07

180 34 85
                                    

     Uykunun en güzel ve derin kısmında olduğunuz zamanlar vardır ya, sonra bir cibiliyetsiz gelirde sizi uykunun en güzel yerinde uyandırır. Heh işte benim durumumda aynen böyleydi şuanda.

    "Noona, noona, noona..." Yastığımın ve yatağımın birden deprem oluyormuş gibi sallanması ve başımda papağan gibi tekrir eden bir Jungkook... Evet çok güzel bir sabaha daha merhaba.

     Neye uğradığımı şaşırmış bir şekilde yatağın içinden hızla adeta sıçramıştım. Sinirle Jungkook'a baktığımda pis pis sırıtıyordu.

    "Seni gebertmemem için tek bir neden söyle jungkook." Uykudan yeni uyanmamın verdiği etkiyle elimden geldiğince bağırarak konuşmuştum.

    "Bu günlerde de herkes beni gebertmemek için neden arıyor. Noona dün seninle konuşmadık mı? Birlikte manga almaya gidecektik." Sinirlerim Jungkook konuştukça daha da geriliyordu. Evet onu öldürecektim başka türlü bana rahat yoktu çünkü.

    "Ya sabahın köründe neden kaldırıyorsun beni bunun için.  Salakmısın sen?" Hala bağırıyordum ama nafile. Jungkook asla benim bağırmamdan etkilenmiyordu.

    "Noona saat öğlen on ikiye geliyor. Ne bu yatak sevdanız anlamıyorum ki. Yoongi hyung bir, sen iki. Al birini vur ötekine." Jungkook hala konuşmaya devam ediyordu bense artık sinirli halimden çıkmış ağlama moduma girmiştim bile.

    "Hayır insan gelip öperek uyandırır. Saçlarımı okşar ne bileyim sessizce uyandırır, sen sanki savaşa kaldırıyorsun." Mızmızlanarak konuşup tekrar yatağa sırt üstü uzandım.

    "Haklısın noona üzgünüm." Diyerek yatağın kenarına oturup saçlarımı okşamaya başlamıştı. Gözlerimi huzurla kapanırken konuştum.

    "Ben her zaman haklıyım Jungkook."

    "Sen her zaman haklısın noonam."

    "Sırnaşlamarınız bittiyse kalkın artık. Saat öğlen oldu, işlerimiz var." Ne ara geldiğini bilmediğim Yoongi konuşunca gözlerimi açıp ona baktım. "Sen ne zaman geldin?"

   "En başından beri burdaydım." Gelip saçlarımı okşayan Jungkook'un kolundan tutup kaldırdı. "Hadi Sue seni bekliyoruz hazırlan da çıkalım." Diyip kendiyle birlikte Jungkook'u da sürükleyerek odadan çıkıp kapıyı kapatmıştı.

    Bu çocuk ne zaman bu kadar huysuzlaşmıştı anlamıyorum. Soğuk davranmalar, sır saklamalar. Onun aynı Yoongi olduğundan bile şüphelenmeye başlamıştım artık.

    Mızmızlanarak yataktan kalktım ve dolabımın karşısına geçtim. Siyah düz bir kot ve üzerine boğazlı dar bir kazak giydikten sonra dağılmış topuzumuda açmış, tarayarak şekil verip öylece bırakmıştım. Odamdan çıkıp banyoya girdim ve burada da işlerimi halledip salona doğru ilerledim.

    İçeri geçtiğimde annem yalnız bir şekilde masada kahvaltı ediyordu. Yanına geçip yanağıma kocaman bir buse kondurup oturdum. "Çocuklar nerede anne?" Annem bana bakıp gülümsedi. "Aşağı indiler tatlım seni orada bekleyeceklermiş. Kahvaltıya kalmalarını söyledim ama biz yaptık deyip çıktılar." Anladım diyerek başımı salladım ve bir kaç şey atıştırdım.

    Bu günkü planım Jungkook mangalarını alırken Yoongi ile yalnız kalmak ve ona ne olduğunu sormaktı. Neden böyle bir konuyu benden sakladığını ve neden soğuk davrandığını. Başka bir kişi olsa gerçekten kafaya takmazdım ama onlar benim en yakınlarımdı ve bu beni gerçekten rahatsız ediyordu. Belkide ben yanlış bir şey yapmıştım. Dün gece anonim ile konuşmak iyi gelmişti ama bir müddet sonra yine düşünceler beynimde dönüp beni sıkmaya başlamıştı. En sonda baş ağrısıyla uyuya kalmıştım zaten.

𝐓İ𝐍𝐘 𝐄𝐘𝐄𝐒 [ᴍʏɢ] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin