06

183 34 26
                                    


  
    Yemekler yenmiş, sohbetler edilmiş ve her zamanki gibi çok güzel geçen bir günün sonuna gelmiştik. Şimdiyse annemle onları yolcu ediyorduk.
 
    "Noona, yarın manga almaya gideceğim. Okulun orada ki dükkana, sende gelir misin?" Jungkook'un sorusu üzerine biraz düşünürmüş gibi yapmıştım. Ama sadece göz boyamak için, zaten cevabım belliydi.

   "Nasıl hayır diyebilirim ki. Gelirim tabi." gülümseyerek konuşunca küçük bir çocukmuşum gibi saçlarımı karıştırıp "Seni seviyorum noona~" diyerek kapıdan çıkmıştı. Herkese tek tek el sallarken gözüm yine ona takıldı. Sanki acelesi varmış gibi davranıyordu. Bu gün insan gibi tek bir kez bile sohbet etmemişti benimle. Ve benden bir şeyler de saklıyordu.

    Kapıyı kapatıp anneme güzelce sarıldım. "Anne ben çok yoruldum, gidip uyumak istiyorum, sorun olmaz değil mi?"

   "Ne sorunu güzel kızım, git ve güzelce dinlen. Bende birazdan uyuyacağım zaten." Son kez saçlarımı öpmüş ve mutfağa ilerlemişti. Bende sessizce odama geçip kapıyı kapattım.

   Neden böyle olduğuna anlam veremiyordum. Biz yakındık. Birbirimizin en yakınıydık. Çocukluk arkadaşıydık. Hayal arkadaşıydık. Biz her şeyi birlikte yapardık, birbirimizden bir şey saklamamıştık bu zamana kadar. Ya da ben öyle sanıyordum.

   Hoşlandığı bir kız vardı ve bana bundan bahsetmemişti. Ayrıca bu gün ki tavırlarıyla beraber gerçekten kendimi kötü hissetmeye başlamıştım. Ne olmuştu da birdenbire bu hale gelmiştik. Jungkook her zamanki gibiydi ama o değişmişti sanki. Yada ben gerçekten kuruntu yapıyordum. Ama bunu bilmenin en doğal hakkım olduğunu da düşünüyordum.

   Bu sırada aklıma bana yazan kişi gelmişti. Adını bilmiyordum ve ayrıca söyledikleri pekte inandırıcı gelmiyordu. Çevremde bana aşık olan biri olsaydı eğer bunu fark edebilirdim değil mi? Dikkatli bir insandım ve fark ederdim. Ayrıca bir insan böyle duygular hissediyorsa illaki belli ederdi. Yada gerçekten duygularını iyi gizleyebilen birisiydi.

   Düşüncelerimi komidinin üzerinde titreyen telefonum bölmüştü. Elime alıp şifreyi girdikten sonra gelen bildirime panelden bakmıştım. Ve evet yine yazmıştı, tamda beklediğim gibi.

-
Yazarın anlatımından...

   Yoongi titreyen ellerine hakim olamıyordu. Yemek masasında yaşadığı gerginliği tüm akşam boyunca devam etmişti ve istemeden de olsa Sue'ye soğuk davranmıştı. Bunun farkındaydı ama nasıl davranması gerektiğini kestirememişti. Sue'yi kırmak ise hayatında isteyebileceği en son şey bile değildi. Bu yüzden gerçekten korkuyordu.

   Sue kırılgan bir kızdı. Babasının annesine yaşattıklarından sonra erkeklere olan güveni kalmamıştı ama Yoongi ve Jungkook bu durumda istisnaydı. Şimdi ise Yoongi'den böyle bir soğukluk hissetmesi onu gerçekten çok üzmüştü.

   Sue gelen mesaja hemen cevap vermemek için uzandığı yataktan doğruldu ve yatağa oturur bir pozisyona geçti. Telefonu önüne koydu ve açık olan simsiyah uzun saçlarını bağlamak için komidinden bir toka aldı. Saçlarını gelişi güzel topuz yapıp telefonu tekrar eline aldı ve uygulamaya girdi.

 
artıkengelleme: Nasılsın?

   Sue kendi kendine gülümsedi. Bu çocuk her kimse gerçekten de çekingen biri olmalıydı.

sujung: İyi. Sen?

   Yoongi sadece bu cevaptan bile iyi olmadığını anlayacak kadar iyi tanıyordu Sue'yi. Onu kırdığına emin olmuştu böylelikle.

artıkengelleme: Ben iyiyim ama sen pek iyi değil gibisin sanki?

sujung: Bunu da nereden çıkardın?

𝐓İ𝐍𝐘 𝐄𝐘𝐄𝐒 [ᴍʏɢ] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin