On saniye süren incelemem sonucunda gözlerimi ondan ayırmış Gürenaz'a dönmüştüm. Hâlâ sarıldıklarını görünce onların yan yana oturması açısından Evren denen çocuğun yanına oturmuştum. Oturmadan hemen önce gözlerimi kaçırarak "Merhaba" diyebilmiştim sadece. O ise hiç bir karşılık vermemişti. Çocuk şimdiden kalkmak istiyordu sanırım. Değişik değildi. İçimden gülme isteği gelirken bunu bastırmak için dişlerimi birbirine bastırdım. Sonunda sarılmayı ve öpüşmeyi bırakıp karşımıza oturan çift alkışı hak ediyordu. Altı üstü bir gün görüşememişlerdi. Bu cıvıklık midemin bulanmasına sebepti.
Bize gülümseyerek yaklaşan garsonu gördüğümde sırtımı yasladım ve kahve söyleme kararı aldım "Ne alırsınız efendim ?"
"Biz kahve alalım" Gürenaz bu lafını sevgilisi ve kendi için söylerken Evrenle aynı anda aynı kelimeler çıkmıştı ağzımızdan
"Kahve" İkimizde şaşkın bir şekilde birbirimize bakarken 2 saniye içinde önüme dönmüştüm. Oda pek umursamadı ve önüne döndü. İçecekler gelene kadar Emre ve Gürenaz konuşmuş biz dinlemiştik. Şimdiden eve gidip yatma planı ve kitabımda kaldığım yerden devam etme planları yapıyordum. Hepsi gibi bu buluşmada gereksiz ve boşaydı nasılsa. Kahveyi yavaşça yudumlarken Evrenin bana uzattığı pakete göz ucuyla baktım ve sigara uzattığını gördüm
"Al istersen ?"
"Olabilir sağ ol." sesim son derece donuk çıkarken sigarayı aldım ve ucunu aleve verdim. Evrenin bakışları hiç hoşuma gitmemiş hatta ürkmemi sağlamıştı.Ben aklımı bakışlarına yöneltirken Gürenaz'ın konuşması dikkatimi çekti.
"Kendini öldürdü kız yüzünden. Bence bundan ileri sevgi olamaz" Gürenaz'ın bu sözleri üzerine neşeden son derece uzak tiz bir kahkaha patlattım.
"Sadece aptalmış"
"Hayır seviyormuş. Gerçek sevgiden bahsediyoruz."
"İnat etme. Tam anlamıyla aptallık. Leyla Mecnun aşkı 21. Yüzyılda ne arar."
"İnsan sevince her şeyi göze alabiliyor"
" Salak boşuna ölmüş"
"Sevmediğin ve sevilmediğin için anlamaman gayet normal" Gürenaz'ın bu çıkışı üzerine tam anlamıyla kalmıştım.Bu kızın bu boş boğazlılığı beni benden alıyordu. Gözlerinin içine bakarken gözlerinde birden üzüntü ve pişmanlık görüntüleri yayınlandı. Böyle bir çıkış yapması son derece gereksizdi. Ama haklıydı. Kimse tarafından sevilmeyen bir insandım. Hangi insan beni severdi ki ? Ya da ben kimi sevebilirdim ki ? Hepsi böyle gelip geçmişti. Tek birisi hariç o da öleli uzun zaman olmuştu. Emre bu çıkışı üzerine şaşırarak Gürenaz'a döndü. Gürenaz yaptığı hatayı iyice anlamalı ki hemen konuşmaya başladı
"Mihrimah gerçekten özür dilerim. Öyle bir şey söylemek istemedim. Bilirsin beni boş boğazım ağzıma geleni söylüyorum."
"Sorun değil"
"Mihrimah gerçekten..." sözlerini yarıda kesmesini sağlayan ses Evrenden çıkmıştı
"Adın Mihrimah mı ?"
"Evet"
"Anlamı ne ?"
"Güneş ve Ay"
"Saçma "
"Saçma olan ne ? "
"İsmin anlamsız"
" Evren de gezegen ve dünya demek değil mi ? "
"Evet öyle"
"Komik çocuksun"
Gözleri git gide nefretle doluyor gibiydi suratımın ifadesizliği onu daha da sinir etmiş olacak ki yaklaşık on dakika sonra ben daha ağzımı açmadan Emre'ye bakış atarak masadan telefonunu aldı ve kalktı.Gözleri bu kadar ürkütücü olmak zorunda mıydı. Gözlerinden gerçek anlamda korkmuştum. Bana midesi bulanarak bakıyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜKÜMDAR
Genç KurguSevgilisinin katiline aşık olan bir genç kız. İçini nefret bürümüş olan bir adam. Yaşanılan çıkmazlar ve aradaki buz dağı nasıl gidecek dersiniz ? -07.04.2015- Kitap kapağı için blue-freedom'a çok teşekkürler :)