Yazarın anlatımından...Yoongi gördüğü mesajla yatağından aniden sıçramıştı. Eli ayağına dolanmış, ne yazacağını bilememişti. Sue anonim olan hesaba Yoongi'den hoşlanıyorum yazmıştı.
Önce hoşlandığım biri var değince kalbine bir ağırlık çökmüştü. Keşke sormasaydım demişti. Ama sonra kendinden hoşlandığını söyleyince kalbinde ki ağırlığa birde karnında âdeta savaşa giren kelebekler eklenmişti. Dona kalmıştı bir an. Nasıl yani demişti. Artık hisleri karşılıklı mıydı? Bir sürü soru gezmeye başlamıştı zihninde.
Düşündükçe daha da heyecanlanıyordu ve ne yaptığını şaşırıyordu. Öyle ki neredeyse on dakikadır çıkamadığı şoktan bir anda kurtulup odasında deli gibi çığlıklar atmaya başlamıştı. Bir o yana bir bu yana doğru hızla gidiyor ve kendi kendine evi inletecek derecede yüksek sesle konuşuyordu.
"İnanamıyorum tanrım. Gerçek mi bu? Ne yani o da beni mi seviyor? Çıldıracağım şimdi." Elini alnına hızla vurup söylenerek odasının içinde dört dönmeye devam ediyordu.
Çok geçmeden telefonundan gelen bildirim sesiyle önce bir ürktü. Ardından hızla yatağın üzerinde olan telefona koştu ve heyecandan terleyen avuç içlerine rağmen telefonun şifresini girip gelen mesaja baktı.
Minik Gözlüm: Yoongi
Odanda çığlık atacağına
Yanıma gel
Seni bekliyorum aşagıdaYoongi yeni öğrendiği ve daha hazmedemediği şeyin üzerine birde bu mesajı görünce iyice deliye dönmüştü. Okuduğunu idrak edemiyordu bile hatta bir an mesajın annesinden geldiğini sanmıştı. Daha sonrasında Sue'yi kaydettiği şekilde görünce anlamıştı ki bu kişi annesi değildi. Minik gözlüsü ona aşağıda onu beklediğini yazmıştı.
Tekrar aynı hızla ayağa kalkmış önce ne yapması gerektiğini kestirememiş odasının içinde bir kaç tur dönmüştü. Sonra tekrar durup elini alnına sertçe vurdu. "Aah salak gibi davranmayı bırak Yoongi. Anladık aşıksın ama aklını başına alman gerek. Tam şuan da."
Kendine öğütler vererek söylene söylene dolabına gidip kendine düzgün bir kaç kıyafet çıkardı. Çünkü üstündeki kedili pijamalarla aşağı inemezdi değil mi? Beyaz sweeti ve gri eşofmanı hızlıca giyip telefonunu da cebine attı. Kapının yanındaki aynaya son kez bakıp saçlarını düzeltti ve hızlıca çıktı odasından. Neredeyse iki dakika da hazırlanıp evden çıkmıştı. Işık hızını bulduğunu söylesek yeriydi.
Asansörün düğmesine bastı fakat kendine çok uzun dakikalarmış gibi gelen sadece iki saniyede hâlâ gelmekte olan asansörü beklemeyi bırakıp merdivenleri kullanarak hızla aşağı indi. Min Yoongi şuanda gerçekten iyi değildi. Minik gözlüsü onun aklını başından sadece bir mesajıyla almıştı. Durum bu halde bile böyleyken birazdan olacak şeylerden sonra Yoongi'nin kendine gelmesi çok uzun sürebilirdi.
Sonunda merdivenler bittiğinde dış kapının önünde duraksadı Yoongi. Kalbi deli gibi atıyordu ve nefes nefese kalmıştı. Beşinci kattan bu kadar hızlı inmesine bakılırsa normaldi bu. Elini göğsünü ağrıtacak derecede hızlı atan kalbinin üstüne koydu. Hayır. Aslında kalbinin bu kadar hızlı atmasının sebebi merdivenler değildi. Kesinlikle değildi hemde. Kapının ardında onu bekleyen kız kalbine hiç iyi gelmiyordu. Ama aynı zamanda en iyi gelen de yine oydu.
"Sakinim. Sakinim..." derin derin nefesler alarak kendini sakinleştirmeye çalıştı önce. Bir kaç saniyenin ardından bunun bir işe yaramadığını anlayıp her şeyi boşvererek kapıyı açtı. Binadan çıkınca bir kaç apartman ötedeki bankta oturan prensesini gördü. Onu arkadan görmesine rağmen kalp ritimleri sanki mümkünmüş gibi daha da hızlı atmaya başladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐓İ𝐍𝐘 𝐄𝐘𝐄𝐒 [ᴍʏɢ]
Фанфікиminmin: Bedenini istiyorum Ayrıca yatakta nasılsın bunu da görmek istiyorum Bu yüzden bana konum at bebeğim Konum at ki yanına geleyim sujung: ben de pislik bir fahişe olarak hemen sana konum atayım Konum: siktir git ~𝕋𝕖𝕩𝕥𝕚𝕟𝕘+𝕕ü𝕫 𝕪𝕒𝕫ı~ #...