Bölüm 5 - Prensipler-

544 23 16
                                    

"Mihrimah ?" sesiyle olduğum yerde dona kalmıştım. Yavaşça arkama dönüp yüzüne baktım. Yorgun ve bitkin gözüken Evren benden sabırsızlıkla cevap bekliyordu.

"Efendim?"

"Neden gelip bana hesap sormuyorsun günlerdir ?"

"Gelip sana hesap sormam için bir sebep yok ortada"

"Sevgilinin ölme sebebiyim diyorum sana "

"Herkes hak ettiği hayatı yaşar. Sana deli gibi hesap sormak istemem bunu yapabileceğim anlamına gelmez."

" Böyle olmaması gerekirdi"

"Evet böyle bir şey yaşamamamız gerekirdi"

"Bundan bahsetmiyorum. Senin gelip bana deli gibi hesap sorman bana zarar vermen gerekirdi. Sevdiğin adamı elinden aldım" gözlerimden düşen damlalara hakim olamıyordum yapmaya çalıştığı şey her neyse çok güzel beceriyordu ve kalbimin binlerce parçaya ayrılmasını sağlıyordu.

"Evet aldın ama o adamda  senin sevdiğin kadını aldı"

"Böyle olmamalı. Bağır çağır hesap sor. Kızım anlamıyor musun seni onsuz bıraktım. Ben yaptım bunu. Bir yıldır beni aramıyor muydun sen  ? Bak tam karşında dikiliyorum. Hesap sorma sırası sende "

"Evren defol git başımdan" göz yaşlarıma hıçkırıklarım eklenirken bu geri zekalının ne yapmaya çalıştığını anlamaksızın hızlı hızlı yürümeye başladım. Ta ki bir kol omuzlarımdan tutup beni olduğum yere sabitleyene kadar.

"Ne istiyorsun benden Evren ? Neden senden hesap sormamı istiyorsun kafayı mı yedin sen ? Yetmedi mi aldığın intikam ? Bak karşındayım. Beni Emre'ye sorma sebebin zaten intikam değil miydi? Bana gaz vermeyi bırakıp yapmak istediğin şeyi yapsana ne duruyorsun ? Tam karşında duruyorum hadi bana zarar ver ve Burak'ın canını yakmış ol. Ne kadar aramızda olamasa da eminim bizi izliyordur" sesim git gide yoğunlaşırken artık bağırarak ağlamaya başlamıştım ve onu yumruklamayı kesmiştim. Yere çökmüş çaresizce onun bana vereceği zararı bekliyordum. Karşımdaki adam bir katildi ve belki de birazdan cansız olarak yatacak bedenime soğuk gözlerle bakıyordu. Gözlerindeki nefret aynı yerinde duruyordu ama aynı zamanda son derece şaşkındı soğuk ve boş bakıyordu.  

"Allah kahretsin"

Benim yaslanarak yere çöktüğüm binaya öyle sert bir yumruk atmıştı ki sırtımdaki duvarın sallandığını hissetmiştim. Eminim ki şuan parmakları kırıldı. Onun bu tepkisi üzerine sert bir şekilde titremeye başlamıştım.  Deli gibi korkuyordum ama korkunun ecele faydası yoktu. Neredeyse yirmi dakika kadar ağlamış ve titremiştim. Ağlamalarım son bulup yerini ufak tefek hıçkırıklara bırakırken kafamı sonunda kaldırmış ve karşımdaki ruhsuz adama bakmıştım karşımdaki duvara yaslanmış sabit gözlerle bana bakıyordu ne diyebilirdim bilmiyorum, bana ne yapacaktı bilmiyorum. Korkuyla ona bakıyordum , canımı acıtmadan yapsa ve bitse tüm bu işkence.

"Arabaya geç"  hiç bir şey demeden suratına bakıyordum. İtiraz etsem dahi beni bindireceğini bildiğim için bu işin bir an önce sona ermesini amaçlayarak dört metre ilerideki arabasına doğru ilerledim ve ön koltuğa bindim. Yaklaşık yarım saat süren bir yolculuğun sonucunda bir eve gelmiştik. Arabadan çıkınca onu takip ettim ve peşinden yürüdüm evin kapısını açtı ve kapıyı kapatmadan içeriye geçti dananın kuyruğunun koptuğu yere gelmiştik. Bir kaç dakika süren tedirginliğim sonucu kendimi içeride bulmuştum. Etrafı incelediğimde o gün beni getirdiği evde olduğumuzun farkına vardım evi dış görünüşünden pek hatırlamasam da az çok tanıdık gelmişti zaten. Onu takip ederek merdivenlerden yukarıya çıktığımda bir odaya girmişti. Aralık odaya girdiğimde büyük bir yatak ve bir kanepe vardı duvara yapışık kocaman bir ayna ve hemen karşısındaki duvarda kocaman bir dolap vardı.

HÜKÜMDARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin