem gerekiyordu bu konuda. Karşılaşmamız iyi oldu teşekkür ederim"

"Biz karşılaşmıyoruz Mihrimah. Sen istediğinde beni göremezsin ben istediğimde yanında olurum"

"Ukalalık yapmak yerine önemli değil demek çok zor olmamalı"

"Önemli değil güzelim önemli olan daha mühim şeyler varken bu hiç önemli değil"

"Gözlerin,bakışların, ürkütücü hareketlerin en önemlisi de cümlelerindeki anlamlı iticilikler. Evren sen benden ne istiyorsun ? O gün Emre'ye gidip benimle tanışmak istediğini söylediğinde yapmayı planladığın şey neydi ?  Sen ve ben daha önce hiç karşılaştık mı ? Bizim bir ortak yönümüz var mı ? Kafamda binlerce soru var neredeyse 3 haftadır senin yüzünden cevaplayamadığım.  Bu nefret neyin nesi Evren ?"

ve sonunda söylemek istediklerimin hepsi dışarıya vurmuştu. Sonunda ona ne yapmaya çalıştığını sorabilmiştim.  Göz bebekleri gittikçe büyüyor gözündeki tüm beyazlığı yok ediyordu sanki. Sorduğum sorular karşısında afallamış aynı zamanda o ilk görüşmemizdeki aklımdan çıkmayan nefretli gözleri yerine oturmuştu. Ya hani ben ne yaptıysam Allah benim belamı versin ya bu çocuk bu kadar nefret ediyorsa bir bok yemişimdir ben diye düşünmekten artık beynim yoruldu.

"Hepsini gerçekten merak ediyor musun ? Tüm kalbinle gerçeği öğrenmek istiyor musun ?"

"Sen ve ben. Bizim ortak tek bir noktamız yokken sen bana nasıl bir gerçeklik sunabilirsin ki ?"

"Yarın akşam saat 8'de seni almaya geleceğim hazır ol " içkisini bir dikişte bitirip oldukça fazla miktarda parayı masaya fırlatıp çekip gitti. Zengin şımarık züppe. Bunlar hayatlarında hiç bir şeyi kaybetmeyen her zaman kazanan türlerden. Bunların bir dediği iki edilmez her dediği anında yapılır. Bir kız isterler saniyesinde sahip olurlar. Araba isterler hayalini kurmaya fırsat bırakmadan eline anahtarını alır. Ailesiyle arası dost gibidir. Böyle insanlar kimseyi sevmezler. Taş kalplidir. Gecelik ilişkiye bakar bunların gözü asla fazlasında olmaz. Aynı kızı iki gece görürse evden atan tipler bunlar. Bu zengin şımarık bana neyin gerçekliğinden bahsedebilir ki ? Onla ortak tek yönümüz Emre. Onun çok yakın arkadaşı benimse namı değer eniştem. Onunla alakalı bir gerçeği bana sunacak olsa dahi bu nefret neyin nesi ben çözemez oldum. Sabırsızlıkla yarın bana söyleyeceği şeyi bekliyordum. Eve gidip Gürenaz'la yaptığımız bir film gecesi sonucunda benim uykum gelmiş esnemekten ağzım yayvan hâle gelmişti. Sabah uyandığımda evden gelen mis kokular beni anında uyandırtmıştı. Her şeye dayanabilirim ama açlığa asla. Elimi yüzümü yıkayıp hızla aşağı indiğimde sıcak ekmek kokusu yumurta kokusu en önemlisi tam masanın ortasında duran papatya kokusu. Allah'ım bu kız beni neremden vuracağını çok iyi biliyordu. Kim bilir benden ne isteyecek diye düşünmeme fırsat kalmadan Gürenaz kolumdan sürükleyerek beni sandalyeye oturttu. Tek kelime etmeden hızla masadaki her şeyi silip süpürdük.

HÜKÜMDARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin